Afrin’e yönelik operasyona dair yaptıkları “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklaması nedeniyle yargılanan TTB yöneticileri, savaşın bir tabiat kanunu olmadığı ve şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını belirterek açıklamalarıyla evrensel ilkeleri savunduklarını söyledi.
Afrin’e yönelik operasyon sırasında, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” şeklindeki açıklaması nedeniyle Merkez Konsey (MK) üyelerinin yargılandığı dava başladı. Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla tutuksuz yargılanan TTB’nin 11 yöneticisi katıldı.
Duruşmayı TTB üyelerinin yanı sıra CHP ve HDP milletvekilleri, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, KESK Eşbaşkanları Aysun Gezen ve Mehmet Bozgeyik, TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan izledi. Ankara, Mersin, İzmir, Adana baro başkanları da duruşmaya katıldı.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, ilk olarak TTB’nin eski MK Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel savunma yaptı. 29 Ocak 2018 günü savaşın bir hak sağlığı sorunu olduğunu belirten açıklama nedeniyle TTB yöneticisi 10 kişi ile birlikte gözaltına alındıklarını hatırlattı. İddianameye göre, 1 Eylül 2016 günü Dünya Barış Günü münasebetiyle yapılan açıklama nedeniyle de suçlandıklarını söyleyen Tükel, Füsun Sayek’in 1998’de yaptığı “Biz hekimiz. Dünyayı daha yaşanılır bir yer yapmayı sorumluluk olarak görüyoruz. Barış yoksa şiddet egemense sağlıklı olmak yalnızca bir avuç tacirin hakkıdır” şeklindeki sözlerini hatırlattı. TTB’nin savaş ve göç konulu çalışmaları hakkında bilgi veren Tükel, “Biz sağlıklı bir toplumu savunduğumuz için barış diyoruz” dedi.
‘Evrensel ilkelere sahip çıktık’
Evrensel hekimlik ilkelerine sahip çıktıklarını ifade eden Tükel, sağlık sorunlarıyla ilgili açıklama yapmalarının görevlerinin bir gereği olduğunu kaydetti. Tükel, bu açıklamanın yalnızca belli bir yer ve zamanla ilgili olmadığını, evrensel bir bilgiyi içerdiğini belirtti. Hekimlik mesleğinin evrensel değerlerine bağlı olarak yaptıkları bu açıklamanın TTB tarafından farklı tarih ve durumlarda pek çok kez yaptığını söyleyen Tükel, “Hekimler silahsız çözüm ister” dedi. Bilgisayarında bulunan 10 Ekim 2015 tarihli metnin iddianameye girdiğini belirten Tükel, bu metnin Ankara Katliamı’nın hemen ardından DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin yaptığı ortak basın açıklaması olduğunu söyledi. Tükel, “Açıklamalarımız barış içinde yaşama talebini içermektedir” dedi ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
‘Savaşa kayıtsız kalamayız’
Açıklama yapıldığı dönem TTB Merkez Konsey Üyesi olan Prof. Dr. Taner Gören ise, “İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime dair yemin ettim” dedi. Gören, halkın sağlığını korumak ve savaş kararları alanlara uyarıda bulunmak gibi bir görevleri olduğunu kaydetti. Gören, son derece naif bir açıklama nedeniyle evlerinin basıldığını, işyerlerinin arandığını belirterek, “Elime kelepçe takarak çalışma arkadaşlarımın önüne çıkardılar. Bu gerçekten anlaşılır bir şey değildi. Demek ki ülkemde adaletin refleksi böyle bir şey” ifadelerini kullandı.
7 yıldır süren savaş karşısında kayıtsız kalınamayacağını dile getiren Gören, Suriye iç savaşına dair bazı veriler aktardı. Savaşta en çok çocukların ve kadınların zarar gördüğünü dile getiren Gören, “Bu tablodan etkilenmek için hekim olmaya gerek yok, sadece insan olmak yeterlidir” dedi. Dünyanın savaşlar nedeniyle yaşanmayacak hale getirildiğini dile getiren Gören, iddianamede “operasyonun sivil halka karşı yapılıyormuş izlenimi vermek, örgüte meşruiyet kazandırmaya çalışmak” gibi suçlamalar yöneltildiğini hatırlattı. Gören, “Çözümü silahta savaşta arayan herkes için yaptık bu açıklamayı. Savaşların son bulması için savaşın bir halk sağlığı sorunu oluğunu yöneticilere hatırlatmak için yaptık. Bu metinden suç üretilmesi mümkün değil. Böyle bir suçu kabul etmiyorum ve beraat talep ediyorum” diye konuştu.
‘Şiddetin her türlüsüne karşıyız’
İzmir Tabip Odası Başkanı ve akademisyen Funda Obuz, şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını ifade ederken, “Biz hekimler sağlıklı yaşam koşullarını bozacak her türlü koşullara karşı çıkarız. Bu açıklama da bu düşüncelerimizin bir parçasıdır. Tüm dünyada savaşların, çatışmalı ortamların olmaması, çocukların sağlıklı olarak büyüyebilmesi en temel dileğimizdir” diye konuştu.
‘Tehdit mesajları aldık’
Dr. Şeyhmus Gökalp ise, açıklamanın ardından kendilerine yönelik nezaketten yoksun bir yaklaşımla karşılaştıklarını, tehdit ve hakaret mesajları aldıklarını ve haklarında soruşturma başlatıldığını basından öğrendiklerini söyledi. Avukatlarının savcılığa giderek ifade verebileceklerini söylemelerine rağmen evleri basılarak, kelepçelenerek gözaltına alındıklarını kaydeden Gökalp, gözaltı süreci ve TTB’nin basılmasının ülke tarihinde bir ilk olduğunu söyledi. Gökalp, “İnsan yaşamını koruma, silahlı çatışma ortamlarında hekimlerin evrensel tutumunu kapsamaktadır. Vazgeçilemez, ertelenemez olan; onurlu ve sağlıklı bir yaşam hakkıdır. Hekimler olarak da bizim en başat görevimiz ayrımsız olarak insan yaşamını savunmak, insan yaşamını tehlikeye düşüren her faktör ile mücadele etmektir” diye konuştu. Gökalp, sosyal medya paylaşımlarının şiddet çağrısı ya da hakaret içermediğini belirterek, eleştirel düşünceleri olduğunu söyledi.
‘Savaş tabiat kanunu değildir’
Dr. Ayfer Horasan, iddianamenin hakikat ötesi bir kurguyla düzenlenmiş olduğunu söyledi. Horasan, şöyle konuştu: “Hakikatin bir gün mutlaka açığa çıkmak gibi bir gücü vardır. Savaş karşıtlığı ve barış talebi konjonktürel olarak değişmeyecek kavramlardır ama bizim ülkemizde siyasetin her şeyi, herkesi topyekûn hizaya sokmaya dönük tavrı ve insanların baskı karşısında geri çekilme refleksi toplumları bu kavramlardan uzaklaştırdı. Ama ne mutlu ki korku ortamlarına rağmen barışı talep eden sözler söylenmeye devam edilecektir. Bizler de savaş bir tabiat kanunu değildir demeye devam edeceğiz. Biz hekimler, savaş bir halk sağlığı sorunudur dediğimiz zaman bu topraklarda barış umudunun hala var olduğuna da vesile olmuş oluyoruz.”
‘Hedef gösterildik’
TTB Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz, söz konusu açıklamanın ardından ülkeyi yönetenler tarafından hedef gösterildiklerini kaydetti. Polis tutanaklarından iddianameye kadar karşılarına çıkan dosyanın gerçekleri yansıtmadığını ve özenden yoksun olduğunu ifade eden Yılmaz, hekimlerin insanlara zarar verecek savaşlara, işkenceye karşı olduğunu, yaşamı savunduğunu dile getirdi. Yılmaz, “Hekimler yaşamdan yana taraf olmak zorundadırlar. Onların mesleği bunu emreder” dedi. AKP iktidarının sağlık politikalarını da eleştiren Yılmaz, TTB tüm baskılar karşı tolum yararına olan koruyucu sağlık, aşı, kadın ve bebek sağlığı, modern tıp, sağlıkta eşitlik, nitelik, parasız sağlık taleplerinden vazgeçmemiştir. 40 yıldır bütün bu doğruları sadece sağlık çalışanları ile değil tüm toplumla paylaşmayı bir hekimlik sorumluluğu olarak görmüştür” dedi.
Ailesinin banka hesaplarına kadar araştırıldığını kaydeden Yılmaz, iddianamede TTB’nin çeşitli siyasi partilerden talimat aldığı iddiasına yanıt verdi. Yılmaz, “TTB hiçbir siyasi kalıba sokulamayacak ve hiçbir kurumdan talimat olması söz konusu olamayacak bir kurumdur” diyerek özgürlüklerine, bağımsızlıklarına ve bilime tutkun olduklarını dile getirdi. Yılmaz, yargıçların asıl “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” demeyen bir hekim örgütüne karşı harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, toplumun tüm kesiminin sağlık ve yaşam hakkını savunduklarını hatırlatarak, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek suçlamasının yaptıkları işin doğasına aykırı olduğunu dile getirdi, hekimlerin doğal barış elçileri olduğunu söyledi.
Duruşma devam ediyor.
HABER MERKEZİ