Çocukluk toplumsal bir kurgudur. Her tarihsel dönem kendi çocukluk tanımını oluşturur. Eski Roma’da mal, köle olarak algılanan çocuk Rönesans döneminde minyatür yetişkinler, düzeltilmesi gereken kusurlu varlıklar olarak tanımlanmıştır. 19. yüzyılda tarım alanlarında ya da ev dışında çalıştırılıp ticari bir araç olarak görülmesinin ardından ekonominin tarımdan sanayiye kayması, orta sınıfın gelişmesi, eğitimli insana olan ihtiyacıyla çocukların yeri okullar olmuştur.
Her dönemin kendi iktidar mekanizmalarıyla kodlanan, yeniden inşa edilen çocuğun modern toplumda değer kazanması ise “iyi bir yurttaş” olarak yetişerek, devletin ve halihazırdaki üretim ilişkilerinin devamlılığını sağlamayı vadediyor oluşuyla gerçekleşmiştir. Çocuklar büyüyecekler, okula gidecekler, çalışacaklar, aileleri ve devletleri için “faydalı” bireyler olacaktır.
Çocukları hak ve özgürlük sahibi, bağımsız bireyler olarak görmeyen bu yaklaşımda bazı çocuklar devlet, aile ve üretim ilişkileri açısından gelecek vadetmez. Mevcut sistemin dışına çıkan, çoğunlukla da “suç” işleyen bu çocuklar bu algıya göre “Islah edilmeli”, olmuyorsa sistemin en dışında tutulmalı, yani kapatılmalıdır!
Her ne kadar Avrupa ülkelerinde kapatma yerine daha çocuk odaklı alternatif yöntemler, çocuğu “ıslah etme” yerine dönüştürmeyi, topluma uyum sağlamasını hedefleyen uygulamalar tercih ediliyor da olsa sistemin dışına çıkan çocuklar kapatılmaya devam ediyor.
21 Aralık günü, akşam saatlerinde sosyal medyada Sincan Kapalı Çocuk Cezaevi’nde çıkan olaylarda çocukların ve infaz koruma memurlarının yaralandığı bilgisi yayıldı. Avukatların, hak savunucularının ve milletvekillerinin çabasına karşın olayla ilgili sağlıklı bilgiye ulaşılamadı. Cezaevi idaresi de konuya ilişkin net bir açıklama yapmadı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise “Sincan Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu olarak bulunan çocuklar arasında yaşanan tartışmaya görevli infaz koruma memurlarının müdahalesi sırasında, 7 çocuk ile 14 infaz koruma memuru hafif şekilde yaralanmıştır. Yaralanan çocukların tedavileri cezaevi içerisinde sağlık memurlarınca yapılmış olup hastaneye herhangi bir çocuğun sevkine gerek duyulmamıştır. Konuyla ilgili olarak adli ve idari soruşturma başlatılmıştır” şeklinde bir açıklama yaptı.
Kamuoyuna yansıyan haberlerde olaylar hakkında çelişkili bilgilerin bulunuyor olması çocukların durumuna dair tedirginliği artırdı.
Cezaevi idarecilerinin; avukatlarla yaptıkları görüşmeler sırasında kullandığı “Bu olay duyulunca birçok aile çocuğuyla ilgili haber alabilmek için bizi aradı ancak bu yaralanan 6 çocuğun hiçbir yakını bizi aramadı” ifadesi ise her nasılsa aynı koğuşta bulunan bu çocukların ebeveynlerinin olmadığını ya da varsalar bile çocuklarıyla ilgilenmediğini düşündürttü. Ancak bu çocukların kim oldukları bilgisine ulaşılamadığı için ne olduğu, çocukların neler yaşadığı, neye maruz kaldıkları hala bilinmiyor.
Olayı takip eden insan hakları örgütleri ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada olayın aydınlatılması ve çocukların desteklenmesi için cezaevinin acilen avukatlara, çocuk hakları kurumlarına ve uzmanlara açılması; cezaevinde bulunan herbir çocuğun durumu hakkında yakınlarına bilgi verilmesi; çocukların sağlık kurumlarında tedavi edilmesi; çocukların ve yakınlarının talep etmesi halinde görüş günü beklenmeksizin görüşmelerinin sağlanması talep edildi. Ancak olayın ardından altı gün geçmesine karşın hala bir gelişme, çocuklar hakkında sağlıklı bir bilgi yok…
Sincan Kapalı Çocuk Cezaevi bundan tam 4 yıl önce de çocuklara yönelik şiddet ile gündeme gelmiş, bu olayın ardından, doğası gereği şiddet üreten kapalı kurumlara dikkat çekmek üzere “Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi” kurulmuştu. Ne yazık ki çocukların o dönem maruz kaldığı şiddet cezasız kalmış, hatta çocuklar kamu görevlilerine zarar vermekten yargılanmıştı.
Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi’nin o dönem söylediğini bugün tekrar edelim: Türkiye’nin de taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin çocuk adalet sistemiyle ilgili devletlere verdiği yükümlülük açık: Cezalandırıcı değil onarıcı adalet sistemini yaşama geçirmek, çocukları değil cezaevlerini kapatmak!