Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemi 43. gününe girdi. Güven’in ardından cezaevlerinde gittikçe yayılan eylemler, 2012 yılında yine cezaevlerinde başlatılan uzun soluklu eylemleri hatırlattı. 43 gün geçmesine rağmen hükümetin sessizliği sürüyor. 2012 yılında da hükümet uzun süre sessiz kalmış, ancak sonunda Öcalan’ın ailesi ile görüşmesini sağlamaya mecbur kalmıştı. Mezopotamya Ajansı’ndan Özgür Paksoy’a konuşan HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır İl Eşbaşkanları, Güven’in eylemini değerlendirerek, hükümetin sessizliğini eleştirdi. Tecridin kaldırılması için birçok ülkede de açlık grevleri yapılıyor. HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Filiz Buluttekin, Leyla Güven’in açlık grevi eylemine hükümetin sessizliğine tepki göstererek, hükümetin tutumunu sürdürmesi durumunda eylemlerin yayılacağını ve ciddi sonuçlara yol açacağını söyledi. Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüşme gerçekleştirmesi gerektiğinin altını çizen Buluttekin, “Tecrit kabul edilemez bir uygulamadır. Tecridin kaldırılması ve huzur ortamının sağlanması ülkenin en temel ihtiyacıdır” dedi.
Her seçim savaş çığırtkanlığı
Hükümetin açlık grevi eylemleri karşısında sessizliği ile birlikte Suriye’ye yönelik operasyon tehditlerinin, yerel seçimler öncesi çözümsüzlüğün derinleştirilmesi olarak değerlendiren Buluttekin, “Hükümet bu durumu kendine politika olarak belirmemiş ve kendini bu şekilde yaşatıyor. Her seçim sürecinde savaş çığırtkanlığı ile karşı karşıya kalıyoruz” diye konuştu. DBP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Naşide Toprak da, Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi eylemlerinin topluma yayıldığını belirterek, “Eylemler yaygınlaştıkça saldırılar da artıyor. Bu saldırılara karşı toplumsal bir tepki geliştirmeliyiz. Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları AKP hükümetine tepkilerini ortaya koymalı. Gün geçtikçe eylemler yaygınlaşıyor ve kritik aşamayı aştı. Kötü sonuçlar oluşmadan toplumsal tepkimizi ortaya koymalıyız” şeklinde konuştu.
Kamuoyuna çağrı
Hükümete Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması, kamuoyuna ise sessiz kalmaması çağrısında bulunan Toprak, “Ülkede ve Ortadoğu’da barışın sağlanması için Leyla Güven’in eylemini sahiplenmeliyiz. Leyla Güven’in talebi bizim taleplerimizdir. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılıncaya kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. DBP Diyarbakır İl Eşbaşkanı İbrahim Çiçek de, 2012 yılında Öcalan’ın avukatları ve ailesi ile görüştürülmesi talebiyle cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemlerini hatırlatarak, şunları söyledi: “O dönem başını kuma saklayan deve kuşu misali, bu eylemler görmezden gelindi. Eylemsellikler dışarı taşınca artık görmemezlikten gelemediler. Halkın sahiplenmesiyle eylemler büyüdü. Bugün o sürecin yeniden başlangıcındayız. Hükümet, devlet ve muhalefet partileri bunu görmemezlikten geliyor.” Kamuoyunun açlık grevi eylemlerine ve Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması taleplerine karşı duyarlı olması gerektiğinin altını çizen Çiçek, “Leyla Güven ve tutsakların eylemi kritik aşamaya ulaştı. Sayın Öcalan 2012 sürecinde görüldüğü gibi kilit rolünü oynadı. Bugün yine Sayın Öcalan’ın rolünü oynaması gerekiyor. Bunun için mutlak tecridin kaldırılması gerekiyor” diye noktaladı.
Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi kuruldu
HDP ve DBP, çeşitli demokratik kitle örgütleri ile birlikte siyasi tutsaklarla dayanışma ve kaldıkları cezaevlerinde yaşadıkları hak ihlallerini araştırmak için Marmara Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi’nin kuruluşunu deklere etti. Açıklamada, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi eyleminin 42. (dün) gününe girdiğinin altı çizildi. İnisiyatif açıklamasını, “Leyla Güven haklıdır, mutlak tecrit kalkmalıdır” pankartı altında gerçekleştirdi. Marmara Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi adına açıklamayı inisiyatif üyesi Turan Kızılkaya yaptı. Yeni katliamların yaşanmaması için zindanlarla dayanışmanın yaşamın her alanına taşırılacağına dikkat çekilen açıklamada, cezaevlerindeki tutsakların PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması talebiyle başlattıkları açlık grevlerine işaret edilerek, “Bu talebi aynı zamanda tüm alanlardaki baskı, zulüm politikalarının kaldırılması ve Türkiye’nin demokratikleşmesi talebi olarak görüyoruz. Açlık grevlerine dışardan ses olmak, dayanışmayı büyütmek amacıyla Marmara Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi’ni kurduğumuzu ilan ediyor; ülkemizdeki bütün mağduriyet alanlarının tek kaynağı olan, örgütlenmiş kötülüğe karşı halklarımızı ve demokratik güçleri zindanlardan yükselen açlık grevleriyle dayanışmaya davet ediyoruz” diye kaydedildi.
Erivan’da açlık grevi
Ermenistan’da yaşayan Kürtler Erivan’da tecridi protesto etmek için açlık grevine başladı. Elegez ve Oktoberyan’da yaşayan birçok Kürd’ün de katıldığı eylem, ortak bir basın açıklaması ile duyuruldu. Eylem 2’şer günlük dönüşümlü olarak sürdürülecek. Basın açıklamasında konuşan Kürdistan Birliği Başkanı ve Ermenistan parlamentosu üyesi Kürt vekil Kinyas Hemit, Öcalan’a uygulanan tecridin 20 yıldır devam ettiğini, tecrid kalkıncaya kadar mücadelelerini sürdüreceklerini dile getirdi.
Eylemler yayılıyor
Tecridin kaldırılması için Avrupa’da yaşayan Kürtlerin başlattığı açlık grevi eylemleri yayılıyor. Rusya’nın Saratov kentine bağlı Erşov ilçesinde faaliyet yürüten Erşov Kürt Kültür Otonomisi öncülüğünde tecridin kaldırılması için açlık grevi başlatıldı. Almanya’nın Hannover kentinde de aynı amaçla başlatılan açlık grevi eylemi devam ediyor. Die Linke binasındaki eylemi, Eyalet Yönetiminden Lars Leopold ve çok sayıda kişi ziyaret etti.
Orta Anadolu Kürtlerinin onuru
Orta Anadolu Kürtleri Platformu (PKAN) Meclis Yönetimi periyodik toplantısını Danimarka’da gerçekleştirdi. 20 meclis üyesi ile yapılan toplantı sonucunda, tutuklu olan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in 43. gününe giren açlık grevine ilişkin bir açıklama yapıldı. Leyla Güven için “Orta Anadolu Kürtlerinin onuru ve gururudur” diyen PKAN, şu çağrıda bulundu: “Başta Orta Anadolu Kürtleri olmak üzere, Kürdistan’daki ve dünyanın dört bir yanına savrulmuş halkımıza, Türkiyeli demokratlara, işçilere, memurlara, mazlumlara, mağdurlara, kısaca ilerici insanlığa, Leyla Güven’in hayatımızı, geleceğimizi değiştirecek talebine sahip çıkmaya, aynı zamanda, yurt dışında yaşayan halkımızın Leyla Güven’in 42. (dün) gününde olan açlık grevine ilişkin ana kadar, tepki göstermeyen uluslararası kuruluş ve kamuoyunu harekete geçirmeye yönelik derhal eylemliliklere çağırıyoruz.”
Tutuklulara grev soruşturması
TKPML üyesi Resmiye Vatansever, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in tecridin kaldırılması için başlattığı açlık grevine destek vermek için açlık grevine başladığını belirtti. Vatansever, açlık grevine girdiği için hakkında disiplin soruşturması başlatıldığını söyledi. Yazdığı mektupta, soruşturmaya karşı sözlü savunma yapmak isteğini belirten Vatansever, savunmasında da Güven’in eyleminin gerekçelerini anlatmak istedğini ifade etti. Vatansever mektubunda şöyle dedi: “Ağırlaştırılmış müebbet koşullarını anlatmak amacındaydım. Ben de beş yıldır ağırlaştırılmış müebbet tutsağıyım. Savunmada anlattıklarım doğrudan kendi yaşanmışlıklarım olmasına rağmen ‘örgüt propagandası’ olarak adlandırıldı ve savunmam engellendi. Savunma içeriğine hakim ve savcıların bile müdahale hakkı bulunmuyorken hapishane idarecilerine böylesi sınırsız yetkiler tanımlanıyor. Karşılaştığımız hukuksuzluklar da Güven’in başlatmış olduğu direnişi desteklememizin haklılığını kanıtlıyor.” Urfa T Tipi Cezaevi’nde de tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevinde olan tutuklulara günlük olarak disiplin soruşturması açıldığı bazılarının da istekleri dışında farklı cezaevlerine sevk edildiği öğrenildi.
‘Korku tüneli’ kadın iradesi ile aşılır
Iğdır Belediye Eşbaşkanı Şaziye Önder, İmralı tecridi ve Leyla Güven ile başlayan tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemlerini değerlendirdi. Jinnews’e konuşan Önder, tecridin uzun yıllardın İmralı şahsında tüm Kürtlere uygulanan bir tecrit olduğunu belirtti. önder şöyle dedi: “Bu tecride karşı Leyla Güven’in açlık grevi başlatması, aslında biz kadınlar için çok onur veren bir şey. Yani kadından doğru böyle bir eylemin konulması ‘tecride dur’ denilmesi kadınlar için çok önemli bir mesaj” dedi. Açlık grevinin şiddet içermediğini ve en demokratik hak olduğunun altını çizen Önder, “Ama görüyoruz ki bu eylem AKP Hükümeti tarafından çok ciddi bir baskıyla karşılaşıyor. İnsanlar bu şekilde kendilerini ifade ediyor. Açlık grevi kendini ifade etme şeklidir. Herhangi bir şekilde, kimselere bir zararı yok. Bir yeri kırıp döken bir eylem de değil. Parti binalarımızın içerisinde baskın yapılarak insanlar gözaltına alınıyor. İnsanlar tecridin kaldırılması adına bir eylem gerçekleştiriyor. İnsanları bu şekilde tutuklatıp, gözaltına alınması artık hukukun da son bulduğu nokta anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. Tecrit ile bütün Kürt halkınin cezalandırıldığını ifade eden Önder, “Bu noktada Leyla Güven’in eyleminin bütün bir dünyada yankı yapacağına inanıyoruz. Yavaş yavaş bütün toplumlar içerisinde tartışılan ve benimsenen bir eylem haline geldi. Diyarbakır’da gördük, Leyla ile dayanışma için açlık grevine giren insanlar gözaltına alınınca yerine başka bir grup daha girdi. Bu eylem her gün artarak devam ediyor. İnsanlar devlete açıkça ‘İşte ben senden korkmam cezaevinden korkmam’ mesajı verdi” diye konuştu. Ülkede “korku tüneli” nden Kürt kadınların iradesi ve demokrasi isteyen kadınların iradesi ile çıkılacağını ifade eden Önder, “İşte bundan kaynaklı Leyla Güven’in eylemi çok önemli bir eylemdir, sahiplenmesi gereken bir eylemdir” dedi.
HABER MERKEZİ