Manisa Cezaevi’nden tahliye olan Zahir Aslan, ayakta sayım dayatmasını kabul etmeyen tutukluların saldırıya uğradıklarını belirtti. Aslan, saldırılarda bulunan gardiyanların, ”Biz devletiz, ne istesek o olur” dediklerini ifade etti.
Ayakta sayım dayatmasını kabul etmedikleri için maruz kaldıkları baskının kamuoyuna yansımasıyla gündeme gelen Manisa T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 13 Aralık’ta tahliye olan Zahir Aslan, baskıların sürdüğünü söyledi.
‘Her gün saldırı’
7 Haziran 2015 seçimlerinde yürüttüğü çalışmalarından kaynaklı tutuklandığını anlatan Aslan, 3 yıldır Manisa T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kaldığını, cezaevi yönetimi ve gardiyanları tarafından baskı ve işkenceli süreçlerden geçtiğini ifade etti. Cezaevi yönetimi, gardiyanları ve baş memuru tarafından 3 Ekim 2016’da işkenceye uğradığını dile getiren Aslan, yaşananları şöyle aktardı: “O zamanlar aramızda hükümlü arkadaşlarımız vardı. Cezaevi yönetimi bize hiç bir gerekçe sunmadan tutuklu ve hükümlü ayrımı yapacaklarını söyledi. Sonraki gün çok sayıda gardiyan koğuşa girip hükümlü arkadaşlarımızı apar topar bizimle vedalaşmadan aramızdan aldılar. 1 ay boyunca bize hem fiziki hem de sözlü işkenceleri sistematik şekilde devam etti. Biz bu yaşananlara tepki gösterdikten sonra esneme gerçekleşti. 5 Kasım 2018’de tekrar baskılar başladı. Cezaevine 4 hükümlü getirmişlerdi, bizim koğuşumuz müsait olmasına rağmen onlara A-24 koğuşu açtılar. Ardından duyduk ki A-24 koğuşuna bulunan tutuklulara gardiyanlar her gün ayakta sayım dayatarak saldırıyormuş. Biz de buna tepki gösterdik. Cezaevi yönetimi ile görüşmek istedik ama onlar bizimle görüşmek istemedi ve üstelik bu baskılar bize de yönelmeye başladı.”
‘Biz devletiz’ denilerek saldırı
“Her sabah ayakta sayım dayatılarak şiddete uğradık” diyen Aslan, gardiyanlar tarafından kafasının defalarca duvara vurulduğunu belirtti. Aslan, 3 arkadaşının İzmir Aliağa ilçesinde bulunan Şakran Kapalı Cezaevine o dönem gönderildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: “Cezaevi yönetimi beli başlı kişilere sanki görev ve yetkiler vermiş gibi bize hakaret ve küfürlerle baskı uyguluyorlardı. Onlara 3 senedir bu şekilde sayım aldıklarını belirtmemize rağmen ayakta sayımdan vazgeçmediler. Olayın ilk yaşandığı günde, cezaevi müdürünün talimatı ile bize ciddi şekilde özel robokop giymiş gardiyanlar coplarla saldırdı. Kafam iki taraftan kırıldı ve baygın bir şekilde köşeye attılar. Arkadaşlarımız sürgün edilirken eşlarını almalarına izin vermeden alıp götürdüler. ‘Biz burada devletiz. Biz ne istersek o olur. Siz biz geldiğimizde ayağı kalkacaksınız. Koridorlarda tek sıra halinde gideceksiniz. Birileri geldi mi kenara çekileceksiniz’ şeklinde tehdit ediliyorduk.”
‘Adli tutuklulara saldırı talimatı’
13 Aralık sabahı da ayakta sayım dayatılarak saldırıya uğradıklarını belirten Aslan, “Bizim havalandırmamızda kafes gibi teller vardı. Adli tutuklular buralardan saldırılarda bulunuyordu. Yönetim saldırıları meşrulaştırıyordu. Gardiyanlar oradaki tutuklulara marşlar ezberletip bize karşı söylettiriyordu. Gün içinde volta atamayacak duruma geldik. Baskıların son bulması için İnsan Hakları Derneği, Türkiye Büyük Millet Meclis’ine (TBMM) ve Adalet Bakanlığı’na dilekçeler yazdık ama bir sonuç alamadık. Herkesi sürgün de etseniz bu şekilde çözüm olmaz. A-24 koğuşundaki 4 hükümlüyü de son günlerde yanımıza getirdiler” dedi.
‘Şiddetin dozu arttı’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasına ilişkin 27 Kasım tarihinde başlatılan 10’ar günlük açlık grevi eylem sonrası baskıların arttığına dikkat çeken Aslan, şunları anlattı: “Cezaevi yönetiminin şiddet dozu giderek arttı. Ben tahliye oldum ama cezaevinde bulunan arkadaşlarımız hala şiddete maruz kalıyor ve açlık grevi eylemlerinde üçüncü grup olarak devam ediyorlar. Bu baskıların son bulması için tutuklular eylemlerini sürdürmekte kararlı olduğunu belirtti.”
HABER MERKEZİ