Küresel ısınmayı arttıran faktörlerin başında kapitalizmin dayattığı aşırı üretim ve bilinçsiz tüketim geliyor. Endüstriyel üretimler ve enerji tarımı, su krizini ortaya çıkarırken küresel ısınmaya etkileri dikkat çekiyor.
Polonya’nın kömür kenti Katowice şehrinde yapılan COP24 zirvesinde, 2015 Paris İklim Anlaşması’nın uygulama yöntemleri ele alınırken, bu yönetmelerden biri olan karbon yakıtlarında vergilerin arttırılması uygulaması ise Paris’te “Sarı Yelekliler” tarafından protesto edilmişti. Zirvede, küresel ısınmanın artmasında enerji tüketiminin yanı sıra tarımsal faaliyetlerin etkili olduğu konuşuluyor. Dünya üzerinde tüketimin özellikle gelişmiş ülkelerde aşırı düzeyde olması ise kapitalist modernitenin sonuçlarına işaret ediyor. Açıkça görünen bu gerçeği görünmez kılmak adına doğru yanlış bilgilerle tartışma odağının saptırıldığı görülüyor. Dünyada et tüketimi ve tarımsal faaliyetler eleştirilirken, tarımın endüstriyel üretimleri ele alınmayıp hepsi bir torbada değerlendiriliyor.
Su umarsızca tüketiliyor
Birleşmiş Milletler gıda örgütü FAO, tarımsal faaliyetlerin yol açtığı ciddi su kaybı yaşandığını belirtti. Et tüketiminin aşırı olduğu ve bu durumun su kıtlığının üzerindeki etkisinden söz eden FAO, enerji tarımı amaçlı üretimlere yönelik bir açıklama yapmaması ise dikkat çekiyor. Bir kilogram soya için kullanılan su miktarının 900 litre olduğu biliniyor. Özellikle etanol amaçlı (enerji tarımı) soya vd. bitkilerin ekim sahaları her geçen gün artarken dünyada neredeyse tüm su varlığı, enerji amaçlı çeşitli üretimler için kontrol altına alınıyor. Enerji üretim amaçlı olarak Amazon ormanları adeta katliamlara uğruyor ve ortaya çıkan alanlarda enerji tarımı yapılıyor. Bu gerçeklere gözünü kapayan FAO, sorunu et tüketimine bağlıyor. Merkez kapitalist ülkelerde gerçekleşen aşırı et tüketiminin tüm dünyada yaşanıyormuşçasına sunması ise yaptığı bölgesel açlık uyarı ve çağrılarıyla çelişiyor. Dünyanın yarısının ekmeğe bile zor ulaştığı veya hiç ulaşamadığı bilinirken, et tüketimini küresel ısınmanın nedeni olarak görmesi anlaşılamıyor.
Plastik günahsız mı?
Dünya üzerinde plastiğin ilk kez yoğun kullanılmaya başlandığı 1950’li yıllardan bu yana 8,3 milyar tonu aşan miktarda plastik ürün üretilirken, sadece 2017 yılında 348 milyon ton plastik üretildi. Bunun 65 milyon tona yakını ise Avrupa ülkelerine ait iken, plastik üretiminin 2016’ya oranla yüzde 4’e yakın arttığı da duyurulmuştu. Hayvanların çıkardığı gazı küresel ısınmanın bir nedeni olarak gösterenler, plastik üretimi esnasında ortaya çıkan metan ve elitlen gibi gazların, atmosferde biriken gaz miktarı içindeki oranına yönelik hesaplama yapılmıyor. Plos ONE dergisinde ağustos ayında yayımlanan bir makalede, dünya üzerindeki plastik üretiminden kaynaklı metan ve etilen salınımlarının atmosferdeki sera etkili gaz birikimine etkisinin de hesaplamalara dahil edilmesi gerektiğine dikkat çekilmişti.
Plastik yaşamı öldürüyor
Geçtiğimiz ay Endonezya’da çekilen kimi görüntüler de, plastik ürünlerin dünya üzerindeki yaşamı nasıl tehdit ettiği gözler önüne serilmişti. Kıyıya vuran bir balinanın karnında toplam 6 Kg plastik çöp olduğu görülürken, yuttuğu plastik çöpler nedeniyle can vermiş olduğu duyurulmuştu. Denizlere veya akarsulara atılan ve büyük kısmı okyanuslarda biriken çöp dağlarına dair son yıllarda çokça bilgi paylaşılıyor. Kimi bilim insanları okyanuslarda biriken milyonlarca ton plastik çöp için ‘Yedinci kıta’ terimini kullanıyor. Tahminler, 1950’den bu yana 200 milyon ton plastik çöpün okyanuslarda biriktiği yönünde. Okyanus, deniz ve nehirlerdeki plastik çöpler nedeniyle çok sayıda canlı türü yok olurken, su altındaki eko-sistemler de zarar görüyor. Bunun sonucu olarak insanlık için önemli besin kaynaklarından olan balıklar ve diğer deniz canlıları azalırken, okyanuslarda asitlenme meydana geliyor.
Ekosistem tehdit altında
Sciences Advances dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre, bugüne kadar üretilen 8,3 milyar ton plastiğin sadece yüzde 9’u geri dönüştürülebildi. Plastik çöplerin yüzde 79’u ayrıştırılamazken, bir kısmının denizlere ulaştığı biliniyor. Çöp ayrıştırma işlemleri son on yıllarda giderek yaygınlaşsa da, gerçekte çok küçük bir miktar olduğu da görülüyor. Bunun yanında plastik atıkların yakma tesislerinde ve çimento fabrikalarında yakılması sonucu atmosfere furan ve dioksin gibi direk kanser yapan atıklar salınıyor. Dünyanın en büyük plastik atık toplayıcısı ÇİN, bu yılın başında ithalatı yasaklarken, Türkiye ise her geçen gün her türden atık ithalatını arttırıyor. Türkiye’nin İngiltere’den 2018 yılı ilk 3 ayında 27 bin 34 ton plastik çöp aldığı İngiliz Guardian gazetesinde yer almıştı. 2017 yılı içinde toplam plastik çöp ithalatı 205 bin ton olurken, bu rakamın 2018 yılında 500 bin tonlara ulaşması bekleniyor.
EKOLOJİ SERVİSİ