Sanatçı Saadet Sorgunlu’nun kişisel sergisi ‘Sökük’, Kadıköy’de bulunan Bayan Yanı art Project’te 7 aralık’ta sanat takipçilerine kapılarını açtı.
Sanatçı Saadet Sorgunlu’nun kişisel sergisi “Sökük”, Kadıköy’de bulunan Bayan Yanı Art Project’te sanat takipçileriyle buluştu. 7 Aralık’ta açılan “Giysiler de bedenin hafızasıdır” diyen sanatçı, kadının giysi üzerinden politik ve toplumsal algısını göz önünde bulunduruyor. Tüketim çılgınlığına da dikkat çekilen sergide, eserler kesilip yeniden anlamlandırılıyor. Kadın ve bedeni üzerinden üretilen politikalara umut ve ironiyle yaklaşan sanatçı, sergide kendisine ve tanıdığı kadınlara ait giysileri hem sembolik hem de soyut formlara dönüştürerek tuval üzerinde yeniden üretiyor.
Sergi ayrıca bedenlerin tanımlandığı, kuşatıldığı, sınırlandırıldığı, hırpalandığı materyallerle izleyicilere mesajlar verirken, diğer yandan sanatçının kendine ya da tanıdıklarına ait giysiler, bezler ve kumaşlarla portreler çizerek hikayeler anlattığına tanıklık ediyor. Farklı kumaş ve bezlerden tuvale yansıtılmış eserlerin her birinin yaşanmış hikayesi var. Farklı hikayelere sahip bu eserlere, “boyum uzun aklım kısa”, “ütüsüz giymem”, “sabahlar olmasın”, “güneşin gülü”, “sadece bu gece” isimlerinin verildiği sergide en dikkat çeken bölüm ise kumaşlara sarılı taşlar ve üzerinde “Filistin’de taş olaydım” yazısı oluyor. “Katilsen Erkeksin”, “Özfallus”, “Çıkızgah” isimli sergileri de bulunan Sorgunlu’nun Sökük sergisi, 12 Ocak gününe kadar açık olacak. Serginin geliri de Barış Akademisyenleri’ne gidecek. Sanatçı Sorgunlu serginin ortaya çıkış hikayesini Mezopotamya Ajansı’ndan Necla Demir’e anlattı.
‘Yıkamadan verin’
Sökük sergisiyle birlikte 6. kişisel sergisini açtığını dile getiren Sorgunlu, genelde bezlerle ve kumaşlarla üretimde bulunduğunu belirtti. Sorgunlu, “Giysileri değiştirip form üzerine geçirerek yeniden yorumladım. Kendi giysilerimi, arkadaşlarımın tenlerine değmiş kıyafetlerini de kullandım. Onları ‘yıkamadan verin’ dedim özellikle. O giysilere yeni yorumlar katarak imgeler yarattım. Yıllarca ben de dahil kadınlar olarak o giysileri tükettik. Paralar verdik. Şimdi ben onları tüketeyim diye düşündüm. Onları tükettim; ama şimdi de yeni bir üretim oldu. Bu, benim için kazanç oldu. Bu üretimlerle sanatsal imgelere dönüştüler” ifadelerini kullandı.
Her giysinin hikayesi var
Yeni üretime dönüşmüş giysilerin her birinin hikayesi olduğunu sözlerine ekleyen Sorgunlu, “boyum kısa aklım uzun” ismini verdiği eserine dair de şunları söyledi: “Pazarda dolaşırken dikkatimi çeken bir şey oldu. Ne olduklarını sorduğumda, kadınların boylarını uzun göstermek için başörtülerinin altına taktıkları renkli boneler olduğunu öğrendim. Daha sonra ben de birkaç tane alarak üste üste taktım ve başörtüsüyle fotoğraf çektim. O bonelerin bile moda olarak sunulması benim çok ilgimi çektiğinden bu ismi verdim.” Giysilerden yeniden yarattığı eserlerin hikayesini her gelen ziyaretçiye anlatan Sorgunlu, sergiyi gezme çağrısında bulundu.
İSTANBUL