Sibel Özalp/İstanbul-Jinnews
Kadın-erkek eşitliğini 1990’lı yıllarda gündeme getiren Türkiye kadın hareketinin öncülerinden feminist yazar ve kadın hakları savunucusu Duygu Asena’nın “Kadının Adı Yok” kitabının ilk basımının üzerinden 32 yıl geçti. “Mutluluk ve özgürlük, kendini yaşamın akışına bırakıp dertlenmekle gelmiyor” diyen Asena, kadın hakları konusunda en etkin çalışan ve yazılarında sürekli bu konuları gündeme getiren bir gazeteciydi. Kadın hakları savunuculuğu ve gazeteciliğin yanı sıra yazarlığını da sürdüren Asena, ilk kitabı “Kadının Adı Yok” ile adını 1986 yılında duyurdu. Bir yıl içinde 40 baskı yapan kitap için bu önemli bir rekordu.
Kitap yasaklandı
1988’in Nisan ayında, “Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu” kitabı “küçüklere zararlı” yayın ilan etti ve poşette satılmasına karar verdi. Yani kitap, sayfalarının açılmasını engelleyecek bir poşetin içinde satılabilecek ve üzerine “18 yaşından küçüklere zararlıdır” yazılacaktı. “Kadının Adı Yok”, 1988’de “müstehcen” kategorisinden yasaklı kitaplar arasına sokuldu ve satışı da durduruldu. Uzun süren dava sonucunda 1991’de yasağın kaldırıldığı kitap yönetmen Atıf Yılmaz tarafından filme de çekildi.
‘Feminist manifesto’
“Kadının Adı Yok” kitabı bütün dünya kadınlarının durumunu ifade eden kısa ama çok büyük bir cümleydi, hala da öyle. Duygu Asena’nın ölümünün ardından düzenlenen uğurlama töreninde Şirin Tekeli, “Kadının Adı Yok, bir feminizm manifestosuydu” değerlendirmesini yaptı. Kitap, henüz okula başlamadan babalarının sıkı “namus” denetimine girmiş 2 kız kardeşin dünyasıyla başlıyordu. Erkek egemen topluluklarda bu egemenliğin aile içinde nasıl adım adım inşa edildiğini bir mimar gibi anlatıyordu. “Kadının Adı Yok” yayınlanalı tam 32 yıl oldu. Duygu Asena, demokrasi, özgürlük ve kadınerkek eşitliği için yazılan satırlarla rol model olarak genç kadınlara ve gazetecilere daha yıllarca seslenecek. Çünkü Asena, kalemini ileriyi görerek kullandı ve hayaliyle hayatımızın mahrem koylarında durmayı başardı.