Aday belirleme sürecinde partisinin politikasını, ‘Kendine güvenen, tabanın desteğini alan’ diye özetleyen HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Barış, halktan destek alanın adayları olacağını söyledi.
Sadiye Eser/İstanbul-MA
Mart 2019’da yapılacak yerel seçimler öncesi tartışmalar, kulisler, ittifaklar ve destek arayışları hız kesmeden sürüyor. Siyasi partiler parça parça adaylarını açıklarken, stratejik gördükleri kentler ise yapılacak son hamlelere bırakılmış durumda. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış, partilerinin yerel seçime ilişkin hazırlık ve düşüncelerini paylaştı. PKK Lideri Abdullah Öcalan’n 2014 yerel seçimler öncesi İmralı Heyeti’ne yaptığı değerlendirmede, demokratik belediyeciliğin önemine dikkat çektiğini ve “Kendine güvenen, sözünü tutan, tabanının desteğini alan” adayların olması gerektiğini hatırlatan Barış, bu dönemin aday profilinin de bu çerçevede ortaya çıkacağını dile getirdi. “Halkın adayı bizim adayımız” şeklinde süreci özetleyen Barış, “çoklu yöntem” kullanacaklarını ancak halktan desteğini alanın adayları olacağını belirtti. 31 Mart’ta yapılacak seçimlerin partileri açısından sadece bir seçim olmadığını belirten Barış, “Kayyumlar eliyle belediyelerimizin, irademizin gasp edilmesine güçlü ve onurlu bir cevabı örmenin imkanlarını tartışıyoruz. Bunu da toplumu oluşturan bütün mikro unsurların sürece dahil edilmesi şeklinde formüle ediyoruz” dedi.
‘Çoklu yöntem’
Aday belirlemede esas alacakları “çoklu yöntem” formülüne değinen Barış, “Buna göre, parti üyelerimiz, sandık kurulu üyelerimiz, mahalle komisyonlarımız, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin belirleyeceği esaslar üzerinden çalışma yürütüyoruz. Yine kritik yerlerde ve seçimin sonucuna etki edecek bölgelerde, halklarımız için en doğru seçenek üzerinde yoğunlaşıyoruz” diye konuştu. Köy, kasaba, mahalle ve kent meclislerinin yerel yönetimleri oluşturan mikro katmanlar olduğunu ve 4 farklı birimin bir bütün olarak yerel yönetimleri oluşturan parçalar olduğunu bilen bir yerden yerel yönetimler politikası belirlediklerini belirten Barış, “Mikro alanlardan makro alanlara doğru, bu birimler zinciri oluşturan halkalar gibidir. Bu birimlerin düzenlenişi ve nevi şahsına münhasır karakterinden dolayı, her birimle ilgili ayrı ayrı bir dinamiğin işlendiğini biliyoruz. Bu konu ile ilgili daha önce başlattığımız ve kısmen bir deneyim de oluştu. Önemli olan bu birimleri bugünden sonra da daha fonksiyonel birimler olarak ele almak ve toplumu oluşturan en küçük halkalar olarak kurmak” değerlendirmesinde bulundu.
PKK Lideri Öcalan’ın İmralı Heyeti ile yapmış olduğu bir görüşmede “Yarın belediye başkanlarını tasfiye edebilirler, vekilleri düşürebilirler, bana da daha kötü yönelebilirler. Karşınızdakini tanıyın, acımasızdırlar” sözlerini de değinen ve bugünkü durum üzerinden bu sözleri değerlendiren Barış, şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın belediye eşbaşkanları ve kendisi de dahil olmak üzere büyük bir tasfiye operasyonuna işaret etmesi, bu saldırıların topyekûn boyutuna dikkatleri çekmesi bugün de güncelliğini korumaktadır. Bu öngörülerden kendi adıma anladığım şey; yerel yönetimler başta olmak üzere, bütün mücadele alanlarına dönük topyekûn saldırılara karşı topyekûn direnişi örmenin zaruretidir. Her ne kadar bu öngörülerin analizini ‘geçmiş zaman kipi’ ile değerlendirsek de, politika ve mücadele geçmişte yaşanan aksaklıklardan ders çıkarmak ve geleceği onun üzerinden inşa etmeyi zorunlu kılmaktadır. Belediyelere kayyum atanması, belediye eşbaşkanların tutuklanması, bir bütün olarak “yerele” yönelik bu tasfiye operasyonlarının sistematik olarak icra edilmesi ve yerelin bir tehdit algısı olarak görülmesinin sebepleri çok açıktır. Merkezden kurulan tahakkümün, egemenliğin önündeki engellerin başında yereller gelir. Yerel yönetimler ve periferiyi temel bir özne-aktör olarak gördüğümüz için, bu saldırıların temel hedefi haline geldik, geleceğiz. Önemli olan bunu anlayan bir yerden, bugünden sonrasını görmek ve ona göre pozisyon almaktır.