Halkı yoksulluğa ve açlığa sürükleyen iktidar, şirketlere servet aktarmaya devam ediyor. Enerji şirketleri doğal yaşamı alt üst eden girişimleri aralıksız sürerken, RES ve GES’leri yapı denetiminden muaf tuttu
Yusuf Gürsucu
Meclis’te kabul edilen düzenlemeye göre, güneş ve rüzgar enerjisi santrallarinin (GES ve RES) projelerinde yapı denetim zorunluluğu kaldırıldı. Bu değişiklikle, GES ve RES’lerde bürokratik süreçlerin kolaylaştırılarak projelerin daha hızlı ve düşük maliyetle hayata geçirilmesinin amaçlandığı belirtiliyor. GES ve RES projelerinde yapı denetim zorunluluğunun kaldırıldığı yeni düzenleme kapsamında, ruhsatlandırma yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına devredilerek, belediyeler devre dışı bırakılacak.
‘İzin süreçlerinde avantajlıyız’
Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı Cem Özkök, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’a eklenen (ç) bendiyle güneş ve rüzgar enerjisi santrallarinin yapı denetim kapsamı dışında bırakıldığını, ayrıca kanunun üçüncü fıkrasında yer alan ifadelerin güncel gerekliliklere uygun olarak değiştirildiğini belirtti. AA’ya konuşan Özkök, “Türkiye’de yatırımcılar her ne kadar finansman bulma açısından Avrupa ülkeleri kadar çok seçeneğe sahip olmasa da izin süreçleri açısından ülkemiz benzer ülkelere göre çok daha avantajlı durumda. Avrupa’da benzer süreçlerin ancak 2,5 sene ile 4 sene arasında gerçekleşebildiğini görüyoruz. Türkiye bu alanda çok daha iyi konumda” dedi.
‘Teşvik edici önemli düzenleme’
Özkök, “GÜYAD olarak, uzun zamandır sektörümüz için talep edilen ve yatırım süreçlerini hızlandırarak enerji yatırımlarını teşvik etmeyi amaçlayan önemli bir düzenlemenin daha hayata geçirilmesi amacıyla yaptığımız çalışmalar meyvesini vermeye başladı. İlgili makamlarla uzun yıllardır yürütülen çalışmaların ve sektörümüzün ortak çabalarının bir sonucu olarak gündeme alınan ve yasalaşan bu değişiklik, ülkemizin enerji geleceği ve emisyon hedefleri adına da memnuniyet verici bir adımdır. Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, yenilenebilir enerji sektörünün önünü açmak adına İlgili makamlarla temaslarımıza ve çalışmalarımıza devam edeceğimizi belirtmek istiyoruz” diye belirtti.
Hiçbir proje hayata geçmiş değil
Türkiye’de bugün itibariyle ön lisansları alınmış depolama projelerine (GES, RES vd.) yaklaşık 34.000 MW’lık bir şebeke bağlantı kapasitesi tahsis edildi. Bunun yaklaşık 18.000 MW’lik kısmı depolamalı RES’lerden oluşuyor. Her bir ön lisansın, her bir lisansın geçerlilik süresi 2 yıl 3 yıl olarak değişirken, süre proje büyüklüklerine göre değişiyor. Süreleri bitmek üzere olan RES’lerden depolamalı olan hiçbir proje ise yatırıma dönüşmüş değil. Depolamalı üretim tesisi ön lisansı verilen projelere yapılan tahsislerin hiç bir karşılığı yok. Çünkü Türkiye’de elektrik üretim kapasitesinin ancak yüzde 30-35’i kullanılırken yeni yatırımlara alan açılamazken, iktidarın enerji politikaları içinde fosil santrallerden vaz geçmiyor olması kendi içinde bir başka açmaza yol açıyor.
‘Pasta küçük talep çok’
Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkan Yardımcısı Uğur Işık Enerji Günlüğü’ne yaptığı açıklamada, “TEİAŞ’ın belli gereklilikleri var. Doğalgaz santralleri, termik santraller, hidrolelektrik tesisler de yan hizmetler kapsamında hizmet verebiliyorlar. Dolayısıyla ‘pasta çok büyük değil ama talep çok’. Bugün itibariyle, mevcut şartlar altında depolama tesislerinin yan hizmetlerden bir gelir elde edebileceğini görmüyoruz” derken, GlobalEnco Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Kaya’nın, “2022 yılı sonlarında depolamalı elektrik santrali projelerine yapılan tahsisler yüzünden öztüketim amaçlı GES ve RES yatırımlarına kapasite kalmadı” sözleri dikkat çekici.
Bol keseden tahsis sürüyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2024-2028 Stratejik Planında, enerjide dünyada yaşanan gelişmelerin dikkate alındığı, Türkiye’nin sahip olduğu kaynakları ve kendine ‘has’ ihtiyaçlarını tanımlandığı iddia edilmişti. 12. Kalkınma Planı’ndaki hedef ve amaçlara atıflarda bulunulan ve Türkiye’nin enerji alanındaki stratejik yol haritası olarak hazırlandığı belirtilen planda, yerli kaynakların elektrik üretimindeki payının yüzde 63’e, kurulu güç bakımından güneş enerjisi santrallerinin 33 bin 100 megavata, rüzgâr enerjisi santrallerinin 19 bin 300 megavata çıkarılmasının hedeflendiği belirtilmişti.
Kapasite tüketimi katlıyor
Fosil üretime sonuna kadar devam edeceğini açıklayan Türkiye, Net Sıfır Emisyon hedefini uygulamaya sokmakta. 2035 yılı hedefi olarak 120 bin MW gücünde GES ve RES’lerin kurulacağını açıklayan iktidar diğer yandan kömür, doğalgaz ve nükleer enerji ile 120 bin MW’lık bir gücüde devreye alarak net sıfırı sağlamanın hedeflendiği iddia edilmekte. Bugün Türkiye’de elektrik üretim kapasitesi neredeyse 120 bin MW’a ulaşırken, kullanılan gücün miktarı ise pik akım çekilen günlerde bile 50 bin MW’ı aşmamakta. Pik çekimler dışında kullanılan ortalama güç ise 25-35 bin MW civarında seyrederken, ortaya çıkan arz fazlası nedeniyle ‘kapasite mekanizması’ adı altında şirketlere her ay milyarlarca para ödeniyor.
Şirketlere servet aktarılıyor
Kapasite mekanizması adı altında, piyasa şartlarında zorlandığı gerekçesi ile yapılan desteğin nedeni şirketlere servet aktarmaktan ibaret. Enerji üretim kapasitesinin en çok 1/3’ünün kullanıldığı Türkiye’de şirketlere üretmedikleri elektriğin bedelini ödeyen iktidar diğer yandan yeni enerji yatırımlarına alım garantisi vererek soygunu sürdürmeye devam ederken, halkın kullandığı elektriği yalanların ardına gizlenip yüksek bedelli faturalara mahkum ediyor.
Sübvansiyonlar kaldırılıyor
2023 yılında enerji sübvansiyonları için 272,2 milyar TL kullanıldığını hatırlatan EMO, “Bu kaynak, hane halkına ucuz enerji sunmak için değil, daha fazla tahsilat yapma olanağı kalmayan enerji şirketlerinin gelir ihtiyacını karşılamak için kullanılmaktadır. Özel sektörün güdümüne bırakılan elektrik üretimi ve dağıtımında maliyetlerin bir türlü dengelenememesi nedeniyle kamu zararı da her geçen gün büyümektedir” diye belirtildi. Elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirme programına alındığı 2004 yılından bu yana maliyetlerin düştüğü durumlarda bile zam yapıldığını kaydeden EMO, “Kurulu güçte ve üretimde fazlalık olmasına rağmen maliyetler şişirilmekte ve satış fiyatları düşürülememektedir” ifadesi yer aldı.
Faturalar ikiye katlanacak
EPDK`nin 2025`ten itibaren geçerli olmak üzere konut aboneleri için limiti yıllık 5 bin kWh düzeyine indireceği belirtildi. Açıklamada, “EMO’nun hesaplamalarında yıllardır 4 kişilik bir ailenin asgari yaşam standartları için aylık 230 kWh enerji tüketeceği varsayılmaktadır. Bu değer, hesaplama kolaylığı nedeniyle EPDK tarafından da aylık 240 kWh’ye denk gelecek şekilde günlük 30 kWh olarak kabul görmüş ve düşük kademe için bu tüketim değeri kullanılmaya başlanmıştır. Bahsi geçen 417 kWh ise yeni bir kademe haline gelecektir. Aylık ortalama tüketimi 417 kWh`in üstünde kalan milyonlarca haneye yüksek tüketimli sanayi kuruluşları gibi fatura kesilecektir” ifadesi yer aldı.