Varolan ‘Geçici Hükümet’ ülkedeki bütün halkların ve inançların temsilcilerini içinde barındıran “çoğulcu bir konsey hükümeti” olarak kendisini yenilemelidir. “Konsey Hükümeti” kurucu meclis seçimlerini net bir şekilde takvime bağlamalı ve konsey içindeki görevlendirmeler rotasyona tabi olmalıdır
Hasan B. Karabey
Suriye’de rejiminin hızlı çöküşü HTŞ’ye neredeyse “bedava” bir zafer kazandırdı.
HTŞ’nin arkasında ciddi bir halk desteği yok. Suriye gibi çok kültürlü bir toplumu yönetebilecek niteliklere de sahip değiller.
HTŞ’nin zayıflığı onu Suriye’deki diğer güçlerle uzlaşma aramak zorunda bırakacaktır fakat aynı zayıflık bölgesel güçlerin güdümü altına girmelerini de kolaylaştıracaktır.
Yeni Suriye’nin kuruluşunda söz sahibi olacak diğer önemli güç ise Kürt halkı.
Kürt hareketi savaş döneminde Rojava bölgesini saldırılara karşı korumaya ve özyönetim inşa etmeye odaklanmıştı. Baas rejiminin çöküşü ulusal siyasete daha güçlü biçimde müdahil olma ihtiyacını da gündeme getirdi.
Suriye devriminin iki kutbu var: HTŞ ve SDG. Suriye’nin geleceğini bu iki güç arasındaki gerilimli ilişki ve mücadele belirleyecek.
Örneğin devrime karşı darbe girişimi olursa birlikte hareket edilmesi gerekebilir. Demokrasinin inşası için atılması gereken adımlar söz konusu olduğunda ise mücadele kaçınılmaz olacaktır.
HTŞ demokrasiye ne kadar uzak ve yabancı dolayısıyla istikrarsız ve güvenilmez bir örgüt ise SDG de o nisbette demokrasiyi özümsemiş ve derinlikli olarak hayata geçirmeyi başarmış bir güç. Öyle ki Kürt hareketi çok kültürlü, özgürlükçü, özyonetimci, cinsiyet eşitlikçi ve ekolojist yeni bir “demokrasi paradigması” geliştirdi.
“Kürt demokratik paradigması” Kürt halkının demokrasi mücadelesine öncülük edebilecek tarihsel birikime sahip olduğu tezine dayanıyor.
Devrimin bu aşaması Kürt hareketinin önüne Suriye’nin bütün halklarını ve inançlarını bir araya getirecek “en geniş demokrasi cephesinin” inşa edilmesi görevini koyuyor. Ve bu cephenin demokratik cumhuriyetin inşası için ortak bir yol haritası belirlemesi gerekli oluyor.
HTŞ’nin daha ilk dakikadan itibaren tökezlemeye başladığına şahit oluyoruz. Bir “geçici hükümet” oluşturuldu ama bunun toplumu ne derecede temsil ettiği belli değil. Colani yeni anayasayı bir komisyonun hazırlayacağından söz ediyor.Demokratik devrimin izlemesi gereken yol Colani’nin yolu değildir.Amerikan ve Fransız demokratik devrimleri gibi tarihsel örneklerin de gösterdiği üzere demokrasinin kuruluşu ve yeni anayasanın hazırlanması demokratik seçimlerle oluşturulan “Kurucu Meclis”in görevidir. Demokrasiye geçiş süreci, Türkiye’nin ‘Milli Mücadele Meclisi’ne benzer bir şekilde “Meclis Hükümeti” eliyle yürütülmeli, “Kurucu Meclis” aynı zamanda “Egemen Meclis” olmalıdır.Toplumun bütününü temsil eden “Kurucu Egemen Meclis” hem güçlü bir meşruiyet odağı yaratacak hem de toplumsal uzlaşmaya zemin hazırlayacaktır.Bir diğer önemli konu “Kurucu Egemen Meclis”in göreve başlayacağı ana kadar olan sürecin nasıl yönetileceği.
Varolan ‘Geçici Hükümet’ ülkedeki bütün halkların ve inançların temsilcilerini içinde barındıran “çoğulcu bir konsey hükümeti” olarak kendisini yenilemelidir. “Konsey Hükümeti” kurucu meclis seçimlerini net bir şekilde takvime bağlamalı ve konsey içindeki görevlendirmeler rotasyona tabi olmalıdır.Demokrasinin inşası için “Kurucu Egemen Meclis” seçimlerinin en kısa sürede gerçekleştirilmesi ve o zamana kadar Suriye’nin çoğulcu bir “Konsey Hükümeti” ile yönetilmesi talepleri “en geniş demokratik cephenin” inşa edilebileceği somut politik zemini de ortaya koyuyor.
Kürt siyasetinin bu talepler etrafında büyük bir demokrasi cephesi kurmak için harekete geçmesi Suriye devrimini yeni bir aşamaya taşıyacaktır. Böylece Baas rejiminin çöküşünün HTŞ’ye sağladığı ve temelleri olmayan geçici üstünlük durumu demokrasi lehine düzeltilebilecek ve siyaset olması gereken mecrada ilerleyebilecektir.
Son olarak Kürt halkına yönelik silahlı taciz ve çatışma kışkırtmalarının bir amacının da Kürt siyasetinin yeni Suriye’nin kurucu güçlerinden biri olmasını engellemek olduğunu görmek gerekiyor.Kürt halkı ağır bedeller ödeyerek kazandığı mevzileri koruyacak, bir yandan da en geniş demokrasi cephesinin inşasına girişerek daha büyük mevziler kazanacak ve demokratik Suriye’nin kurucu gücü olacaktır. Sayın Abdullah Öcalan‘ın haklı olarak vurguladığı gibi Kürt halkı ve hareketi bu tarihsel birikime, güce ve deneyime sahiptir.