Adana’da 1 Ocak 2018 ile 23 Kasım 2018 tarihleri arasında, yani 11 aylık dönemdeki verilere göre; erkek şiddeti sonucunda 7 kadın öldürüldü, 4 kadın intihar etti, bin 131 kadın eşi tarafından yaralandı. Bin 219 kadın, yine eşi tarafından hakaret ve tehdide maruz bırakılırken, 2 kadın tecavüze, 246 kadın ise cinsel saldırıya uğradı. Bu tabloyu Çukorovalı kadınlar değerlendirdi. Şiddetin bertaraf edilmesine yönelik yapılan kanuni düzenlemeler, imzalanan ve taraf olunan uluslararası sözleşmelerin tek başına sorunu çözmedeki yetersizliğine dikkat çeken Melahat Çakır (58), “Kadını meta, ucuz emek olarak gören bir zihniyetin tam ortasında yaşıyoruz. Ancak birlikte olup mücadele edersek bunlardan kurtulabiliriz. Çok uzun süredir işsizliğin başı çektiği bölgelerden biri Adana. Daha önce sanayi ve tarım kentiydi burası. Yanlış politikalarla bu noktaya gelindi. Bu bölgede kadına yönelik şiddet ve hak ihlallerini biraz da buna bağlıyoruz. Tabi yönetimlerin kışkırtılmış erkeklik üzerinden toplumu dizayn etmesi ile birlikte sadece kadınlara değil, çocuklara da şiddet ve ihlal son hızla artıyor” dedi.
‘Tesadüf değil’
Çukurova bölgesinde şiddetin bu kadar fazla olmasını tesadüf bulmadığını belirten Hilal Tok ise şunları söyledi: “Kadınlara karşı şiddet ve hak ihlalleri yasalarla önlenebilir. Ne yazık ki bugün var olan yasalar ve yargı kararları bu sorunları ortadan kaldırmak yerine daha da artmasına ön ayak oluyor.” Bir başka kadın Münevver Senik de, “Önce kadın bilinçlenecek, daha sonra çocuklarına aktaracak bu bilinci. Devlet eliyle de bu şiddet daha da perçinleşiyor ne yazık ki. Bazı dava kararlarına baktığımızda, çoğunda mağdur kadın olmasına rağmen, neredeyse cezayı da kadın alacak dayak yediği için” şeklinde konuştu.
‘Sessiz kalmamak lazım’
Merve Tekin ise, “Her gün bir sürü şey duyup okuyoruz. Bir de basına yansımayanlar var. Bildiğim tek ve kesin çözüm ise sessiz kalmamak lazım. Birlikte güçlüyüz. Dayanışma yaşatır” dedi. Her kadının şiddetin en az bir türünü yaşadığını ifade eden Yeşim Yeter de, şu ifadelerde bulundu: “Ben de yaşadım. Kamu görevlisi olduğum için her yerde sesimi yükseltemiyorum. İş endişem bazen buna engel olsa da bir şekilde bunun karşısında yer almam gerektiğini biliyorum. İşimin elimden alınması korkusunu yaşamam da şiddetin başka bir türüdür.”
KADIN SERVİSİ