Kayyım atanmalarına karşı konuşan Dêrsimli sanatçılar, mafyavari şekilde belediyelere el koyulduğunu belirterek, ‘Binalar işgal edilir fakat toplumun gerçeği ortadan kaldırılamaz’ dedi
31 Mart seçimlerinin ardından büyük bir kayıp yaşayan AKP-MHP iktidarı önce Colemêrg (Hakkari) Belediyesi’ne birkaç ay sonra ise Esenyurt, Mêrdîn (Mardin), Êlih (Batman) ve Xalfetî (Halfeti) belediyelerine kayyım atadı. En son ise Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Dêrsim ile CHP yönetimindeki Pulur (Ovacık) belediyelerine kayyım atanması yapıldı.
Ülkenin dört bir yanından yaşanan kayyım atamalarına tepkiler sürerken, sanatçılar Erdoğan Emir ve Metin-Kemal Kahraman kardeşler, kayyımların kültürel ve sanatsal çalışmalara da ket vurduğunu belirterek, yaşanan gaspa karşı dayanışmanı artırılmasına vurgu yaptı.
‘Mafyavari şekilde el konuluyor’
Sanatçı Kemal Kahraman, AKP-MHP iktidarının kayyımları, oy alamadığı yerlerde zor kullanarak ele geçirme politikası haline getirdiğini belirterek, “Bütün bu süreçler hukuksuz ve kanunsuz bir şekilde yürüyor. Sonuçta bir taraftan ‘ayakkabı numaralarına kadar takip ediyoruz ve biliyoruz’ diyen devlet, belediye başkanlarımızın bir suçu ya da ‘hukuksuz’ bir durumu varsa bunları önceden söyleyebilir ya da seçilmelerini engelleyebilir. Fakat amaç böyle bir şey değil. Kendi kanunlarını ve yasalarını bile çiğneyerek bir tür mafyavari şekilde belediyelere el koyuyor. Gerçekten de bir kanunun ve hukukun varlığından hiçbir şekilde bahsedemiyoruz” dedi.
‘Prosedürün kendisi hukuksuzdur’
Kayyımlarla belediye meclislerinin de işlevsiz kılındığını kaydeden Kemal Kahraman, “Belediye başkanlarının hukuki anlamda bir sorunları olsa da bile seçilmiş bir meclis var. Belediye meclisi yeni birini seçebilir. Amaç tamamen kanunsuz bir şekilde el koymadır. O anlamda her şeyden önce uygulanan bu prosedürün kendisi kanunsuzdur. Bu durum güç ve zorbalıkla el koyma hareketidir. Bunu kabul etmiyoruz” diye konuştu.
‘Kültürel çalışmalara ket vuruluyor’
Belediyelerin kültür ile dili temsil eden ve bunlara imkan sunan bir tarafının olduğunu ifade eden Kemal Kahraman, “Belediyelerimize kayyım atandığında, bölgeye yabancı, hiçbir alakası olmayan, buranın dili ve kültürüyle hiçbir bağı olmayan, insanlar atanabiliyor. Belediyelerde dil kursları, sanat, koro çalışmaları, anadilde tiyatro çalışmaları vardı. Bunlar insanların kendi inancını görece yaşadığı, ‘yaşıyorum’ hissiyatıyla katıldığı etkinliler oluyor. Atanmış çoğu AKP-MHP angajmanlı müdürlerin de ilk işi en başta buradaki sosyal hayatı canlandıracak, buradaki kültürel durumu yaşatacak çalışmalara ket vurmak şeklinde oluyor” diye belirtti.
‘Birçok sanatçı yasaklarla karşılaşıyor’
Belediyelerin kayyım atanma tehdidiyle de karşı karşıya bırakıldığını söyleyen sanatçı Metin Kahraman, “Bu şekilde belediyelerde farklı etkinlikler veya iktidar gözünden bakınca ‘sakıncalı’ görülen etkinlikler erteleniyor ya da engelleniyor. Kürtçe üzerinde resmi bir yasak olmamasına rağmen Kürt ve Alevi birçok sanatçı yasaklarla karşı karşıya kalıyor. Kaymakamlıklar üzerinden salonlara baskı yapılıp etkinlikler erteleniyor. Bütün herkes kendi mesleğinden ve alanından doğru mücadeleyi ve dayanışmayı büyütmelidir. Devlet artık Kürtlerin, Alevilerin taleplerine cevap vermeli. Bin yıldan fazladır bu topraklarda yaşıyoruz. Eşit koşullarda bu coğrafyada beraber yaşayabiliriz. İktidar engellemeleri sistematik bir politika olarak uyguluyor. On yıllardır bunu yapıyor. Bizler de türkü, şarkılar ve sanatımızla cevap vermeye çalışacağız. Sivil toplum örgütleriyle bu süreçte etkinlikler yapmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.
‘Binalar işgal edilir fakat toplumun gerçeği ortadan kaldırılamaz’
Hakikate bağlı kalan toplulukların gerçeği unutmayacağının belirten sanatçı Erdoğan Emir, hakikate ulaşmanın da ancak mücadele ile olacağını belirtti. Kayyımların yeni bir şey olmadığını hatırlatan Emir, “Dolayısıyla iktidarın hem kültürel hem siyasi hem de politik olarak gasp ettiği bütün alanlarda mücadele kültürüyle karşı karşıyalar. Bir mücadele kültürünün oluşması yıllar alır. Bunun değişmesi ve asimile olması da oldukça zordur. Bu mücadele kültürü terk edilmediği sürece binalar ve alanlar işgal edilir fakat toplumun gerçeği ve bilinci ortadan kaldırılamaz. Bu bilinçle her şey yeniden kurulur” dedi.
Kültürün toplumu var eden bir unsur olduğunu vurgulayan Erdoğan Emir, “Kültür dediğimiz şey 300-400 yılda ancak oluşur. Dolayısıyla değiştirilmesi de kolay olacak bir şey değil. Toplumsallaşmış bir gerçeği ortadan kaldırmak istiyorlar fakat hiçbir şekilde sonuç alamadılar. Dönüp baktığımızda Kasım ayı Seyid Rıza ve arkadaşlarının darağacına yollandığı aydır. Kasım ayı içerisinde kayyım atanmasının yüz yıllık devlet anlayışı içerisinde ortak bir bakışın ve yaklaşımın olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Haber: Şirvan Şilan Çil – Heval Önkol \ MA