Dêrsim’de konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, ‘Seyit Rıza nasıl baş eğmediyse, bizler de baş eğmeyeceğiz’ diyerek, herkesi mücadeleyi büyütmeye çağırdı
Dêrsim’de binlerce kişi, belediyeye kayyım atanmasını protesto etti. Sanat Sokağı’ndan Seyid Rıza Meydanı’na, buradan da belediyeye kadar kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirildi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni ile PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç da yürüyüşe katıldı.
Beton duvarlarla kapatılan belediye önünde konuşan Tülay Hatimoğulları, “Dêrsim halkı Seyit Rızalarla anılır, Seyit Rızalar baş eğmedi, Dêrsim baş eğmedi, baş eğmeyecek zulmünüze” dedi. Tülay Hatimoğulları, “Sandıkta elimizi bükemeyenler, sandıkta bir galibiyet sağlayamayanlar, her şeye rağmen bütün seçim oyunlarına ve hilelere rağmen bizimle baş edemeyenler, şimdi yargı eliyle sahte OHAL’den kalma yasa ile baş eğdireceklerini zannediyorlar. Türkiye halkları askeri darbelere tanıklık etmiş bir halktır. 1980 döneminde asker, tankla topla kentlere indi ve askeri darbe gerçekleştirdi. ‘Askeri vesayet rejiminden kurtulacağız’ diye gelen AKP iktidarı, 12 Eylül darbecilerine rahmet okutuyorlar. İşte o sarayda oturanlar yargı eliyle siyasi darbe gerçekleştirmeye devam ediyorlar” diye konuştu.
‘Belediyeler kışla değildir’
Tülay Hatimoğulları, şöyle devam etti: “Belediyeler kışla değildir. Belediyeler halkın evidir. Belediyeler karakol değildir, biz halk olarak o belediyelere elimizi kolumuzu sallayarak girmeliyiz. Haklıysanız gerçekten bir hukuka dayandığınızı düşünüyorsanız neden halkın iradesine yasak getirip, belediyeyi betonlarla çeviriyorsunuz? Bizler demokratik taleplerimizden, demokrasi mücadelesinden asla geri durmayacağız. Seyit Rıza nasıl baş eğmediyse, bizler de baş eğmeyeceğiz.
Kayyım darbedir, kayyım hırsızlıktır
Dêrsim, demokrasi ve devrimci güçlerin bir araya gelerek kazanılmış bir kentimizdir. Kayyım rejimi, aynı zamanda bizlerin demokratik ittifakına dönük bir saldırıdır. Bütün Türkiye halkları, Türkiye’nin devrimcileri, demokratları, demokraside olan muhafazakar kesim… herkesle beraber haktan ve hukuktan yana olmaya devam edeceğiz. Kayyım darbedir, kayyım hırsızlıktır, kayyım irade gaspıdır, kayyım seçme ve seçilme hakkımızı elimizden almak demektir.
Dêrsim’e zulmediyorsunuz
Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinden yana olduğumuzu Dêrsim sokaklarından cümle aleme bir kez daha duyuruyoruz. Bir yandan küçük ortakları Kürt sorununu çözelim diyecek, öte yandan kayyıma atayarak, bize diz çöktürecekler. Öyle bir dünya yok, öyle bir gerçeklik yok. Bizler kayyım rejimi ortadan kalkmadığı sürece, kayyım rejimi kendini lağvetmediği sürece, bu yasa muhalefetin de önerdiği kanun teklifi ile ortadan kalkmadığı sürece mücadele etmeye devam edeceğiz. Hangi barıştan bahsediyorsunuz? Ortadoğu barışı diyorsunuz, Dêrsim’e zulmediyorsunuz. Ortadoğu barışı diyorsunuz, İsrail’e karşıyız diyorsunuz, Dêrsim halkına İsrail’in Filistin’e yaptıklarının aynısını yapıyorsunuz. Sokakta polis terör estiriyor, nizam sağlayacağını zannediyor, su sıkarak, gaz sıkarak, cop kullanarak. Aynısını İsrail de zannediyor, haberiniz olsun.
Mücadeleyi büyütelim
Dêrsim’den, mücadelenin kenti Dêrsim’den bütün Türkiye’ye çağrımız; gelin faşizme karşı omuz omuza mücadele edelim. Kayyım rejiminden bu beladan hepimiz kurtulmak zorundayız. O yüzden safları daha fazla sıklaştırma zamanı. Daha çok yan yana durma, daha çok dayanışma, demokratik zeminde mücadelemizi büyütme zamanı. O yüzden gelin dayanışmamızı daha çok büyütelim. Bunlar bizi kayyımlarla tehdit etmeye devam ede dursunlar, halk burada. Şimdi burada bir sandık kurulsa yine belediye eş başkanlarımız seçilecektir, bunu Ankara çok iyi biliyor. Buradan Ankara’ya, Saray’a sesleniyorum; bu zulümden artık vazgeç. Zulüm ile abat olunmaz, anayasayı çiğniyorsun, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri çiğniyorsun. Suç işliyorsun, suç dosyanı gittikçe kabartıyorsun ve buna kayyımlarla yeni yeni sayfalar ekliyorsun.
Kayyıma karşı direneceğiz
Şunu bilesin ki sen kayyım atadıkça biz direnmeye devam edeceğiz. Bizler Seyit Rızaların, Deniz Gezmişlerin, Mahir Çayanların, Mazlumların yoldaşları olarak direnmeye devam edeceğiz. Sadece Dêrsim’de değil, Türkiye’nin dört bir tarafında sadece kayyım atanan kentlerimizde değil her yerde kayyım rejimine faşizme karşı mücadelemizi daha da büyüteceğimiz bir zamandayız.”
Eylemde konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, kayyımı 1938’den tanıdıklarını vurguladı.
‘Uzattıkları elden inkâr çıktı’
“O zihniyet 1938’de dedelerimizi ve nenelerimizi katletti” diyen Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Şimdi o zihniyet Aleviler üzerinde Alevi Kültür başkanlığı kuruyor. Bunu biliyoruz tanıyoruz. Bu da bir kayın rejimidir Kim ki; özgürlük ve barış için sesini yükseltiyorsa o Seyit Rıza’nın Alişêr’in, Fatma Ana’nın torunudur. Bu devletin tarihinde Kürt halkı ve Aleviler için iyi bir şey yok. Yaklaşık iki aydır diyorlar ki; biz size el uzatıyoruz. Uzattıkları elden inkâr çıktı” dedi.
‘Yolumuzdan geri dönmeyeceğiz’
Kayyımın Dêrsim halkının inancı ve değerleriyle daha önce oynadığını hatırlatan Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Biz bugün kendi dilimizi konuşamıyorsak, sebebi kayyımdır. Bu devlet 38’den bu yana Kürt halkı üzerinde kayyım politikası yürütüyor. Bu yüzden diyoruz ki; Biz kayyımı tanıyoruz. Seyid Rıza ne yaptı diz çökmedi. Ana Zarife ve Alişêr ne yaptı. Direnişlerini yükselttiler. Biz de onlar gibi yapacağız. Sanmasınlar ki; biz yolumuzdan geri döneceğiz. Bizim gerçekliğimizde özgürlük, barış, adalet ve birliktelik var. O Alevilerin değerini biraz bilseydiler, biz bunları yaşamazdık. Biz biliyoruz ki; mesele kayyım meselesi değil. Asıl mesele Kürt sorunudur. AKP iktidarına sesleniyoruz; siz Kürt sorunu çözmediğiniz sürece çözüm olmayacaktır. Şimdiye kadar hangi iktidar Kürt sorunu çözmediyse iktidardan düştü. Şimdiki iktidar da onlar gibi gidecek. Eğer bir devlet halkın iradesine kayyım atıyorsa o devlet bitmiştir. Bu yüzden biz kaybetmedik. AKP MHP iktidarı, Dêrsim halkının, kadınlarının direnişi karşısında kaybetti” ifadelerini kullandı.
Sevda Karaca: Baş eğmedik
EMEK Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Sevda Karaca, “Bu kent ne zulümler gördü baş eğmedi, boyun eğmedi. Halkın ‘Biz varız’ dediği kentlerden birini gasp etmeyi kolay mı zannediyorsunuz? Gelin bu talan düzenini birlikte değiştirelim. Kayyımı birlikte göndereceğiz” dedi.
Hakan Öztürk: Kardeşlik için eşitlik olmalıdır
EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, “Meclis’te ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ yazıyor. O polisleri, betonları oraya yığdığınızda egemenlik nasıl milletin oluyor? AKP de zamanında ‘sandıktan çıkıyoruz’ dedi. Şimdi Kürt halkının sandıktan çıkmasını neden kabul etmiyorsunuz? Egemenlik kayıtsız şartsız halkın ise Kürt’ün oyu ile Türk’ün oyu aynı olmalıdır. Barış, kardeşlik olacak ise Kürt’ün ile Türk’ün dili eşit olmalıdır. Kardeşlik için tam demokrasi ve eşitlik olmalıdır. Biz bu çizgide direneceğiz. Tek vücut, tek yumruk olursak bu iktidarı da kayyımları da gönderebiliriz” ifadelerini kullandı.
Murat Çepni: Faşizme karşı omuz omuza
ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, kayyım atanan kentlerde direnenleri selamlayarak, “Bu direniş bizi bugünlere getirendir” dedi. Murat Çepni, “Dêrsim halkı ser verip, sır vermeyen bir halktır. Asla sizin oyunlarınıza boyun eğmeyecektir. Demokratik, halkçı belediyecilik bizim esasımızdır. Edip Solmaz’lardan Selçuk Mızrak’lara bu mücadele sürdü, sürecek. Şimdi Dêrsimli olma, yan yana olma zamanıdır. Şimdi faşizme karşı omuz omuza verme zamanıdır” dedi.
Feray Mertoğlu: Kayyım gidecek Dêrsim kazanacak
SYKP Eş Genel Başkanı Feray Mertoğlu, “Belediyeleri gasp ederek, talanlarına devam etmek istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Seçimde kazanamadığı ve bükemediği bileği, kayyımlarla gasp etmeye çalışıyorlar. Kadınlar, gençler artık buna dur demeliyiz. Umudumuzu diri tutarak, hep birlikte mücadele ile kayyımları göndereceğiz. Kayyım gidecek, Dêrsim kazanacak” diye konuştu.
Sezgin Tanrıkulu: Birlikte durmak zorundayız
CHP Amed Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, darbecilerin aklına gelmeyen uygulamaların AKP döneminde devreye konulduğunu vurguladı. Sezgin Tanrıkulu, “Bu darbeyi bu coğrafyanın dışına İstanbul’a da taşıdılar. Burada iradenize darbe indirdiler. Buna karşı birlikte direnmek zorundayız. AKP, kutuplaştırma, ayrıştırmadan beslenen bir rota çiziyor. Biz de bunun karşısında dayanışmayı büyüterek, mücadele edebiliriz. Bizleri ayırmaya, algı oluşturmaya çalışacaklar, aynı fotoğraf çatısında görmemek için elinden geleni yapmaya çalışacaklar. Ama bizler birlikte durmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Sevgi Yılmaz: Korkuları direnenlerden
KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz, “Seçme seçilme hakkımız için direniyoruz. Madenciler de yerin 500 metre altında özelleştirme olmasın diye direniyor. Korkuları direnenlerden. Tek adam rejimi ‘her şeye ben karar veririm’ diyor. O yüzden beton bariyerler arkasına saklanıyorlar. Bir ülkede demokrasi yoksa emek mücadelesi yürütülemez. Demokrasi yoksa kadınlar insanca yaşayamaz. Ülkede demokrasi yoksa sendikal mücadele yürütemezsiniz. Bir önceki seçimde 48 belediyeye kayyım atadı. Bir kayyım rejimi var. Ülkenin batısına bunu anlatamadık. Ne zaman ki Esenyurt’a atandı. Kayyıma karşı mücadele edeceğiz. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” diye konuştu.
Birsen Orhan: Dêrsim ittifakına yenileceksiniz
Yerine kayyım atanan Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan ise, “Bu zulümü Mereş’ten, Gazi’den, Roboski’den biliyoruz” dedi. Birsen Orhan, “Binamızı işgal eden sömürge valisine diyorum ki; Kürtlere, Alevilere, gençlere, ‘jin, jiyan, azadî’ diyen biz kadınlara, Dêrsim ittifakına yenileceksiniz” diye kaydetti.
Açıklama sonrası Seyid Rıza Meydanı’nda nöbet eylemi başlatıldı.
Kaynak: MA