‘Yenidoğan Çetesi’ davasında yargılanan Fırat Sarı, mahkemede örgütten ayrıldıktan sonra güvenlik güçleriyle görüştüğünü ve devletle bağlantılarının olduğunu açıkladı. Fırat Sarı, ‘Hastane yönetimleri beni sıkıştırırdı. Daha fazla hasta yatırmak istiyorlardı. Ben de hasta sayısını arttırıyordum’ dedi
İstanbul’da yenidoğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelere sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla 22’si tutuklu 47 sanığın yargılaması devam ediyor. Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce 500 kişilik konferans salonunda görülen davanın ilk beş celsesinde şu ana kadar tutuklu 21 sanık ifade verdi.
Duruşmanın altıncı günü olan bugün ise çete lideri olmakla yargılanan Fırat Sarı, ifade veriyor.
Günlerdir kamuoyunda tartışılan “Yenidoğan Çetesi” davasında yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Fırat Sarı’nın “Örgüt üyesi” olduğu ve bundan dolayı cezaevi yattığı konuşuldu. Ancak Fırat Sarı’nın mahkemede verdiği ifadede devletin ajanı olduğunu itiraf etti. Kapatılan hastaneler içinde AKP’den isimler yer aldı. Eski Sağlık Bakanı’nın hastanesinin de ruhsatı iptal edildi. İktidar ve yöneticilerin yargılanması gerekirken, doktor ve hemşireler gözaltına alındı. Davada yargılanan isimler için ise iktidar “Örgüt üyeleri” yargılanıyor diyerek, manipüle etti. Ancak çete lideri olduğu belirtilen ve çok sayıda çocuğun ölümüne sebep olan isim Fırat Sarı’nın de devletle beraber çalıştığı, devlet ajanı olduğu ortaya çıktı.
‘Devletle ilişkiliydim’
Fırat Sarı, “1975 Bingöl doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi orada tamamladım. 17 yaşımda tıp fakültesine girdim. Üniversitede bir yürüyüşe katıldım, bu nedenle 4-5 yıl cezaevinde örgüt üyeliğinden yattım. 16-17 yaşlarında çocukların ölüm orucu yaptığı dönemde bulundum. Örgütü benim kadar iyi kimse bilemez. Örgütten ayrıldıktan sonra devletle ilişkiliydim. Güvenlik güçleriyle görüşürdüm. FETÖ kalkışmasına kadar da birlikte çalıştık, devletle bağlantım vardı” dedi.
‘Usulsüzlük yaptık’
Çalıştırdıkları hekimlerin maaşları ve sigorta ödemeleriyle ilgili usulsüzlük yaptıklarını kabul eden Fırat Sarı, “Hekim 100 bin lira maaş alıyorsa, 40 binini hastane ödüyordu. Kalan 60 bin lirayı biz hastaneye sigorta keserek alıp hekime veriyorduk. Ama bu sigortasına işleniyordu. Burada usule aykırı bir işlem yaptık. Şirket kurup hekimlere ve hemşirelere küçük küçük ortaklık verecektim ama olmadı” dedi.
‘Beni sistematik olarak zehirlediler’
CİMER şikayetini yapan kişiyle ilgili konuşan Sarı, “Deniz Gezmiş parkası giyerdi. Nöbetlerde Karl Marx ve Mao Zedong okurdu. Devlet millet hassasiyeti yoktu. Şikayetteki cümleleri o kurmuş olamaz” dedi. Sarı, şikayetçinin genç yaşta olduğunu ve yasadışı örgütlere katılmasına ve dağa çıkmasına engel olmak için tutulan gençlerden biri olduğunu da ileri sürdü.
Şikayetçinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’yle ilişkili olabileceğini iddia eden Sarı, daha sonra mahkeme başkanının dosyada ismi geçen kişilere ve dosyadaki tapelere yönelik sorduğu sorulara yanıt verdi. “Hastane yönetimleri beni sıkıştırırdı. Daha fazla hasta yatırmak istiyorlardı. Ben de hasta sayısını arttırıyordum” diyen Sarı, davanın iki numaralı sanığı İlker Gönen’le aralarını Hasan Basri Gök ve Doğukan Taşçı adlı hemşirelerin bozduğunu ileri sürdü. Sarı, “Bu iki çocuk beni sistematik olarak zehirledi” dedi.
‘Yaptığımız iyilikler yok’
Yaklaşık 2.5 saattir kesintisiz süren duruşmada avukatlar Sarı’nın ayakta savunma yaptığını belirterek ara verilmesini talep etti. Mahkeme başkanı bu talebe “Sorularım bitince ara vereceğim” yanıtını verdi. Sorgusuna devam edilen Sarı, tapelerle ilgili bir itirazını dile getirdi. Sarı, “Tapelerde yaptığımız iyiliklere yer verilmemiş” dedi. Mahkeme başkanı Sarı’ya telefon dinlemelerindeki gülüşmeleri de sordu. Sarı’nın yanıtı “Hakimler savcılar da kelle aldık diyor” şeklinde oldu. Bunun üzerine duruşma savcısı “Bizim üzerimizden örnek verme en azından benim üzerimden örnek verme” diye tepki gösterdi.
Mahkeme başkanı, duruşmaya ara verdi.
‘Yargılamayla ilgisi yok’
Aradan sonra devam eden duruşmada, üye hakimlerin sorgusu başladı. Üye hakim, Sarı’dan işletme sistemini anlatmasını istedi. Sarı, hastanelerin yenidoğan hemşiresine diğer hemşirelere göre daha fazla maaş ödemesi gerektiğini ancak bu durumun iş barışını bozduğunu belirterek “Hastaneler diğer hemşirelerle aynı maaşı ödüyordu. Biz verdiğimiz hizmetle hemşirelere ödeme yapıyorduk. Böylece yenidoğan hemşiresi daha fazla maaş almış oluyordu” dedi.
Üye hakimin sorusunun ardından duruşma savcısı Sarı’ya “Devletle ilişki içindeydim dedin. Bunun yargılamayla ne ilgisi var?” diye sordu. Sarı, “Topluma kazandırma yasasıyla hapisten çıktım” dedi. Savcının bunun üzerine sorusu “Görüşüyordum dedin. Denetiminle mi ilgiliydi?” oldu. Sarı, “Yargılamayla ilgisi yok. Kamuoyunda infial yarattığı için söyledim” yanıtını verdi.
‘Hiçbir zaman suç işlemedim’
Savcı Sarı’ya, “Neden konuşmalarda WhatsApp’a geçelim dedin?” sorusunu da yöneltti. Sarı bu soruyu “Ben hep normal telefondan konuştum. Çünkü hiçbir zaman suç işlediğimi düşünmedim” dedi. Savcının “Dinlendiğini mi düşünüyordun?” sorusuna ise Sarı’nın yanıtı “Doğukan bana dinlendiğimizi söylemişti” dedi.
Duruşma savcısının “Neden çalışanlarının üzerine şirket kurdun?” sorusunu da yanıtlayan Sarı, “GNZ şirketinde doktor ve hemşireleri ortak edecektim. Çünkü illegal biçimde elden ödeme yapıyorduk” diyerek kendini savundu.
Savcının sorularının ardından Sarı’nın avukat sorgusu başladı.
Ne kadar ceza isteniyor?
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve 11 kez uygulanmak üzere resmi belgede sahtecilik suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının da bulunduğu 18 şüpheli hakkında da 10 ile 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.
10 hastanenin ruhsatı iptal edildi
İddianamede ayrıca ‘malen sorumlu’ olarak ifade edilen hastanelerin ve şirketlerin kapatılarak mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi de talep edildi. SGK’dan günlük 8 bin lira almak için yeni doğan bebekleri yoğun bakımda tutarak ölümlerine yol açan çeteye ilişkin soruşturmada adı geçen 10 hastanenin ise bu süreçte ruhsatları iptal edildi.
Hastanelerin ruhsatları iptal edildi
Ruhsatları iptal edilen özel hastaneler şu şekilde: “Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi.”
HABER MERKEZİ