Kemalizm, yüzyıl boyunca çeşitli anlamlar yüklenerek siyasal yaşamın merkezinde olmayı sürdürdü. 1930’larla birlikte inşa edilmeye başlanan, sonra siyasal spektrumun sağından soluna kadar her yerine sirayet eden Kemalizm, yıllar boyunca resmî ideoloji olarak egemen güç tarafından korundu; bir tabu olarak varlığını devam ettirdi. Bugün Kemalizm, egemen güç korumasından bir miktar uzaklaşmış olsa da toplumun ve toplumsal yaşamın kılcal damarlarına sirayet ederek varlığını sürdürüyor.
Kemalizme “pop” ön ekinin konması birbiriyle ilişkili iki anlam üretiyor. Birincisi Kemalizm popüler olanı imliyor. Siyasal, kültürel ve sosyolojik olarak “revaçta” olanı, gündelik yaşamda sergilendiğinde kabul ölçüleri içinde olanı ve bir tür politik duruşu işaret ediyor. İkinci olarak Kemalizmin gündelik yaşam içerisinde kimlik sergileme şeklinde ortaya çıkan popüler olmakla birlikte bir şekilde nüfusun geneline yayılması; egemen güç tarafından korunmaktan toplumun geneline yayılarak yerleşip korunmaya geçişi işaret ediyor. Bu iki yönüyle Kemalizm bir yandan popülerlik diğer yandan nüfusa yayılma ve gündelik yaşamda kendisini performe etme özelliği kazanıyor. Böylece yeni bir Kemalizm açısı doğuyor: Pop-Kemalizm. Bu açı ideolojik, kimliksel, ırksal eksenleri kesen bir şekilde yayılıyor ve gündelik yaşamda biçim kazanıyor. Misal, adı Azad olan bir genç 10 Kasım’da gündelik vasat ritüellere rızasıyla katılabiliyor, adı Rumeysa olan bir genç 10 Kasım anmalarının gönüllü katılımcısına dönüşebiliyor. Ya da 10 Kasım’ın yıldönümünde biri başı örtülü, diğeri başı açık iki genç kadın, 57 yıl önce Mustafa Kemal için yazılmış Kürtçe şarkıyı tekrar yorumlayabiliyor.
Kemalizm yıllarca sağı ve soluyla bir resmî ideoloji çerçevesiydi. Yasal-kurumsal egemenlik nişanesi, bir totem ve tabu meselesiydi. Kimi zaman “Atatürk milliyetçiliği” adıyla bir anayasal güvence kazanıyor, kimi zaman “devlet kudreti”nin sınırlarını belirliyordu. Bu yönüyle, egemen güç tarafından korunan, korunmaya gerekçe olarak da kabul ve inançlar üreten bir tabuydu.
Kemalizm, duygusal reflekslerin çerçevesi, inanışların ilhamıydı. Dünyevi bir ilahiyat olarak saf aşkınlığa rahmet okuturdu. Kemalizm bir dogmanın sağdan ve soldan yeniden üretilmesiydi. Pop-Kemalizmle birlikte bu niteliğini kaybetmedi. Bilakis “resmi” kabulü zayıfladıkça daha fazla toplumsallaştı. Bir tür siyasi iktidara karşı korunaklı ve protest bir odağa dönüştü. Temsili artık devlet katından çok toplumsal yaşam içerisinde sergilenmeye başlandı. Geniş bir nüfusun ve gündelik yaşamın içerisine doğru sızdı.
Pop-Kemalizm yeni düşünme, duygulanma ve davranış örüntüleri oluşturur. Pop-Kemalizm refleksif ve tepkiseldir. İslamcı hükümetlerin yaşam biçimlerine sıklıkla müdahalesi karşısında tutunulan dal olmasından hareketle, pop-Kemalizm “anti” üzerinden kendisini kurar. Böylece kendine özgü bir var olma biçimi olarak potansiyelini yitirir. “Anti” kendinden feragat etmenin kapısını sonuna kadar aralar, Pop-Kemalizm de bu kapıdan güle oynaya girer.
Pop-Kemalizm geçmişi Mustafa Kemal’in övgüsüne indirgeyerek eleştirel düşünceden uzaklaşır. Mustafa Kemal’e odaklanırken tarihe karşı “seçici” davranır. Mustafa Kemal’in Kürtlere dair pozitif konuşmaları misal, bu seçicilik içerisinde yoktur. Pop-Kemalizmin refleksif ve tepkisel dünyasında Türklük, erkeklik, beyazlık (veya beyazlık arzusu) arka plan bilgisidir. Böylece etnikçi-homojen kabullere kendisini kolayca yaslar. Üstünlükçülük fikrine kolayca uyum sağlamanın tersine geçer, üstünlükçülüğü temel düsturu olarak yaşar. Bu yönleriyle de bugünün özgürleşme imkanını zayıflatır. Pop-Kemalizmle birlikte askıda olan eleştirel düşünce, özgürleşme potansiyeli ve geleceğin demokratik inşasıdır.
Günümüz Türkiye’sinde Pop-Kemalizm uçlarda kendisini daha sert şekilde gösteriyor. Uçlardaki temsiliyle Pop-Kemalizm ruhunu Mustafa Kemal’den çok Enver ve Talat’tan; İttihat ve Terakki’den alıyor. Demokrasi, özgürlük ve eşitlik değerleriyle ilişkisini muazzam sorunlu bağlantılarla kuruyor. Yaşamı çarpık bir modernleşme üzerinden okuyarak demokratik değerlere ulaşmak konusunda ciddi sorunlar yaşıyor. Gündelik yaşamda kendini performe etme seferberliğine kapılarak kolayca ırkçılığa savrulabiliyor. Tarihi bir eleştiri, anlama, geleceği şekillendirme bağlamı olarak değil, gündelik yaşamı sürdürmek ve politik eğilimlerine “ikna odağı” üretebilmek için bir referans alanı olarak kurguluyor.
Nihayetinde herhangi bir biçimiyle (klasik, neo, reel veya pop) Kemalizm Türkiye’de geçmişin değil, tam da bugünün konusudur. Mevcut siyasal iktidarı ve siyasal-toplumsal ilişkileri doğrudan ilgilendiren bir meseledir. Kemalist detoks bu topraklarda düşünce ve siyaset yaşamının hala en önemli ihtiyaçlarından biridir. Bu detoks aynı zamanda mevcut siyasi iktidar ve koalisyonunun da bir kez daha kritize edilmesini sağlar.