Doğu Karadeniz bölgesinde halkın tek geçimliği olan çaya yönelik yeni hazırlıkların arifesindeyiz. ÇAYKUR’un fona devrinin ardından yerel seçim sonrası ilk adım, çayda tekelleşmenin sağlanması ve Çay Kanunu’nun çıkarılması olacak.
Çay üreticileri 2018 yılını mutsuz ve umutsuz geçirdi. Çay üreticilerinin umudu olan ÇAYKUR 2018 yılı yaş çay alımını 2 lira 45 krş olarak belirlemişti. Ancak özel sektör 2,60 TL ile piyasaya girdi ve ÇAYKUR’un günlük alım kotaları nedeniyle özel şirketler çayı 1 lira 80 kuruşa kadar düşürerek almıştı. Bu uygulamalar çay üreticisini gübre ve işçi ücretlerini ödeyemez hale gelmeleri sonucu üretime küsmüş durumda. Bu politikaların mimarı olan ve 4 Ekim 2018 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ÇAYKUR Genel Müdürlüğü’ne getirilen Ekrem Yüce, çayda tekelleşme sürecinin mimarı olarak biliniyor. Yüce, çay tarımında yaşanan yıkım ve çay üreticilerinin güvencesizleşmesinin ilk adımlarını atan isim oalarak biliniyor. AKP iktidarının çay politikalarını iyi uygulayan Yüce. Sakarya Belediye Başkanlığı’na aday gösterilerek ödüllendirildi.
Ekrem Yüce kimdir?
Çay Kanun Tasarısı’nın hazırlayıcılarından olan Ekrem Yüce, Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (2012 – 2018) ardından milletvekili olamayınca Çaykur Genel Müdürlüğü’ne getirilmişti. Bugüne kadar Çaykur Genel Müdürlüğü yapanların ortak yanı, AKP içinde ve AKP ile yakın ilişkisi bulunan şirketlerde üst düzey yönetici olmaları ve ÇAYKUR’u sürekli zarara uğratmaları. Ekrem Yüce, AKP iktidarı ile birlikte Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü [ÇAYKUR] Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürü olarak 04.02.2003 tarihinden 10.03.2011 tarihine kadar bu görevdeydi. Ayrıca İmdat Sütlüoğlu gibi oda KAMU-İŞ Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan Vekilliği gibi görevlerinde bulundu. Ayrıca Ulusal Çay Konseyi Yönetim Kurulu Üyeliği ile 2012 tarihinden 2018’e kadar DOKAP başkanlığını yürüttü. En son 2019 yerel seçimleri için Cumhurbaşkanı tarafından AKP Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapıldı.
Yüce ve Sütlüoğlu aynı
Ekrem Yüce’den önce Genel Müdür olan İmdat Sütlüoğlu istifasını açıklarken, “Cumhurbaşkanı istedi istifa ediyorum” açıklaması yapmış ve bu açıklama yeniden milletvekili olacağına yorulmuştu. Ancak öyle olmadı ve kendisini kenara aldılar.İmdat Sütlüoğlu’nun genel müdürlük yaptığı 2011-2017 yılları arasında ÇAYKUR’un zararı rekor seviyelere ulaştı.İmamoğlu, Akfa Çay A.Ş.’de ve Risaş A.Ş.’de genel müdürlük, Sütaş A.Ş.’de yönetim kurulu başkanlığı yaptı. Daha sonra 1994 ve 1999 seçimlerinde 2 dönem Ardeşen Belediye Başkanlığı’ndan sonra AKP Rize milletvekilliği ve bir dönem de Çevre Bakanlığı yaptı. Sütçüoğlu’nun en dikkat çekici işleri ise: Çay Sanayicileri Derneği (ÇAYSİAD) Kurucu Başkanlığı, DPT Çay İhtisas Komisyon üyeliği, Karadeniz Kıyısı Ülkeler Çevre Örgütü (AB CPMR örgütü) üyeliği. KAMU-İŞ (Kamu İşletmeleriİşverenleri Sendikası) yönetim kurulu üyeliği yaptı.
Politikalar ÇAYSİAD’dan
ÇAYKUR’un özelleştirilme hesapları AKP’nin ilk iktidar olduğu döneme kadar uzanmaktadır. 2002 yılında Çay Sanayiiİş Adamları Derneği (ÇAYSİAD) Trabzon’da bir toplantı düzenlemişti. Toplantının gündemi ÇAYKUR’un özelleştirilmesi üzerineydi. Bu toplantı o gün için büyük tepkilere yol açmıştı. ÇAYSİAD’ın bir özelliği ise üyelerinin neredeyse tamamının çay ihracatçılarından oluşması ve tek ‘üretici’ üyesinin Lipton firması olmasıdır. Dönemin Özelleştirme İdaresi Başkanvekili Ahmet Aksu 2012 yılında, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) özelleştirilmesine devam edileceğini belirterek, ‘PTT, BOTAŞ, TİGEM ve ÇAYKUR’un özelleştirilmesinin gerekli şartlar oluştuğunda gündeme geleceğini ve bu kurumların da özelleşeceğini’ açıklamıştı. Aksu’nun açıklamasında yer alan TİGEM hariç 3 kurum Varlık Fonu’na devredildi. ÇAYKUR’un yıllardır zarar ettirilmesi aynen şeker fabrikaları gibi ÇAYKUR’a ait 40’tan fazla fabrikanın satılmasını gündeme getirecek.
Çay tarımı bitirilecek
AKP hükümetinin tüm bölgelerde uyguladığı politikaların Karadeniz bölgesinde çok özel hedefler eşliğinde devam ediyor. HES’lerle başlayan doğanın katledilme süreci, turizm adı altında ‘Yeşil Yol’ ve yaylalara getirilen imar affı gibi yağma girişimleri ve işaretleri görülen maden sahaları için atılan adımlarla sürüyor. Çay üretimlerinin 2018 yılından itibaren ‘Organik’ üretime geçme zorunluluğu ertelenmişti. Eğer uygulanırsa, çay üretimlerinde yüzde 70-80’lere varan rekolte düşüşleri yaşanacak. Bu süreçte çay bahçelerinin el değiştirilme baskıları ortaya çıkacak ve Varlık Fonu’na devredilen, her yıl zarar ettirilen ÇAYKUR’un devre dışı kalmasıyla birlikte, Ünilever’in Lipton’u gibi çay tekelleri piyasanın tek hakimi haline gelecek. Bu hakimiyet ise yerel çay üretiminin düşürülüp Lipton’un Kenya’daki çaylıklarından gelecek çayla oluşturulacak. Tüm bu adımların başlama vuruşu Çay Kanunu’nun çıkarılması olacak.
EKOLOJİ SERVİSİ