Yüzde 65 oyla rekor kırarak seçilen Êlih Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük, kayyım atanmasını ve halkın direnişini anlattı:
31 Mart’taki yıldırma politikalarına karşı Kürt halkı, Batman halkı şu mesajı verdi; Biz yıllardır kadın öncülüğünde gelişen siyasetin topluma kazandırdığını gördük, Kürtlere kazandırdığını gördük. Bundan korktular
Reyhan Hacıoğlu
400 bini aşkın nüfusu, 6 ilçesi ile kentte çıkan petrol sayesinde coğrafi bir öneme sahip olan Êlih (Batman), her dönem siyasi olarak da Kürdistan’ın en önemli kentlerinden biri olmayı başarmıştır.
Özgürlük mücadelesinin öncü isimlerinin kenti de olan Êlih, aynı zamanda halkçı yerel yönetimlerin ilk merkezi olurken, devletin karanlık güçlerinin de merkezileştirilmeye çalışıldığı bir kent. Hizbul-Kontra güçlerinin bir dönem birçok yurtseveri katlettiği kentte her şeye rağmen yükselen özgürlük mücadelesi ile 1979’da Edip Solmaz öncülüğünde kazanılan belediye ve kısa süre sonra Solmaz’ın suikaste uğraması, kentin politik açıdan önemini gösteren en önemli olaylardan.
Yıllar içinde devlet destekli Hizbul-Kontra ve HÜDA-Par’ın ele geçirmek istediği kentte her şeye rağmen hem kadın mücadelesi hem de Kürt özgürlük mücadelesi yükselmeye devam ediyor. Bunun en son örneği ise 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde yaşandı. Bütün saldırılara rağmen DEM Parti’nin yüzde 65 oyla aldığı kent, aynı zamanda en yüksek oy ile kazanılmış belediye oldu.
DEM Parti öncülüğünde yürütülen halkçı belediye çalışmalarına 4 Kasım itibari ile kayyım atandı. Kent halkı o günden beri direnişte.
En genç belediye eşbaşkanı
Direniş alanında konuştuğumuz belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük, Türkiye ve Kürdistan’ın en çok oyu alarak seçilen eşbaşkanı olmanın yanı sıra en geç siyasetçilerden. “Evde yaşadığım hayat ile sistemin bana dayattığı ve beni kabul etmediği sistem arasında tercih yapmak zorundaydım ve ben de her yurtsever Kürt genci gibi değerlerimden yana oldum” diyerek açıklıyor mücadeleye atılmasını.
Kürt halkının politik özeti
Sönük ilk olarak HDP Gençlik Meclis’lerinde çalışmış, sonrasında ise Beşiri eşbaşkanlığı da yapmış ama onun siyasi mücadelesi Kürt halkının politik mücadelesinin özeti gibi. Beşiri eşbaşkanı olan isim kendi deyimiyle “ihaneti” seçip kayyım korkusundan AKP’ye geçince Sönük de yeniden TJA aktivisti olarak çalışmalarına dönmüş. Ve 2024’e gelindiğinde ise partisi tarafından ilk defa yapılan ön seçimle ilk seferde seçilen isim oluyor. Bu süreci de sancılı geçiyor ve erkek eşbaşkan adayı tarafından kadın iradesine ve partiye karşı pratiklerinden dolayı ihraç edilmesiyle seçim sürecini tek başına götürmüş bir siyasetçi. Şimdi ise kayyıma karşı direniyor.
- Êlih’e atanan kayyımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Burası 2016’da da listedeydi. Şöyle bir şey var; 79’da Edip Solmaz ile ilk defa halkçı bir belediye başkanın seçilmesi, belediye ve halk arasında o setin kaldırılması çok önemliydi. Ve Edip Solmaz 28 gün görevde kalmasına rağmen halen bile belediyeciliği tartışılır Batman’da.
Yani demokratik yerel yönetimlerin, halkçı belediyecilik modelinin 79’da ilkin Batman’da tohumu atıldı. İktidar şunu hedefliyor eğer demokratik yerel yönetim modeli tohumunu ilk burada attıysa biz de ilk burada tasfiye edeceğiz. Batman’ın böyle bir özgünlüğü var ve Edip Solmaz kontralar tarafından katledildi. Özgürlük Hareketi’nin desteklediği bir adaydı ve seçildiğinde kontralar şunu söylemişti; Biz onun o görevde kalmasına izin vermeyeceğiz. Ve bugün geldiğimiz nokta yine kontraların devreye konulmak istendiği bir dönem.
31 Mart seçimlerinde kadın iradesi karşısında bütün o eril akıl bir tarafta örgütlendi ve kaybettirmek istediler. Şunu biliyorlardı; Kadın öncülüğünde geliştirilecek bir demokratik yerel yönetimle birlikte karanlık güçlere yer kalmayacaktı. Bu yüzden cinsiyetçi söylemlerle, hedef göstermelerle, bizi kendi aramızda parçalama girişimleriyle başarısız kılmak istediler ama başaramadılar.
Batman’ı kadın kenti olmaktan çıkarıp, kadınların her gün şiddet gördüğü, intihar ettiği, siyasetçilerin sokak ortasında katledildiği bir kente geri döndürmek istediler. Hedef buydu. Seçimde alamadılar ama vazgeçmediler.
Belediyeye girdiğimiz gün çok alçaktan uçurulan savaş uçaklarıyla bir mesaj verildi Batman halkına; Siz bu paradigmayı seçtiniz ama bizim gözümüz üstünüzde ve biz izin vermeyeceğiz, dediler.
- Bütün bunlara rağmen siz (DEM Parti) kazandınız. Peki, bu 7 aylık süreçte neler yaptınız, neler değişti sizinle kentte?
Bütün kararları halkla aldık örneğin gelir gelmez. Bir mahallemizin kentsel dönüşüm kararı vardı. Biz halkla karar verdik. Bütün mahallelerde hem kadın toplantıları, hem de genel toplantılar aldık, taleplerini dinledik.
Yine engelli birimi kuracaktık hatta cuma günü (son toplantı). Engelli dernekleriyle bir araya gelip onlara sorduk. Mesela İşitme Engelliler Derneği ulaşımın en büyük dertleri olduğunu söyledi. Şoförlerle iletişim kuramadıklarını söyledi ve biz de hemen bütün şoförlerimize beden dili eğitimi koyduk.
Yine kadınlar için daha yaşanılabilir bir kent için kadın kurumlarıyla bir araya geldik. Biz gittiğimizde kadın politikalar müdürlüğünde iki erkek psikolog vardı ve biz hemen kadın psikolog ve sosyolog kadın arkadaşlar aldık ve kadın kurumlarını hemen aktive ettik.
Yine son toplantımızda kadın kooperatifi için 7 kişilik bir ekip oluşturduk, bir kadın tekstil kooperatifi kurma amacımız vardı. Makineleri falan da almıştık, yeri arıyorlardı arkadaşlar.
Anadilde birçok çalışma yaptık, trafik kurallarını -ki “Pêşî peya/önce yaya” onca saldırıya da uğradı- Kürtçe yazdık. Mesele şunu yaşadık; Yazıları sildikleri gece halk bizi aradı; kentte bir hareketlilik var ve onlarca zırhlı araç geziyor, kayyım ataması mı var dediler. Sabah uyandığımızda meğerse bu kızılca kıyametin sebebi “pêşî peya/önce yaya” yazısını silmek içinmiş ama biz vazgeçmedik ve çokdilli kreşler de kurduk. Ki önümüzdeki günlerde muhtemelen onu tek dile çevirirler(!)
İlk defa bir halk lokantası açtık. Bir yemek fabrikası açtık ve kentin stratejik bir noktasına lokanta kurduk.
Baktığımızda kayyım atanmasının asıl nedeni bu çalışmalar aslında ama bunu resmiyete dökemedikleri için yıllardır sarıldıkları yalana sarıldılar ve “terör soruşturması” dediler.
- Kadınlar için neden önemli bu kent? Êlih kadınlar açısından “şüpheli” kadın ölümleri ya da “intiharlarla” gündem oldu bir dönem. Oradan buraya nasıl gelindi… Kentteki kadın iradesi, devlete ve kontralara nasıl bir cevap oldu?
99’dan sonra siyasi mücadelemizde ve demokratik yerel yönetimlerde, bütün Kürdistan’da feodalitede bir gerileme ve kadın kurtuluş ideolojisinde bir ilerleme kat edildi. Ve elbette kadınlara yönelik şiddetle, intiharlarla anılan Batman en çok da 99 sonrası kadın mücadelesi açısından önemli bir kent oldu. Belediyelerimizde açılan kadın kurumları, kadınların yerel yönetimlerde yer alması. Artık kadın intiharlarıyla anılan bir kentten ziyade bir kadın kenti olarak anılmaya başlandı.
Ve Batman’ı karanlığa sürüklemek isteyen ve kadınları teslim alıp kadınların şahsında Batman’ı teslim almak isteyen güçler bu noktada yerel yönetimlerin rolünü de iyi biliyorlardı. Çünkü kendileri de şunu net biliyor, merkezi iktidarların kendilerini besleyen yerel iktidarlara ihtiyaç var.
Yine eşbaşkanlıkla ilk defa resmi anlamda kadın öncülüğünde bir seçime gittik ve karşımızdakiler ciddi anlamda korktu ve onlar için kıyamet alameti gibi oldu. “Bizim yaşadığımız kenti nasıl bir kadın yönetebilir” dediler ki ondan hedef aldılar.
31 Mart’taki saldırılar ve yıldırma politikalarına karşı Kürt halkı, özellikle Batman halkı şu mesajı verdi; Biz yıllardır kadın öncülüğünde gelişen siyasetin topluma kazandırdığını gördük, kadın öncülüğünde gelişen siyasetin, mücadelenin Kürtlere kazandırdığını gördük.
Biz kadını obje gören, kadını erkeğe hizmet eden, kadınlara çarşaf giymeyi farz kılan anlayışa karşı kadını siyasetin ve yönetimin merkezine, yaşamın merkezine koyan bir paradigmayı seçeceğiz, dediler. Ve yüzden 65 oy aldık. Bu Gülistan’ın başarısı değil bu Kürt halkının kendi değerlerine sahip çıkmasıydı.
- Gelelim günlerdir süren direnişe. Ne olacak?
Öncelikle işkence ve tutuklamalara rağmen sokakları terk etmeyen Batman halkına sonsuz teşekkürler. Nasıl 31 Mart’ta rekor oyla belediyesini işgalden kurtardıysa şuanda tarihi bir direnişle belediyesini savunuyor, Türkiye ve Kürdistan’a moral oluyor.
Aslında devlet asla böyle bir şey beklemiyordu. Biz ilk gün gittiğimizde belki bin tane polis vardı ve 10-15’e yakın zırhlı araç vardı, sonraki günlerde bu sayı 3-4’e katlandı ve buna rağmen 7-‘den 70’e herkes direndi. Mesela hiç unutmam; o tazyikli su atıldığında küçük bir çocuk geldi ve elimi tutarak beni alandan çıkarmaya çalıştı. “Başkan sana bir şey olmasın biz buradayız” dedi. Yine bir gün yaşlı bir amca su atılınca kolumdan tutup “sen çık buradan sana bir şey olmasın” dedi. Bu insana direnme gücü veriyor. Yine muhalefetin, bileşenlerin, emek örgütlerinin, kadın örgütlerinin direnişe destek olması direnişi büyüttü ve bize moral verdi.
Türkiye halkı şunu net gördü; Eskiden sadece Kürdistan belediyelerine kayyım atanıyordu şuan İstanbul’da var. Eskiden sadece Kürt milletvekilleri cezaevindeydi şimdi TİP milletvekili de tutuklu. Eskiden sadece Kürdistan’ın ağacı kesiliyordu, şimdi Karadeniz’de de Akdeniz’de….
O yüzden bu sefer 2016 ya da 2019 gibi olmadı. Ve herkes bu kayyım siyasetinin hukukla bir alakası olmadığını, siyasi kararla olduğunu ve devamında Türkiye’ye geleceğini gördü. Ondan tepki büyüdü.
Tepkiler daha net, daha cesur eskisinden. Ama bu yeterli midir, asla değildir. Çünkü mücadele tarihimizde süreklilik esastır. Bizler bu mücadeleyi esnettiğimiz anda bizim aramıza faşizm girecek ve dolayısıyla bizim o dayanışmayı, safları sıklaştırmamız lazım.
- Peki bundan sonra?
Direniş sürecek. Belediyeler bu işgalden kurtulana kadar da öyle olacak. Çünkü yüzde 65’in bize emanet ettiği bir irade var, biz bu iradeyi bırakmayacağız. Belki direnişin rengi değişir ama direniş sürecek. Onlar belediyenin dört duvarını işgal ettiler ama kent bizim, sokaklar bizim. Ve en önemlisi de bu kazanımlar için binlerce bedel vermiş halk bizim. Biz bu halkın bir parçasıyız, bu direnişe öyle ya da böyle devam edeceğiz.
- Êlih’ten kalan
Kentte 17 Kasım’da tecride karşı yapılan “Özgürlük ve demokrasi” mitinginde bir araya gelen onbinler çözüm için PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın iradesini gösterirken, kayyıma karşı iradeleri için de direneceği mesajını verdi.
Hem 17 Kasım hem de süren direnişlerde kadınlar yoğunlukta.
Gençlerin her eylemde önde olduğu kentte gözaltına alınanlara yoğun işkence yapılarak gençlere mesaj verilmek istendi ama gençler yine de alanda.