Her karış toprağı neredeyse maden şirketlerine peşkeş çekilen Meletî ve Sêwaz coğrafyaları maden işgali altında. Meletî ve Sêwaz’a bağlı 5 köy maden sahası olarak belirlenirken, halk birleşerek mücadele sözü verdi
Meletî’nin (Malatya) Kuluncak ilçesine bağlı Sofular, Bicir, Alvar, Çörme köyleri ile Sêwaz (Sivas) Gurun (Gürün) ilçesine bağlı Sarıca Köyünü de içine alan bölgenin maden sahası ilan edilmesi üzerine köylüler bir araya gelerek tepki gösterdi. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) şirketlere sunmak üzere yaptığı araştırmalara göre, Meletî’de linyit, dolomit, demir, bakır, kurşun, çinko, altın ve krom madenleri bulunduğu belirtilirken, Meletî ve Sêwaz (Sivas) coğrafyasında maden şirketlerinin ayak basıp yağmalamadığı bir yer neredeyse kalmadı.
‘Yerli-milli’ ortaklıklar!
Kürt coğrafyasında doğal yaşam yerle bir edilerek şirketlere yağma alanı olarak açılmaya devam ediliyor. Ormanların yakılıp kesilmesi, köylerin yakılıp zorla boşaltılması gibi uygulamalarla birlikte bölgede enerji, petrol, maden vb. sermaye işgalleri her geçen gün büyütülmekte. Devlet bu uygulamalarla sermayeye alan açarken, uluslararası büyük sermayeyi de bölgeye davet edip İliç’te olduğu gibi ‘yerli-milli’ ortaklıklar kurarak bölgeyi adeta yok oluşa bağlamakta.
24 saat nöbet başladı
Kayısı üretimine dayalı çiftçilik yapan bölge sakinleri maden sahalarının açılması ile kayısı üretiminin imkânsız hale geleceğini bunun sonucu olarak da kendilerinin göçe zorlanacağını belirtiyorlar. Sofular köyünde, MALÇEP yöneticilerinin de katıldığı toplantıda bir araya gelen 5 köyden temsilciler, bir komite kurarak madenciliğe karşı mücadele kararı aldılar. Sondaj çalışmalarının yapıldığı, alanın ihale edildiği, rezerv çalışmalarına başlanacağı belirtilen bölgede köylüler, madencileri bölgeye sokmamak için 24 saat nöbet tutmaya başladı.
‘Birbirimize inanırsak kazanırız’
Sofular köyü meydanında toplanan yurttaşlara hitaben konuşan bölge sakinlerinden Abbas Çalışkan, “Amacımız burada yaşayan insanların, yaşayan canlıların yaşamlarına son vermek isteyen vahşi madenciliğe karşı birlik ve beraberlik içerisinde mücadele etmek. Öncelikle kendi davamıza inanacağız. Yani bu davada kazanma inancıyla çıkarsak ve beraberinde birleşirsek büyüye büyüye daha sonra da birbirimize inandığımız sürece kazanacağız” dedi.
‘Bu direnç çok çok önemli’
Malatya Çevre Platformu sözcüsü Hasan Kaya, maden sahalarının çevreye ve doğaya verdiği zararları sıralayarak şöyle konuştu: “Malatya Çevre Platformu sözcüsü olarak tüm dostları sevgiyle kucaklıyorum. Bu mücadelede onurlu bir mücadeledir, kararlı bir mücadeledir. Bu direnç çok çok önemlidir. Madenlere karşı ve özellikle de siyanürlü altın arayan hepinizin bildiği gibi Kanadalı şirketlere karşı doğamıza, çevremize, ekolojik sistemimize sahip çıkacağız. Ülkenizin topraklarını, ülkenizin bağlarını, bahçelerini, arazilerini, özellikle de tarım alanlarını yok ediyorlar. İnsanların yaşamını ortadan kaldırıyorlar.”
Ucunda ölüm olsa da!
Sofular köyünün belde olduğu dönemlerde iki dönem belediye başkanlığı yapan Ethem Körükmez ise, “Sofular bizim için ata yurdu, baba yurdu. Bu madenciliğin, vahşi madenciliğin buraya gelmesi bizim yok olmamız anlamına geliyor. Bunu hep beraber defetmek mecburiyetindeyiz. Sofular Malatya’nın en büyük kayısı üreticisi olan bir köy. Yaklaşık olarak 300 hane yıllık kayısı üretimi yapılıyor. Ortalama her evde 2 tondan fazla kayısı üretiliyor. Bugün her yerde kayısıyı kış vururken bizim bölgemizde kayısının kış vurma olayı yüzde 80 daha az. Neye mal olursa olsun, bu madeni çalıştırmayacağız. Eğer bunun ucunda o ölüm varsa ona da gideriz. Hiç çekinmemize gerek yoktur. Biz kimseye memleketimizi peşkeş çekecek durumda değiliz” dedi.
‘Köy yok olursa vatansız kalırım’
86 yaşındaki Abdullah Körükmez ise, “Köyü kaldırdılar, şimdi kimi Kangal’da, kimi burada, kimi şurada, kimi gurbette sürünüyorlar. Bunları hep hesaplayalım kardeş. Bu köy nereye sığar? Bu memleket nereye gider? Bunlara sahip olun. Biz bunları size teslim ediyoruz. Bizim yapacağımız iş bu. Siz de köyünüze sahip olun” dedi. Hepimizi kaldırmaya çalışıyorlar diyen üretici Müslüm Yılmaz, “Otuz yıl şantiyecilik yaptım. Şantiyeci adam tabir yerindeyse temiz bir adam değildir. Girdiği yeri batırır, çıkar gider ve biz yok oluruz. Babamızın mezarı burada, dedemizin mezarı burada. Sofular Köyü yok olursa ben vatansız kalırım” ifadelerini kullandı.
‘Direnişin karşısında kimse duramaz’
Hukuksal sürecin hukukçuların işi olduğunu söyleyen MALÇEP yönetim kurulu üyesi Kemal Gedik, “İşin diğer bir boyutu da toplumsal muhalefet konusunda biz neler yapabiliriz. Vallahi işin hukuk boyutu hukukçuları ilgilendiriyor. Ama toplumsal muhalefet beni, seni ilgilendiriyor. 86 yaşındaki Abdullah amca nerede? Abdullah amcayı ilgilendiriyor. Abdullah amca 86 yaşında burada direniyorsa, biz top yekûn halk olarak burada direniriz. Bizim direncimizin halkın direncinin karşısında durabilecek hiçbir güç tanımıyorum” diye belirtti.
EKOLOJİ SERVİSİ