Yerinden edilme, devam eden savaş ve kampın zor koşullarına resim yaparak direnmeyi seçen Alâa Saada, yakın bir zamanda resimlerini şehirdeki binaların duvarlarına çizmeyi umuyor
Gazze Şeridi’nde bulunan Beyt Lahiya kentindeki evini geride bırakan Alâa Saada, kendisi gibi milyonlarca Filistinliyle nereye varılacağı belli olmayan bir yolculuğa çıkar. Geri de bıraktığı yalnızca evi değil, hayallerini çizdiği tuali, kalemi, boyalarını da geride bıraktı Alâa Saada, ailesi ile birlikte Gazze’nin batısındaki El-Yermûk Mülteci Kampı’na yerleşir. Alâa Saada, bir gün kendi topraklarında mülteci olmayı hiç düşünmemişti ama Nakba yani büyük felaketin tanıklarından olan aile büyükleri muhtemelen yüreklerinde hep bunun korkusu ile yaşadılar.
Alâa Saada ile El-Yermûk Mülteci Kampı’na yaptığım ziyaret esnasında tanıştım. Kampta çadırların arasında dolaşırken gözüme kimi çadırların üzerine çizilmiş resimler ilişti. Çizimler göç yollarında ve kamplarda kalan kadın ve çocukların hikayelerini yansıtıyordu. Her resimde bir tek kadın çocuk olsa da bu tekil hikayeler bir halkın kollektif tarihini, belleğini oluşturuyordu. Kampta yaşayan çocuklara resimleri kimin yaptığını sorarak Alâa Saada’yı buluyorum. Alâa Saada, yaşadıklarının kalp kırıklığını gözlerine, geleceğe dair umudunu dudaklarındaki belli belirsiz gülüşüne yerleştirerek beni karşılıyor.
‘Bunca zorluğa resim yaparak katlanmak daha kolay’
Alâa Saada, resimlerini elindeki tek malzeme olan kurşun kalem ve kömürle yapmaya başladığını sonrasında sulu boya bulduğunu söylüyor. İlk yaptığı resimleri beğenmemiş ama yaptıkça daha iyi resimlerin açığa çıktığını anlatıyor. Resim yapmaya nasıl başladığını sorduğum Alâa Saada, “Kampa yerleştiğim birkaç gün boş kaldım ve sıkıldım. Aklıma fırçalarım, resimlerim geldi. Bunca zorluğa resim yaparak katlanmak daha kolay olabilir diye düşündüm” sözleri ile yanıtlıyor.
Gazze’de aralıksız süren bombardımanın altında hayatta kalmak bile her zamankinden daha büyük bir öneme sahip. Hayatta kalmayı başardıkları sürece Filistin’i özgürleştirme ve evlerine dönme şansları olacağına inanıyorlar. Alâa Saada, resimlerinden birinde abisi ve babasının göç yolculuğunda tutuklandıktan sonra annesi ile eşyaları nasıl taşıdıklarını yansıtıyor. O anlar neler hissettiğini soruyorum Alâa Saada’ya, bir cümle ile cevap veriyor: “Ölümle yüz yüze kaldık.”
Çadırların birine yaşlı bir kadının sırtında bir çuvalla resmetmiş Alâa Saada, resmin hikayesini ise, “Yol boyunca sırtında un torbası taşıyan yaşlı bir teyze vardı. Çocukları tutuklanmıştı. Geriye kalanlar aç kalmasın diye o torbayı taşıyordu. Tahminim 60 yaşlarında yerinden edilen bir kadındı. Kimsesi kalmadığı için yükü tek başına sırtlamıştı. Beni çok etkiledi” sözleri ile anlatıyor.
Alâa Saada, her ailenin çadırlarda resim yapmaya izin vermediğinden şikâyet ediyor. “Kullanabileceğim tüm alanları değerlendiriyorum,” diyen Alâa Saada, aslında ailelerin yazın sıcağını, kışın soğuğunu içine çekerek insanlara zor zamanlar yaşatan çadırlarına zarar verilmesinden korktuklarını biliyor. Filistinlilerin kalabilecekleri tek yer çadırları.
Resimlerini şehirdeki binalara çizmek istiyor
Yerinden edilme, devam eden savaş ve kampın zor koşullarına resim yaparak direnmeyi seçen Alâa Saada, yakın bir zamanda resimlerini şehirdeki binaların duvarlarına çizmeyi umuyor ve ekliyor, “Belki enkazların üzerine çizerim.” Alâa Saada, bombardımanda yıkılan binalardan kalan molozların üzerine 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Filistinlilerin yaşadıklarını resmederek, tarihi görsel bir bellek oluşturmayı amaçlıyor. Ölümü hatırlatan enkazlara hayatı doldurmak belki tek gayesi Alâa Saada’nın. En büyük istediği bu savaşın son bulması ve bir an önce Gazze’deki evlerine dönmek olan Alâa Saada, yanından ayrılmadan bizlere dijital medyada da yoğun paylaşımlar yaptığını ve Filistin halkının acılarını tüm dünyaya anlattığını ve halkın haklı mücadelesine dikkat çekmeyi istediğini söylüyor.
Haber: Rafıf Esleem / NÛJINHA