3’üncü Havalimanı’nda kötü çalışma koşullarını protesto ettikleri için hakkında dava açılan 31’i tutuklu, 62 işçi ilk kez mahkemeye çıkarıldı. Basın ve işçilerin aileleri duruşma salonuna alınmadı. Duruşma öncesi yapılan açıklamada, “Bugün burada yargılanan geleceğimizdir” denildi.
3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, havalimanın kötü çalışma koşullarını protesto ettikleri için hakkında dava açılan DİSK’e bağlı Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut ve 4 İnşaat-İş yöneticisinin de aralarında bulunduğu 31’i tutuklu, 62 işçinin yargılandığı davanın ilk duruşma öncesi Gaziosmanpaşa (GOP) önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Eyleme, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Oya Ersoy, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Kani Beko, Ali Şeker, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş ve çok sayıda kişi katıldı.
“Tutuklu işçiler serbest bırakılsın” pankartının açıldığı eylemde “Sendikalı olmak suç değildir”, “Yolumuz işçi sınıfının yoludur” dövizleri taşındı.
Eylemde ilk olarak konuşan İnşaat İş Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acu, arkadaşlarının değil iş cinayetlerinden sorumlu olan şirketlerin yargılanması gerektiğini belirterek, “Arkadaşımızın taleplerinin arkasındayız. İnşaat işçisine hak ve özgürlük talep ediyoruz” dedi.
Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut eşi Ayla Karabulut da “Bugün burada işçiler, sendikacılar kötü yaşam koşullarında çalışmak istemiyoruz dedikleri için yargılanıyor. Havaalanında 52 işçi öldü ama hiç bir patron yargılanmadı. Bugün hem işçiler hem sendikacılar serbest bırakılması istiyorum” diye belirtti.
‘İşçi sınıfı yargılanıyor’
Basın açıklamasını 3. Havalimanı Dayanışma Platformu Üyesi Haluk Ağabeyoğlu yaptı. 3’üncü Havalimanı inşaatının işçiler için bir sömürü cehennemi olduğunu belirten Ağaoğlu, havalimanında yaşamını yitiren işçi sayısının net olmadığını söyledi. Suçları işleyenlerin değil “köle değiliz” diyerek direnme haklarını kullanan işçilerin yargılandığını ifade eden Ağabeyoğlu, “Onların bu isyanını üretimden gelen güçlerinin farkında olma noktasına taşımaya çalışan sendikacılık anlayışı yargılanıyor. Bugün burada aslında tüm bir işçi sınıfı ve emekçiler yargılanıyor. Kölelik koşullarına teslim olmama iradesi yargılanıyor. Azami kar arayışıyla işçi kardeşlerimizin iliğini soğuran patronlar sınıfının yarattıkları sistemin yaşadığı ağır ekonomik-siyasi krizin ağırlaşan sömürüsüne rıza göstermeyecek işçi ve emekçilere baştan bir mesaj salınmak isteniyor. ‘Direnirseniz sonununuz gözaltı, cezaevi ve hatta ölüm olur’ denilmek isteniyor. Bugün burada geleceğimiz yargılanıyor” diye konuştu.
Grup, açıklamanın ardından duruşmayı izlemek üzere GOP adliyesine geçti.
Basın ve işçi aileleri duruşmaya alınmadı
Duruşma Gaziosmanpaşa Adliyesi 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başladı. Adliye’nin yemek salonundan görülen duruşmaya, avukatalar, milletvekilleri ve insan hakları savunucuları alındı. Basın mensupları ve işçilerin yakınları ise mahkeme tarafından salona alınmadı.
İşçilerin beraati istendi
Kimlik tespitinin ardından avukatlar usule dair söz aldı. Kabul edilen iddianamenin reddedilmesini isteyen avukatlar işçiler hakkında beraat kararı verilmesini istedi. Ancak bu talep mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
Bunun üzerine avukatların usule dair talepleri alındı. Avukat Kazım Bayraktar’ın taleplerini sıraladığı sırada mahkeme başkanı sık sık müdahalede bulundu. Duruşma avukatların beyanları ile devam ediyor.
‘Talepler iddianamede yer almıyor’
Bayraktar, “Her şey işçilerin yönetime verdiği yazılı taleplerden sonra başladı. İddianamede buradan sonra başlıyor. Burada işçilerin hakları görüşülür. Dünyanın duyduğu, iddianamede yer alan el yazısıyla yazılan talepler var. O taleplerin birinde ücretlerinin arttırılması istenmiyor. Orada işçilerin koşulları var ve o koşulların düzeltilmesi isteniyor” diye hatırlattı. Bayraktar, “Bu iddianame patron devlet ittifakının ifadesidir. Patronla onun ofisinde yapılan görüşmeye bile yanında devlet gücüyle geliyor. O görüşmelerde işçilerin talepleri de iddianamede yer almıyor. İşçilerin iş cinayetlerine ve ödenmeyen ücretlere ve diğer kötü koşullara karşı iş görmeme hakkı vardır. İddianame bu hakkın kullanılmasını suç olarak tanımlıyor” dedi. Bayraktar, 3. Havalimanı projesi İGA CEO’su Kadri Samsunlu’nun işçilerin tutuklanmasının iki gün sonra “işçiler haklıydı, özür dilerim” dediğini hatırlatarak, “Ama işçiler halen tutuklu” diye vurguladı.
‘İşçinin sağlığı mı patronun karı mı?’
Bayraktar’ın ardından avukat Songül Beydilli söz aldı. Beydilli, “Bu iddianame hukuki belge değildir, çünkü olayı ters yüz etmiştir. Hak kullanımı suç teşkil etmez, iddianame hak kullanımını suç haline getirmiştir. Barışçıl silahsız gösteri yapma hakkı vardır. Toplu eylem hakkı yasaldır” dedi. Beydilli, “Toplumsal ihtiyaç değerlendirmesinde işçinin sağlığı mı patronun karı mı daha önemli olacak? İşte bu davanın esas konusu budur” diyerek sözlerini sonlandırdı. Beydilli’nin ardından söz alan avukat Yıldız İmrek, Anayasa’daki işçi haklarını hatırlatarak, iddianamenin bunların hiçbirini kapsamadığını söyledi. İmrek, “31 işçinin tutuklu yargılandığı mahkeme darbe döneminde ancak görülmüştür” ifadesinde bulundu.
‘Kendi kendilerini teşhis etmeleri istendi’
Avukat Mürsel Ünder de, söz alarak, “Kolluk burada yeni bir yöntem denemiş. Kolluk işçilerden zorla aldığı görüntülerden kendilerini teşhis etmelerini istemiş. Şüpheliden delile gitmişler” dedi. Ünder, Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkarıldığı gün 30 işçinin “kurbanlık koyun” gibi bekletildiğini söyledi. Ünder’in, “İşçiler yemek salonunda yargılanmaya çalışılıyor. Buna duruşma denirse tabi. Ortam mesajın kendisidir zaten. Jandarma’nın kırdığı kapı için işçilere ‘mala zarar vermek’ten dava açıldı. İş güvenliği sağlanmış olsaydı ne işçiler burada olurdu, ne biz ne de siz. Dünyanın en büyük havalimanı yapılıyormuş” diye devam etmesi üzerine, mahkeme hakimi, “Girmeyin buraya” dedi. Ünder, sözlerine devam ederek, “Böbürlenmek dünyanın en büyük havalimanı yapılarak olmaz” dedi. Dava avukatları olarak tüm dosyayı incelediklerini ancak her hangi bir suç deliline ulaşamadıklarını vurgulayan Ünder, “İddianameye bakın evlere şenlik” diye kaydetti.
‘Siz birgün tahtakurusu odada yatın’
Ünder, “Savcı öfkesini sözcüklerle adeta kavga etmiş. ‘Sözde koşullar kötüymüş’ diyor. Bu koşulları ‘bahane etmişler’ diyor. Sözde sendikacılar meselesi var. İnşaat İşçileri Sendikası’nın belgelerine ulaştım. Dernekler ve sendikalar yasalarına göre kurulmuş sendikalar. Siz neden bu kadar yoksullardan nefret ediyorsunuz? Siz bir gün tahtakuruların olduğu odalarda yatın. Bu işçiler hepsini anlatacak. Tahtakurularını, uzun kuyruklarını… Keşke imkan olsa da savcı bir gün o tahtakurularının olduğu odalarda yatsa. 3 aydır tutuklu bu işçiler. 1 saatlik yemek molasında bir saatin tümünü kuyrukta geçirdiğini düşünün. Bunları düşünmeden bu davada bir adım ileri gidemeyiz. Yok sendikacılar eylem için çağrı yapıyorlarmış. Yapmazlarsa suç işlerler” diye konuştu.
‘İşçilerden özür dilesinler’
Ünder, işçilere dönerek, “Bunlar söylediklerinizin gerçek olmadığını düşünüyorlar” demesi üzerine, Mahkeme Hakimi, “Avukat bey yönlendirme yapmayın. Avukat bey, avukat bey…” diye seslendi. Bunun üzerine Ünder, devamla şunları ifade etti: “Mahkeme heyetine, sendikacılık yapmanın suç olmadığının anlatılması gerekiyor. 10 binden fazla işçinin eylem yaptığı bir yerde neden sadece 2 bin işçinin işten atıldığını, neden 600 işçinin gözaltına alındığını, neden 61 işçiye dava açıldığını, neden 32 işçinin tutuklandığını birinin anlatması gerekir.” Ünder, İGA CEO’su Kadri Samsunlu’nun işçilerden “özür dilerim” sözlerini hatırlatması üzerine mahkeme hakimi, “keseceğim” diye uyardı. Ünder, sözlerine devam ederek, “Gelsin bu işçilerin yüzüne karşı ‘silahlı olarak eyleme katıldınız, malzemelerine zarar verdiniz’ desin. Gelsin mahkemede işçilerden özür dilesin” diye konuştu.
Tutuklu işçiler, salonda bulunan bir jandarma görevlisinin başını sallayarak, kendisini tehdit ettiğini dile getirdi. Mahkeme hakimi Ayhan Arduç, avukatların iddianamenin değerlendirilmesi ve derhal beraat taleplerini reddetti.
Duruşma işçilerin savunması ile devam ediyor.
HABER MERKEZİ