ABD’nin Donald Trump’la Ortadoğu’ya güçlü şekilde döneceğini söyleyen gazeteci Mutlu Çiviroğlu, bu durumun Kürtler için yeni fırsatlar yaratabileceğini belirtti
Seçimlerle yeniden ABD Başkanlığına dönen Donald Trump’ın, ABD iç ve dış politikasını nasıl şekillendireceğini değerlendiren gazeteci Mutlu Çiviroğlu, Trump’ın bir dönem başkanlık yapıp, seçimi kaybettikten sonra yeniden seçilmesinin Amerikan tarihinde az rastlanan ve önemli bir durum olduğunu ifade etti.
Sanato ve ABD Kongresi alt kanadı Temsilciler Meclisi’nin de çoğunluğunun Trump’ın partisi olan Cumhuriyetçiler’den seçildiğinin altını çizen Mutlu Çiviloğlu, bu durumun Trump’ın kendi ajandasını rahatlıkla hayata geçirmesine olanak tanıdığını belirterek, “Şu açıdan önemli, örneğin Obama’nın son dönemleri, Trump’ın son dönemleri, bu parçalı Kongre mevcuttu. Yani Kongre’nin ya her iki kanadı ya da bir kanadı Beyaz Saray’ın rakibi parti tarafından kontrol edildiğinde, başkanın politikalarını hayata geçirme şansı çok çok az oluyor. Ama gelinen noktada, Trump, tarihi bir başarıya ulaşmış görülüyor. İkisinin kontrolü elinde olacak” ifadelerini kullandı.
‘Ortadoğu’ya dönüşü güçlü olacak’
Trump’ın yeniden seçilmesini, “Amerika’nın güçlü şekilde Ortadoğu’ya yeniden dönüşü” sözleriyle değerlendiren gazeteci Mutlu Çiviroğlu, Biden yönetiminin, Rusya ve Çin’e öncelik verdiğini, Trump yönetiminin ise dış siyasette önceliğin Ortadoğu olacağını vurguladı.
‘Trump, İsrail’e yakın bir isim’
Mutlu Çiviroğlu, ABD’nin Ortadoğu’da varlığını azaltma tartışmalarına ve Biden yönetiminin bu yönde attığı adımlara ile İsrail-Hamas ve İsrail-Hizbullah arasındaki çatışmalara dikkat çekerek, “Biden, Ortadoğu’dan askeri siyasi diplomatik varlığı azalma sözü vermişti ve buna bu paralel olarak adımlar da atmıştı. Trump İsrail’e yakın bir isim. İsrail’de Netanyahu ve diğer kabine üyeleri tarafından verilen mesajlarda memnuniyet dile getiriliyor. Büyük bir ihtimalle bu yönetimin siyasette öncelikli sorunu; İsrail’in korunması, güçlendirilmesi, Hamas ve Hizbullah gibi örgütlerin yok edilmesi, İran’ın mutlaka kontrol altına alması olacaktır. Bu bağlamda belki bir takım bölge güçleri, bu ara zamanı kullanarak bazı adımlar atabilir. Mesela Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine operasyonu bu bağlamda değerlendirebilir. Burada Washington’da öyle yorumlar yapıyor. Türkiye bu fırsattan istifade etmek istiyor gibi yorumlar yapılıyor. Çünkü arada boşluk, otorite boşluğu, yönetim boşluğu varken fırsatı bu durumu kendiliğine kullanma bağlamında. Ama bu bahsettiğiniz isimleri de katarsak şöyle bir şey var: Amerikan dış siyasetinin merkezi yine Ortadoğu oluyor. Ortadoğu olurken de Trump’un İsrail’e müthiş desteği öngörülüyor. Daha önce hatırlıyorsunuz Kudüs’ü başkent ilan edip Amerikan’ın Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşımıştı. Ve bu kararı devam ettireceğini söyledi” diye konuştu.
‘Kürtlere yeni fırsatlar doğabilir’
Biden yönetiminin, Trump’ın dondurduğu İran’ın mal varlıklarının, bir kısmı hakkında kaldırma kararı verdiğine dikkati çeken Mutlu Çiviroğlu, “Yani bu bağlamda ABD’nin yürüttüğü İran siyasetinin çok daha sertleşeceğini düşünmek güç değil. ABD’nin bu siyaseti yaparken de Kürtlere bir takım fırsatlar doğabilir. İsrail’in son dönemlerde Kürtlere verdiği sıcak mesajlar görülüyor. İsrail’in yeni Dışişleri Bakanı Gideon Saar görevi devraldığı gün ‘Kürtler doğal müttefikimiz’ dedi. Yani bu siyasetin İsrail’in Kürtlere yönelik söyleminin retorik düzeyi geçerek, söylemden öteye taşıması olasılığı var. Böyle bir durumda Kürtlere yeni fırsatlar doğurabilir. Çünkü Washington’ın yeni yönetimi, İsrail’e çok güçlü destek verecek. Yönetim içerisinde başta Trump olmak üzere İsrail’i ciddi şekilde destekleyen, İsrail’in korunması gerektiğini düşünen insan sayısı çok” şeklinde konuştu.
İsrail-Suriye arasındaki tarihsel gerilime vurgu yapan Mutlu Çiviroğlu, bu durumun Kürtlerin lehine gelişebilecek bir sürece evirilmesinin olası olduğunu söyleyerek, “Orada Kürtlerin güç kazanması, Amerikan askeri varlığının sürdürülmesi hatta belki de genişletilmesi ya da mevcut haliyle korunması Kürtler açısından önemli görülüyor. İsrail açısından da Rojavalı Kürtler çok önemli görülüyor. Çünkü Kürtler içerisinde İsrail’e coğrafi olarak en yakın olan Rojavalı Kürtler. Bu bağlamda Rojavalı Kürtler önüne fırsatlar doğabilir” diye belirtti.
‘Asker çekme ön görülmüyor’
ABD’nin Irak ve Suriye’den askerlerini çekme tartışmalarına değinen Mutlu Çiviroğlu, Trump’ın ilk döneminde Suriye’den ABD askerini çekme kararını hatırlatarak, “O da Kürtlere ağır sonuçlar getirmişti” dedi. Trump’ın alışılagelmiş devlet adamı olmadığını, yer geldiğinde kendi bürokrasi, diplomasi kadrosunu, danışmalarını dikkate almadığını vurgulayan Mutlu Çiviroğlu, şöyle devam etti: “İsrail’in durumu, İran’la ilgili durum Rojava için daha da önemli hale getiriyor. Çünkü Rojava, Suriye Demokratik Güçleri, Suriye Demokratik Meclisi kontrolündeki bölgeler hem IŞİD’e karşı mücadelelerinin sürdürüldüğü, hem İran’ın bölgesel nüfuzunun artmasına engel olan bir faktör, hem Rusya’nın Suriye’deki gücünü kontrol eden, hem Türkiye açısından önemli. Yani buradaki hava, mevcut haliyle ABD’nin, Kuzey ve Doğu Suriye’den çekileceği gibi bir durum görülmüyor. Bilakis bu varlığın daha da güçlenebileceği potansiyel olduğu söyleniyor. Çünkü bu yeni yönetimin önceliği Ortadoğu olacak. Çekmek yerine, mevcut durumu korumak ya da güçlendirmek olabiliyor. Güçlerin çekilmesiyle ilgili Biden yönetiminin Irak merkezi hükümetiyle imzaladığı anlaşma var. Bu bir takvime bağlanmış durumda. Ama Trump bunu çok normal bir şekilde iptal edebilir. ‘Ben buna uymayacağım’ diyebilir. O bağlamda Ortadoğu’da güçlerini çekmesi beklenmemeli.”
‘İran’da Kürtlerin rolü öne çıkabilir’
ABD’de, İran’ın “haddini aştığı” ve tehlikeye düşen İsrail’in varlığının korunması tartışmalarının yapıldığını dile getiren Mutlu Çiviroğlu, “Hem Amerikan lobilerinde, hem Kongre’de, hem düşünce kuruluşlarında, hem de yeni yönetimdeki İsrail yanlısı güçlerin de etkisiyle İran’daki muhalefetin desteklenmesi öne çıkabilir. Özellikle de Kürtler, İran muhalefetinin en dinamik etkeni olarak görülüyor. Jîna Emînî olaylarından tutalım da değişik ayaklanmalarda Kürtler, hep öncü rolü oynamışlar. İran’da silahlı mücadele eden Kürt grupların rolü öne çıkabilir. Böyle öngörüler de dile getiriliyor” diye kaydetti.
‘ABD, Kürtlerin öncülük ettiği yapılarla ilişkisinden memnun’
ABD-Türkiye’nin müttefik güçler olduğunu, ancak Kürtler konusunda anlaşmazlığına dikkati çeken Mutlu Çiviroğlu, Türkiye’nin Kürtlerin siyasi ve askeri yapılarını devre dışı bırakılması talebini yıllardır tekrar ettiğini hatırlatarak, şunları söyledi:
“Ama ABD yönetimi Obama’dan başlayarak, Trump da dahil, Biden da bu talepleri kabul etmedi. Özellikle hem Rojava’da hem de Kürdistan bölgesindeki Kürt oluşumlarıyla ilişkisini sürdürüyor. Amerikan siyasi ve askeri varlığı Rojava’da yıllardır var. Bu da ABD’ye mevcut durumu direkt kendi kaynaklarından öğrenme fırsatı sağlıyor. Daha önce Washington’a daha çok Türkiye’nin bakış açısıyla Kürtlere bakılıyordu ya da Irak bağlamında Saddam’ın karşıtı bir unsur olarak görülüyordu. Ama şimdi örneğin Rojava’da Dışişleri Bakanı’nın temsilciliği var, koalisyon da orada bulunuyor. Yani Amerikan hükümeti, Kürtlerin öncülük ettiği yapılarla ilişkisinden çok memnun.”
‘Gerçeklik Türkiye’nin istediği gibi değil’
Gazeteci Mutlu Çiviroğlu, Türkiye’nin taleplerinin ABD için çoğu zaman bir anlam ifade etmediğini, Amerikalılar her ne kadar kameralar önünde Türkiye’yi zor durumda bırakacak açıklamalardan kaçınsa da sonuçta kendi siyasetlerini uyguladıklarını vurguladı. Türkiye’nin Trump’tan beklentilerine dikkati çeken Mutlu Çiviroğlu, “Özellikle AKP, Erdoğan tarafındaki beklentiler Trump’ın gelmesiyle yeniden o eski kanalın oluşacağı, Erdoğan’ın Washington’da, Beyaz Saray’da ağırlanacağı, kendi taleplerini, istemlerini Trump’a ulaştırıp birçok konuda, kendi siyasetini uygulayabileceği beklentileri var” ifadelerini kullandı.
Jeo Biden’ın Tayyip Erdoğan’ı Washington’da ağırlanmadığını hatırlatan Mutlu Çiviroğlu, “Trump’ın gelişiyle yeniden bir iletişim kanalının açılacağı söyleniyor, böyle beklentileri var. Ama Washington’da şekillenen gerçeklik de Türkiye’nin istediği gibi değil. O bağlamda Türkiye’nin her istediğinin de olacağı anlamına gelmez. İsrail ile Türkiye’nin ilişkileri, siyasi anlamda ilişkileri sert bir dönemden geçiyor. Ekonomik olarak bu ilişkiler devam etse de siyasi anlamda zor” dedi.
Kaynak: MA