Afganistan’da Taliban yönetimiyle kötüleşen kadınların yaşamını ve iç içe geçmiş kaderlerini, gericilikle kuşatılmaya karşı verdikleri mücadeleyi konu alan telefon belgeseli gösterime girdi
Afgan kadınların Taliban döneminde çektiği acılara tanıklık eden dokunaklı bir derleme olan Bread & Roses (Ekmek ve Güller) belgeseli, akıllı telefonlarla çekilmiş olmasıyla da dikkat çekiyor. Belgesel, Taliban yönetimi altındaki Afganistanlı kadınlarının yaşadıklarını telefonla filme alan kişileri içeriyor.
Aktris Jennifer Lawrence ve Nobel Barış Ödüllü aktivist Malala Yousafzai’nin desteğiyle çekilen film, ABD askerlerinin çekilmesi ve Taliban’ın iktidarı yeniden ele geçirmesinden bu yana Afganistanlı kadınların yaşadığı günlük sıkıntıları izleyiciye aktarıyor.
ABD’nin Los Angeles kentinde 14 Kasım’da filmin tanıtımı yapılarak izleyicilerle buluştu. Tanıtımda konuşan Jennifer Lawrence; “Afganistan’daki kadınlar 2021’de Kabil Taliban’ın eline geçtiğinde temel haklarını kaybettiler. Eğitim ve çalışma haklarını kaybettiler. Hayatları bir gecede alt üst oldu” dedi
22 Kasım’da gösterilecek
Daha önce Mayıs 2023’te Cannes Film Festivali’nde gösterilen ve Afganistanlı yönetmen Sahra Mani tarafından yönetilen belgesel, 22 Kasım’da Apple TV+’ta gösterilecek. Afganistan dışında yaşayan film yapımcısı, Kabil’in düşmesinden sonra orada kalan yaklaşık on kadınla temasa geçti ve direnişlerini belgelemek için onlara telefonlarıyla kendilerini çekmeyi öğretti.
Üç Afgan kadının iç içe geçmiş kaderlerinin, ülkelerindeki kadınların gericiliğe hapsedilmelerini konu alan dokunaklı bir film. Kliniği Taliban tarafından kapatılmakla tehdit edilen diş hekimi Zehra, rejime karşı düzenlenen gösterilerin lideri olur.
Eski bir devlet memuru olan Şerife, işinden mahrum bırakılmış ve temiz hava almak için çatısına çamaşır asmaktan başka yapacak bir şeyi olmayan evine hapsedilmiştir. Komşu Pakistan’da sürgündeki bir aktivist olan Tarnam, anavatanının karanlığa gömülmesini izlemekten memnun.
Film yapımcısı Sahra Mani, “Kısıtlamalar giderek daha da ağırlaşıyor” diyerek, uluslararası toplumun “sessizliğini” kınadı. “Afgan kadınları hak ettikleri desteği alamadılar” dedi.
Belgesel cesaret anları ile dolu
Afganistan’da kadınların ilkokuldan sonra eğitim almalarına, halka açık parklara, spor salonlarına ya da güzellik salonlarına gitmelerine artık izin verilmiyor ve kadınların yanlarında bir refakatçi olmadan evlerinden çıkmaları neredeyse yasak. Yakın zamanda çıkarılan bir yasa ile kadınların toplum içinde seslerini yükseltmeleri bile yasaklandı.
Taliban’ın 15 yaşındayken kendisine suikast girişiminde bulunduğu Pakistanlı aktivist, “İslam’ın kız çocuklarının öğrenmesini engellemediğini ve İslam’ın kadınların çalışmasını engellemediğini” vurguladı.
Rejimin suçları
Kabil’in düşmesinden bir yıldan fazla bir süre sonra çekilen belgesel, büyük cesaret anlarıyla dolu. Örneğin, bir görüntüde bir kadın protestocu, bir gösteri sırasında kendisini tehdit eden bir Taliban üyesine sesleniyor: “Üniversiteleri ve okulları kapattınız, beni öldürseniz iyi edersiniz.”
Rejim bu “çalış, ekmek, öğren” kadın mitinglerini sistematik olarak eziyor. Protestocular dövülüyor, bazıları tutuklanıyor ve diğerleri kaçırılıyor.
Taliban’ın iktidara gelmesinden üç yıl sonra, sadece birkaç ülke Taliban tarafından kurulan hükümeti resmen tanıdı. Uluslararası diplomatik çevreler, yetkililer tarafından kadınlara dayatılan kaderi boşuna sürekli protesto ediyor.
Film yapımcısı Sahra Mani’ye, Amerikalı ve Avrupalılara “Bugün biz bedel ödüyorsak, yarın siz ödeyeceksiniz” dedi. “Taliban değişmediğini sürekli olarak kanıtlıyor” diye vurguladı.
NûJINHA/KABİL