DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, İmralı tecridinin kaldırılması ve kayyım rejiminin sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı. Hükümetin yeni düzenlemelerle kayyım uygulamalarını kurumsallaştırmaya çalıştığını belirtti
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, İmralı’da uygulanan ağırlaştırılmış tecrit ve kayyım politikalarını sert bir şekilde eleştirdi.
‘Milyonlar özgürlük diyor’
Koçyiğit, dün gerçekleşen on binlerce kişinin katıldığı mitinglerde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebinin güçlü bir şekilde dile getirildiğini söyledi. “Milyonlarca insan, Sayın Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması için sesini yükseltiyor,” diyerek tecridin hukuka aykırı olduğunu vurguladı.
‘Halkın iradesini çalmakla yetinmediniz baskın da yaptınız’
DEM Parti Esenyurt İlçe binasına yapılan polis baskınıyla ilgili konuşan Gülistan Kılıç Koçyiğit, baskının yöneticilere ve avukatlara haber verilmeden gerçekleştirildiğini ifade ederek, bu durumu hukuksuzluk olarak nitelendirdi.
Gülistan Kılıç Koçyiğit, şöyle konuştu: “Siz bizim il ve ilçe binalarımızda ne arıyorsunuz? Demokratik siyaset alanındaki varlığımıza ne zaman tahammül edeceksiniz? Bu ülkede hangi partinin il veya ilçe binasına polis baskını yapıyorsunuz? Hangi partinin il ve ilçe binasını dağıtıyorsunuz? Sistematik olarak hangi partinin yöneticilerini gözaltına alıp tutukluyorsunuz? Her gün bize akıl verenler ve rota çizenler, önce kendi akıllarını başlarına almalı ve hukuka dönmelidir.”
Tek bir yönetici istifa etti mi?
Gülistan Kılıç Koçyiğit, bugün ilk duruşması yapılan “Yenidoğan Çetesi” davasına değinerek “Peki, tüm bunlar yaşanırken tek bir yönetici istifa etti mi? Hayır! Dönemin il sağlık müdürü ve şu anki Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu hâlâ koltuğunda oturuyor” ifadelerini kullandı.
Kayyım rejimine yasal kılıf uydurmaya çalışıyorlar
Koçyiğit, devamınlar şunları söyledi:
“Bu hafta Meclis’e Dahiliye Kanunu, yani İç Güvenlik Paketi geliyor. 48 maddelik bir tekliften bahsediyoruz. Teklif, 17 kanunda ve bir Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklik öneriyor. Yani toplamda 18 kanunda değişiklik öneren bir yasa maddesi söz konusu. Bunlardan 13’ü, Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iptal edilen düzenlemeleri içeriyor. Bunun özel olarak altını çizmek istiyorum. Bu teklif metninin en önemli maddesi, Mülkiye Müfettişleri ile ilgili düzenleme yapan 3’üncü madde. Mülkiye Müfettişleri ile ilgili düzenleme aslında tam anlamıyla bir kayyım düzenlemesi. Kayyım düzenlemesine yasal kılıf uyduran, kayyım uygulamasını daha da kolaylaştıran ve yer yer bazı belediyelere kayyım atamadan kayyım pratiğine yol açabilecek bir düzenlemeyi hayata geçirmek istiyorlar. Geçmiş iktidarlara özenmiş durumdalar. Kime özeniyorlar? Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarındaki umumi müfettişlikleri hayata geçiren iktidarlara, tek parti yönetimine ve onun tüm temel hak ve özgürlükleri yok sayan istibdat aklına özendiklerini görüyoruz. Müfettişlere bu kadar geniş yetki verilmesi, umumi müfettişliklerin güncellenmesi, kurumsallaştırılması ve genişletilmesi politikasının bir devamıdır.
AKP-MHP iktidar bloğu kayyım rejimiyle ayakta kalacağını sanıyor
AKP-MHP iktidar bloğu, kayyım rejiminin tadına vardı; bir deyimle ifade etmek gerekirse, rantı iyi biliyor ve kayyım rejimiyle ayakta kalacağını sanıyor. Bu nedenle kayyım rejimini genişletmek, derinleştirmek ve kalıcılaştırmak istiyor; rejimin ana karakteri haline getirmeyi hedefliyor. Şimdi, Mülkiye Müfettişlerine fiili kayyım yetkisi veren maddede ne var? Örneğin, kamu kurumu ve kuruluşlarındaki eşyaları, odaları, depoları mühürleyerek muhafaza altına alma yetkisi veriliyor. Yine bu kurum ve kuruluşlardaki bilgisayarlar, bilgisayar programları, kütükler ve diğer dijital materyaller ile kamuya açık sistemler ve kamera kayıtlarını muhafaza altına alma yetkisi tanınıyor. Aslında her şeye el koyabilecek, belediyenin ya da kamu kurumlarının her şeyini didik didik inceleyebilecek bir yetkiyle, anayasanın açıkça ihlal edildiği bir düzenlemeyi bu paketin içine koydular. Neden? Çünkü 31 Mart seçimlerinde AKP büyük bir yenilgi aldı. Şimdi, muhalefetin elindeki belediyeleri işlevsizleştirmek ve halka hizmet edemeyecekleri bir pozisyona getirmek için kimi zaman kayyım atıyor, kimi zaman da Mülkiye Müfettişlerine geniş yetkiler vererek halkın iradesini yok sayıp belediyeleri işlemez hale getirmeye çalışıyor.
AKP otoriterleşerek yol yürümek istiyor
Sonuç olarak, müfettişlere kayyım yetkisi verilmesinden bekçilere üst arama yetkisi getirilmesine, etki ajanlığı düzenlemesinin yapılmak istenmesinden diğer tüm düzenlemelere baktığımızda, AKP’nin tam anlamıyla otoriterleşmeyi sürdürmek istediğini görüyoruz. Hukuku askıya alan, anayasayı ve gerçek anlamda demokratik ilkeleri hiçe sayan bir bakış açısıyla yol yürümek istiyorlar. Buna karşı, sokakta, alanda ve meydanlarda muhalefet etmeye devam edeceğiz.
Asgari ücret teklifimiz 35 bin TL’dir
Sayın Bakan açıklama yapmış. Halkımızı asla çalışanları enflasyona ezdirmedik diye. Evet enflasyona ezdirmediniz enflasyonun altında yok ettiniz. Artık insanlar inim inim inliyorlar. Asgari ücret teklifimiz 35 bin TL’dir. En az yoksulluk sınırın yüzde 50’sig olmalıdır, yılda en az iki defa artırılmalıdır. Bunu geçen hafta grup toplantımızda eş genel başkanımız ifade etti, biz de burada yeniden ifade etmiş olalım.”
Haber: JİNNEWS