Öyle yerler vardır ki görürgörmez vurulur, hayran kalırsınız. Hayranı olduğunuz o yerleri her şeyden çok sakınır; göz bebeğiniz gibi bakarsınız.
İşte İzmir, Manisa, Aydın, görenlerin vurulduğu o nadide yerlerden.
Bu nadide yerlerin dağlarından yağ, ovalarından bal (üzüm-incir) akar. Bir de beyaz altın (pamuk) üretilir buralarda.
- yy sonlarıydı, dünyada demiryolu uzunluğu daha 15 bin km’ye bile ulaşmamışken, değerinin farkına varanlar İzmir-Aydın arasına demir yolu yaptılar. Ve başladı talan.
Burada elde edilen yağ, bal ve beyaz altın demiryolu ile limana, oradan taşındı deniz aşırı ülkelere.
Geldik 21. yüzyıla
21.yy da biz ne yapıyoruz bu nadide yerler(d)e şimdi? Jeotermal santraller kuruyoruz.
Peki, taş eksen zümrüt bitecek bu verimli topraklarda jeotermal kurmak doğru mu?
Gelin bu konuya cevapları uzmanları versin.
Uzmanlar;
“ – Ovalara vurulan kuyulardan çıkarılan sular borularda dolaştıktan sonra toprağa yeniden verilir. İçeriğinde kükürt ve tuz bulunan bu sular toprağı kirletir. Topraktaki kirli su, bitkilerle buluşur.
– Açık jeotermal enerji sistemlerinden havaya karbondioksit, hidrojen sülfür, amonyak, metan ve bor yayılır. Havaya karışan gazlar içinde en fazla yayılan sülfürdür. Havaya karışan hidrojen sülfür teneffüs edildiğinde akciğer ve kalp rahatsızlığını tetikler.
– Açığa çıkan kükürt, asit yağmurlarına neden olur. Asit yağmurları da bitkileri, ağaçları, suları olumsuz etkiler. İnsanlarda ise kemik erimesi ve kansere yol açar.
-Santrallerden havaya salınan gazların yüzde 10’u metan gazı ve karbondioksitten oluşur. Bu gazların havaya karışması küresel iklim değişikliğine, iklimin istikrarsızlaşmasına yol açar. Bazı hayvanların yer değiştirmesine neden olur.” diyor!
Kısacası; JES’ler, Türkiye’nin ihracatta en önemli iki ürünü olan üzüm ve incir bölgesinde yoğunlaşmış durumda. Üzüm ve incir üretimi yok ediliyor. Çiftçi ve esnafın eli böğründe!
Bir de, JES’ler için “temiz ve yenilenebilir enerji” denilerek, yaldızlanmıyor mu habire? Ne diyeyim, neyin ne olmadığını siz söyleyin; gözbebekleriyle bile dost ol(a)mayanlara! …