İktidar eliyle, halkın iradesinin hiçe sayıldığını belirten SYKP PM üyesi Çağla Özgençtürk, kayyım politikalarına karşı ortak mücadelenin şart olduğunu söyledi
İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla, hem İstanbul’un Esenyurt ilçesine hem de Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Mêrdîn Büyükşehir, Êlih ve Xelfetî belediyelerine kayyım atandı. Atanan kayyımlar halkın iradesine direkt olarak bir müdahale olduğundan dolayı halk, bu karara tepki amacıyla Kürdistan ve Türkiye genelinde sokaklara çıkarak tepki gösterdi.
Konuya ilişkin Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Parti Meclis üyesi Çağla Özgençtürk, değerlendirmelerde bulundu.
Kayyım sözünün ilk olarak 2016 yılında iktidar tarafından uygulanan bir politika olarak hayatlarına girdiğini söyleyen Çağla Özgençtürk, o süreci şu sözlerle anlattı: “Aslında net anlatımıyla, bir yerelde yurttaşlar kendilerine hizmet eden o yerelden sorumlu ve görevli olan bir belediye başkanı belirleyerek onu seçiyorlar. Ve buna karşın iktidar partisi diyor ki ‘Hayır, seçemezsin, sen benim istediğim adayı seçmedin o aday kazanmadı, öyle ise ben de senin seçtiğin belediye başkanını görevden alırım ve yerine kendi belirlediğimi gönderirim.’ Direkt olarak zaten bu, demokrasiye yapılmış bir reflekstir, anti demokratik bir uygulamadır. Ve bölgede bulunan bütün halk iradesi gaspıdır.”
‘Rol-model olmasından korktular’
Çağla Özgençtürk devamında şu sözleri kullandı: “Özelde sebeplerinden biri de DEM Parti’nin ya da demokratik kitle örgütlerinin yerelde bir demokrasi anlayışına yönelik pratik uygulamalarına ket vurmaktır, burayı durdurmaktır, buna son vermektir aslında. Bunun bir rol model olma tehlikesi var onlar için. Aynı zamanda toplumsallaşma ihtimali var, diğer bölgelere, ilçelere yayılma ihtimali var ve bu merkezi siyaset açısından onlar için çok büyük risk taşıyor. Esenyurt’a kayyım atanma sebeplerinin nedenlerini çok açık bir şekilde görebiliyoruz. En başta zaten demokratik işleyiş ve bunun hayata geçirilmesinin önüne geçmektir” dedi.
‘Kürtlerin politika yapma hakkı elinden alınıyor’
“Bugün Mardin, Batman, Halfeti ve daha önce Hakkari’ye baktığımızda, burada hem Kürt halkının seçme ve yönetici belirleme hakkının gasp edildiğini hem de bir siyasi partinin politika yapma hakkının elinden alındığını görüyoruz” diyen Çağla Özgençtürk, bu durumun altında yatan sebebin, iktidarın halkın demokratikleşme talebi karşısında duyduğu korku olduğunu ifade etti.
Hukuka aykırı
Burada Parti’nin siyaset yapma ve kendini ifade etme hakkı elinden alınıyor; aynı zamanda Kürt halkının seçme hakkı gasp ediliyor. Bugün Mardin’de yeniden seçim olsa Ahmet Türk’ün, Batman’da ise Gülistan Sönük’ün tekrar seçileceğini biliyoruz. Ancak bu yöntemle Kürt halkını yıldırmak mümkün değil. Bu iradenin geri adım atmayacağını ya fark edemiyorlar ya da fark ettikleri halde merkezi ve baskıcı bir siyaset anlayışıyla müdahale etme hakkını kendilerinde buluyorlar. Bu yaklaşım anayasaya ve hukuka aykırıdır; ne yönden bakarsak bakalım elle tutulur bir yanı yok” diye konuştu.
‘Birlik olunmalı’
Çağla Özgençtürk, “Bu politikaların sonuçsuz kalması için mücadele etmek gerekiyor” dedi. Çağla Özgençtürk, “Şöyle düşünmek lazım; bugün Batman, Mardin ve Halfeti’den bahsediyoruz, ancak geçmişte çok daha fazla kentte benzer durumlarla karşı karşıyaydık. Bugün ise Türkiye’nin en büyük kentinin en büyük ilçesine kayyım atandığını görüyoruz ve bu sürecin sonu gelmeyebilir. Bu nedenle empati kurmak ve toplum vicdanının harekete geçmesi çok önemli. Siyasi partilere yönelik ilkesel bir tutumla ve demokrasi anlayışının yok edilmesine karşı, tüm yurttaşların bu durumu kabul etmemesi, normalleştirmemesi ve bu sürece karşı durması gerekiyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Haber: Arjin Yüksekbağ / JINNEWS