BM İnsan Hakları Komitesi, Türkiye’nin ‘Terörizm’in yasal tanımını netleştirmesi gerektiğini belirtti
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi, 142. Oturumunu basın toplantısında değerlendirdi.
Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre, Cenevre’de 14 Ekim’de başlayan ve 7 Kasım’da sona eren oturumda, Türkiye’nin yanı sıra Ekvador, Fransa, Yunanistan, İzlanda ve Pakistan ile ilgili ihlaller konu edildi. Komite’nin gelecek oturumu, Mart 2025’te düzenlenecek. Toplantıya, Komite Başkanı Tania María Abdo Rocholl, Başkan Yardımcısı José Manuel Santos Pais ve Komite üyesi Carlos Gomez Martinez katıldı.
Tavsiyeler
Komite, hak ihlallerinin giderilmesi adına Türkiye’yle ilgili şu tavsiyeleri sıraladı:
“Yeni hakim ve savcı atamalarının Birleşmiş Milletlerin metinlerinde de belirtilen uluslararası standartlara uygun olması.
Hakim ve savcılara yönelik kitlesel ihraçların mağdurlarının, yargı denetimi de dahil olmak üzere etkili hukuk yollarına erişebilmeleri.
Terörle ilgili suçlarla itham edilen kişilere uygun yasal ve usuli güvencelerin sağlanması.
Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinde belirtilen kesinlik ilkesi uyarınca terörizmin yasal tanımının netleştirilmesi ve daraltılması.
Örgütlenme özgürlüğü konusunda mevzuatın ve uygulamaların, uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmesi.”
Yargı bağımsızlığı
Komite’nin Türkiye ile ilgili incelediği konu başlıklarına dair Komite üyesi Carlos Gomez Martinez söz aldı. Türkiye ile ilgili 3 konu başlığı belirlediklerini belirten Martinez, ihlallerle ilgili Komite’nin dikkati çektiği ilk konu olan yargı bağımsızlığına dair şunları söyledi:
“İlk önemli mesele yargının bağımsızlığı ile ilgili çünkü 2016’daki darbe girişiminden sonra 4 bin 664 hakim ve savcı görevden alındı. Bu, yargının aşağı yukarı yüzde 30’una denk geliyor.
Yargının yönetim organı olan Hakimler ve Savcılar Kurulu 13 üyeden oluşuyor ve üyelerin hiçbiri yargı mensuplarınca atanmıyor. Darbeden sonra da 10 binden fazla yeni hakim ve savcı atandı. Bu yeni atamaların liyakat kriteri gözetilerek yapılıp yapılmadığı belirsiz.
Dolayısıyla bu konudaki tavsiyelerimiz, yeni hakim ve savcı atamalarının Birleşmiş Milletlerin metinlerinde de belirtilen uluslararası standartlara uygun olması ve bu kitlesel ihraçların mağdurlarının yargı denetimi de dahil olmak üzere etkili hukuk yollarına erişebilmeleri yönünde olacak.”
‘Terörle mücadele’ mevzuatı
İkinci konu başlığının terörle mücadele mevzuatındaki ‘terör’ tanımının genişliği ve belirsizliği olduğunu belirten Martinez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’yle ilgili ikinci büyük mesele terörle mücadele tedbirleri oldu. Terörizm tanımı çok geniş olduğu için sorunlu ve bu belirsizlik, muhaliflere, insan hakları savunucularına, gazetecilere karşı kullanılıyor. ‘Terörizm’ mevzuatı kapsamında açılan davalarda yargı güvencelerinin sistematik olarak uygulanmaması da büyük bir sorun.
AİHM kararları uygulanmıyor
Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bağlayıcı nitelikteki çok önemli kararlarının uygulanmaması da büyük bir sorun teşkil ediyor.
Bu nedenle, ‘terörle mücadele’ konusundaki tavsiyemiz, terörle ilgili suçlarla itham edilen kişilere uygun yasal ve usuli güvencelerin sağlanmasıdır. İkinci tavsiyemiz de, Sözleşmede belirtilen kesinlik ilkesi uyarınca terörizmin yasal tanımının netleştirilmesi ve daraltılmasıdır.”
HABER MERKEZİ