Kürt coğrafyasında yıl başından bu yana 28 maden projesi için ‘ÇED gerekli değil’ kararı verilmesi dikkat çekici. Diğer yandan savaş politikaları doğa yağmasına yol açarak petrol, enerji ve maden işgali genişliyor
AKP iktidarının doğayı maden ve enerji şirketlerine peşkeşi sürerken, Türkiye ve Kürdistan’da yurttaşların, yaşam alanları, mera, orman ve dereleri bir bir yok ediliyor. Trabzon, Dêrsim, Amed ve Şirnex’te (Şırnak) ekolojik talana karşı itiraz ve tepkiler sürerken, şirketler arkalarına aldıkları asker ve polis korumasıyla talanı sürdürüyor. Şirnex’ın Cûdî, Gabar ve Kato dağları ile Besta Bölgesi’nde 4 yıldır aralıksız bir şekilde askerler gözetiminde korucular eliyle doğa talanı sürüyor. Şirnex coğrafyası; petrol sondajları, madenler, kum ocakları, Hidroelektrik Santral (HES) projeleriyle nefessiz bırakılarak, insansızlaştırılıyor.
Şirnex, Colemêrg, Agirî
Şirnex’te yaşanan doğa katliamının yanı sıra Colemêrg’in (Hakkari) Marunis Köyü, Amed’in Licê (Lice) ilçesine bağlı Zengesor, Heşeder, Mizag, Peçar, Bayırlı ve Şaxur kırsal mahalleleri, Amed’in Pasûr (Kulp) ilçesinin Kasor Havzası’nda yer alan Gavgas, Kuyê, Awdegês, Arqetîn ve Xuruç mahalleleri ile Agirî’nin Giyadîn (Diyadin) ilçesinde Murat Nehri’nin kıyısında bulunan Ûlikent, Bilîgana Jorê, Seîd Beg, Mele Qede, Gêdûk, Tendûrek, Zeynel ve Qîro köylerini kapsayan alanlarda maden çalışmaları devam ediyor. Halkın tüm tepkilerine rağmen iktidarı yanlarına alan şirketler, doğa talanını sürdürüyor.
ÇED bile gerekli görülmüyor
ÇED gerekli değil kararlarının en çok alındığı kent Semsur (Adıyaman) olurken, kentin merkez ilçesinde krom, Çêlikan’da kurşun, kalker ve demir ocakları, Sincik’te ise manganez ocağı açılacak. Semsur’un ardından en fazla maden 4’er ocak ile Şirnex, Meletî ve Bedlîs’te (Bitlis) açıldı. Şirnex’te asfaltit ile kömür ocakları, Silopiya’da (Silopi) asfaltit, Qileban’da (Uludere) krom, altın, gümüş, çinko ocağı kuruldu. Yine Cûdî Dağı’nın her bölgesinde yüzlerce kömür ocağı kurulurken, en büyük ocakların AKP’li iş insanı Süleyman Bölünmez’in şirketi olan “Bölünmez”e ait olması ise dikkat çekerken bölge, petrol sondajlarıyla işgal edildi.
Her yer maden işgalinde
Meletî’nin (Malatya) Hekîmxan (Hekimhan) ilçesinde demir ile profillit, Argan’da (Akçadağ) pomza, Arende’de (Darende) ise alçı taşı, Bedlîs’in Norşîn (Güroymak) ilçesinde barit ve kuvarsit, Xelat (Ahlat) ve Elcewaz’da (Adilcevaz) ise pomza madeni ocağı açılması planlanıyor. Erzîngan’ın (Erzincan) Tercan ilçesinde krom, Cimin’de (Üzümlü) perlit, Gercanis’te (Refahiye) kömür ocağı açılmak isteniyor. İkişer maden ocağının açılacağı Erzirom’da Oltî’da (Oltu) mangan, Qereyazî’da (Karayazı) altın, Colemerg Çelê’de (Çukurca) Kompleks Cevher (altın, gümüş, çinko) ile kurşun-çinko ocağı, Mûş’un merkez ve Dêrxas (Hasköy) ilçelerinde barit ocakları açılması için “ÇED gerekli değil” kararları çıktı. Öte yandan Çewlîg (Bingöl) Dara Hênê (Genç) ve Xarpet’in (Elazığ) Xulaman (Alacakaya) ilçelerinde de demir ocağı açılması için aynı karar verildi.
Amed ve Dêrsim
Yine Amed’in Pasûr (Kulp) ilçesine bağlı Geliyê Godernê’deki tarihi bölgede ise Silvan Barajı’nın yapımı sürerken, barajın yapımı sonrasında 50 köy ile birlikte Süryani, Ermeni ve Kürtlere ait tarihi yerler ile doğa güzellikleri de sular altında kalacak. Yine sular altında kalacak doğa harikalarının biri de Geliyê Godernê Şelalesi. Uzun zamandır talana açılmak istenen Dêrsim’de Munzur Nehri’nin kaynağı olan gözeler de tehdit altında.
Savaşa entegre doğa yağması
Polen Ekoloji Kolektifi Üyesi Umut Şener Kürdistan coğrafyasında yürütülen ekolojik talanın bölgeye özgü olarak 50 yıldır sürdüğünü söyleyerek, “Ekolojik saldırıların hepsi savaş politikalarına entegre olarak yürütülen ve güvenlik gerekçesiyle servis edilen saldırılardır. Bu yönüyle bakıldığında bölgeyi insansızlaştırma, Kürt halkının yaşadığı topraklardan maddi ya da manevi olarak sürgün etme ve bunu yapamadığı yerde de bulunduğu alanda tecrit etme gibi toplumsal meselelere de kapı aralayan bir durum söz konusu. Bu da insanların, kendilerine ait topraklarda yaşamlarını olanaksız hale getiriyor. Orada yaşayan Kürt halkıdır, doğal olarak da oradaki her şey onlara aittir. Fakat cumhuriyet tarihi Kürt halkının inkar, imha ve asimilasyonu üzerine kuruludur. Dolayısıyla yok saydığı halkın tüm olanaklarını sömürüyor” dedi.
Haber: Tolga Güney\MA