İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu kayyım gündemli TBB Encümen toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, ülke demokrasisin derin bir yara aldığını vurgulayarak, ‘Ülkeyi yönetenler, seçilebiliyorlarsa bunu millet iradesi saymakta; seçilemiyorlarsa kayyımları devreye sokmaktadır’ dedi
Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, TBB Encümen toplantısı sonrası açıklama yaptı. Kayyım atamalarına tepki gösteren İmamoğlu, “Son 8 yıldır alınan kararlar ülkemizdeki keyfiliği gözler önüne çıkarmıştır. Son seçimlerde dahi iktidar baskısına rağmen, halkın seçimi iktidar yönünde olmamıştır. Artık gasp ederek yönetimleri almaktadırlar” dedi.
AKP Grup Başkanvekili Abdullah Güler’in kayyım açıklamasına yanıt veren İmamoğlu, “Yargının işi olan hususta irade beyan etmektedir” diye konuştu. “Birbirlerini denetleyen organlar yerine bir kişi tarafından herhangi bir denetime tabii olmayan bir sisteme geçilmiştir” diyen İmamoğlu, “Türkiye bu sistemden bir an önce kurtulmalıdır. Bunun çözümü de sandıktır” ifadelerini kullandı.
Öte yandan İmamoğlu, altı maddelik çağrı yaptı:
- Belediye başkanlığının sona ermesi, Meclis feshi, görevden alma gibi konulardaki usuller Anayasa ve Belediye Kanunu’nda bellidir. Daha sonra Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen istisna hükümlerine ihtiyaç bulunmamaktadır.
- Masumiyet karinesi ceza hukukun en temel ilkelerinden birisidir. Bu ilkelere uygun hareket edilmelidir. Suç gibi ceza da bireysel olmalıdır. Tümden bir kuruma kayyım atanması, Meclisinin dahi kapatılması doğru değildir. Bu durum, Devlet geleneğimize, hizmetlerin devamlılığı ilkesine aykırılıklar içerir.
- Olağanüstü koşullarda getirilmiş kayyım düzenlemesinin olağan dönemlerde de kullanılması uygulamasına son verilmelidir.
- Belediye başkanlığının boşalması halinde, kayyım uygulaması dahil meclisin kendi üyeleri arasından başkan veya başkan vekili seçme uygulamasının kanunda belirtilen temel ilkeler çerçevesinde istisnasız sürdürülmesi gerekmektedir.
- TBB olarak bu antidemokratik uygulamaların sona erdirilmesi amacıyla siyasi partilerle en güçlü şekilde istişareler yapılması için bugün itibariyle harekete geçiyoruz.
- Ulusal ve uluslararası platformlarda izah edilemeyen uygulamalara meydan verilmemesi bakımdan kayyım düzenlemesinin kaldırılması ve seçim kanunlarının gözden geçirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin harekete geçmesi, gerekmektedir.
‘Halkın iradesi ortadan kaldırılmaktadır’
İmamoğlu’nun konuşmasında şunlar öne çıktı:
“Hakkari ve Esenyurt Belediyelerinden sonra 4 Kasım 2024 tarihi itibarıyla Mardin Büyükşehir Belediyesi ile Batman ve Halfeti Belediyelerine de kayyım atandığı açıklanmıştır. Bu kararla bir kez daha hukukun temel ilkeleri, en temel insan hakları pervasızca çiğnenmiştir. Bugün demokrasimiz bir kez daha derin bir yara almıştır. Kayyım uygulaması yerel demokrasinin Anayasa ile teminat altına alınmış en önemli göstergesi olan halk iradesini ortadan kaldırmaktadır.
Bu uygulama sadece başkan ataması ile sınırlı olmayıp seçimle oluşan belediye meclisi, encümeni ve meclis komisyonlarının çalışması imkanını da ortadan kaldırmaktadır. Nitekim kayyım olarak atanan kişinin çağrısı olmadıkça belediye meclisi toplanamamaktadır. Meclisin, encümenin ve komisyonların görev ve yetkileri, encümenin atanmış memur üyeleri tarafından yürütülmektedir.
Hukuktan uzaklaşarak atılan bu adımlar ülkemizi seçimli demokrasi olmaktan çıkarmaktadır. Ülkeyi yönetenler, seçilebiliyorlarsa bunu millet iradesi saymakta; seçilemiyorlarsa kayyımları devreye sokmaktadır. Yaşananlar demokrasinin askıya alındığı darbe dönemlerini hatırlatmaktadır.
Bu kararların sonuçları salt siyasi değildir. Demokrasiden uzaklaşmak, dünyanın en kırılgan ekonomilerinden biri olmamıza yol açmaktadır. İşte bu yüzden emeklisinden öğrencisine herkes ağır bir geçim sıkıntısı içindedir.
Sistematik hale gelen uygulamalarla, Demokrasinin en temel unsuru olan seçme ve seçilme hürriyeti yok edilmiştir. Tüm modern çağdaş devlet düzenlerinin kabul ettiği yerinden yönetim modelinin altının merkezi idare tarafından dinamitlendiği, Türkiye demokrasinin yok edilmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz.
‘Bir memura teslim edilmiştir’
Halkın demokratik usulle temsilcilerini belirlediği yerel seçimlerin üzerinden sadece 8 ay geçmiştir. Yerel yöneticiler belediyelerini nasıl yöneteceklerinin planını henüz yapmışlardır. Belediyeler bütçelerini ve beş yıllık stratejik planlarını yeni hazırlamışlar, belediyeyi yönetmeye yeni hazır hale gelmişlerdir.
Kayyım uygulaması ile yerel halkın vergileriyle, katkılarıyla oluşturulan bütçe, bu yetkinin meşru kullanıcısı yerel yönetici yerine, İçişleri Bakanlığının bir memuruna teslim edilmiştir.
Merkezi idare, belediyelerin hiyerarşik amirine dönüştürülmüştür. Son 8 yıldır alınan kararlar, yapılan uygulamalar ülkemizde keyfi vesayet yönetimini açığa çıkarmıştır.
Artık merkezi hükümet, seçimle kazanamadığı belediyelerin yönetimini idari işlemle gasp etme yolunu seçmiştir.
Bilinmelidir ki, bizler seçimle iş başına gelmiş yerel yöneticiler olarak her türlü baskının, anti-demokratik uygulamanın, Belediye başkanlarına yönelik şafak operasyonlarının itibarsızlaştırma aracı olarak kullanması uygulanmasının kime yapılırsa yapılsın karşısında olacağız. Demokrasiye olan inancımızı sürdüreceğiz.
Tek adamcı bu model kabul edilebilir değildir. Türkiye bu zihniyetten bir an evvel kurtulmalıdır. Bunun yolu da sandıktır. Milletin iradesidir.“
HABER MERKEZİ