Çocuk yaşta evlendirilme sonucu oluşan gebelik sürecinde hiç hastaneye götürülmeyen C.D.’nin bebeği engelli olarak dünyaya geldi. Çocuğunun tedavisinin engellendiğini anlatan C.D., tek isteğinin çocuğunun sağlığı olduğunu söyledi
Şehriban Abi/ Jinnews-İstanbul
Engelliler Türkiye’de eğitim, sağlık, ulaşım, gündelik hayata katılım gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçen yılki verilerine göre, Türkiye’de çocuk nüfusu 22 milyon 883 bin 288. Bu nüfus içinde 0-18 yaş arasında 600 bine yakın engelli çocuğun olduğu tahmin ediliyor. Engelli çocukların yarısından fazlasının eğitim alamadığı, toplumsal yaşama da etkin biçimde katılamadığı belirtiliyor. Nüfusun yüzde 12,29’una tekabül eden engelli bireylere ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre, 6 yaş ve üzeri engellilerin neredeyse yarısı okuryazar bile değil. Bu çocukların 330 bin kadarının ise özel eğitime ihtiyacı var. Ancak engelli oranına göre eğitime alınan çocuklardan geriye kalanlar ne olacak sorusu ise yanıtsız bırakılıyor. Uzmanlar ise doğru teşhis ve doğru eğitim ile birçok engelli çocuğun akranlarıyla aynı seviyeye getirilebileceğine dikkat çekiyor. Ancak uzmanlar, belli bir yaşı geçtiği takdirde, çocukta telafisi edilemeyecek zararların ortaya çıkacağı konusunda uyarıyor. Engelli çocuğu olan ailelere psikolojik, sosyal ve ekonomik destek sunulmasının önemli olduğunu söyleyen uzmanlar, bu tür ihtiyaçların mutlaka devlet tarafından karşılanması gerektiğini ancak karşılanmadığını söylüyor.
Hiç hareket etmedi
Bunlardan biri de, çocuk yaşta evlendirilen C.D.’nin henüz 16 yaşında iken oluşan gebelikten doğan bebeğinin engelli oluşu. Henüz kendisi çocuk olduğu için gebelik döneminde ve bebeğini doğurduktan sonraki süreçte ne yapması gerektiğini bilmeyen C.D. engelli doğan çocuğunun durumunu da aylar sonra fark edebilmiş. Çocuğunun anne karnında iken engelli olduğunu belirten C.D., “Çocuğum 9 ay boyunca hiç hareket etmemiş ve anne karnında oturmuş. Ben de daha çocuk olduğum için hamilelikte ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Henüz hamileliğin bilincinde bile değildim hiç hastaneye gitmedim. Sezaryen doğum yaptım. Çocuğum 5 aylık olduktan sonra hastalığının farkına vardım” diye anlattı.
Yokluktan iğneler aksadı
5 ay sonra bebeğinin kollarında ve ayaklarında farklılık olduğunu gören C.D., Mersin’de hastaneye götürdüğünü ve sadece kemik hastalığının olduğunu söylediklerini belirti. İhmaller zincirinin devam ettiği bilgisini paylaşan C.D., “Doktor hastalığın kemik displazisi olduğunu söyleyerek, 6 ayda bir iğne yapılması gerek bu iğne ile kemiklerinin en azından irileşmesini durduracağız’ dedi. Fakat eşimin ailesi izin vermedi. Ben eşimi ve ailesini dinlemedim 2 defa iğne yaptırdım” diye anlattı. 3 yaşından sonra bebeğinin durumunun ağırlaştığını anlatan C.D., hastane hastane dolaştığını söyledi. Çocuğuyla psikolojik şiddete maruz kaldığını belirten C.D., tek isteğinin şu an 12 yaşında olan çocuğunun iyileşmesi olduğunu söyledi.
Hakları için mücadele edeceğiz
Dünya Engelliler Günü’ne ilişkin açıklama yapan Halkların Demokratik Kongresi (HDK), “Ama engelliler için pozitif ayrımcılık bilinci zayıf olduğu için yollar, merdivenler, mekanlar, ulaşım düzenlenirken, engellilerin ihtiyaçları yeterince dikkate alınmıyor. Ailelerinin koruma duygusu ve karşılaştıkları zorluklar nedeniyle çoğu günlük hayattan uzak ve evlerine kapalı yaşıyorlar. Pozitif ayrımcılık gereği doğan hakların kullanımıysa erişim yetersizlikleri, sağlık raporu şartı gibi zorluklar çıkaran bürokratik uygulamalar nedeniyle hak kayıplarıyla sürüyor” diye kaydetti. HDK, “Dil, din, kimlik, tercih, yeti, yaşam tarzı, dünya görüşüne bakmaksızın tüm toplumsal çeşitliliğin vazgeçilmez ve alıkonulamaz haklarını kazanma, koruma bilinciyle engellilerin hakları için gereken politik-pratik üretimi ve mücadeleyi yoğunlaştırarak sürdürecektir” ifadelerine yer verdi.