HDK’nin kuruluşundan bu yana kadın mücadelesinde ortak mücadele zemini oluşturmayı amaçladığını kaydeden Eşsözcü Esengül Demir, ‘Yolumuz açıktır, aydınlıktır. İsyanla, direnişle umutla bu geleceği ancak biz kadınlar örebiliriz’ dedi
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi, 13’üncü Kadın Konferansı’nı, “Umutla yürür, isyanla büyür, direnişle kazanırız” şiarıyla Sancaktepe ilçesinde bulunan Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirdi.
Konferansa, HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Özgür Kadın Hareketi (TJA), HDK bileşeni siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kadın örgütü temsilcisi katıldı.
‘Umudu gemisi olmaya devam ediyoruz’
Divan üyelerinin seçimi ile başlayan kongrede, divan adına konuşan DEM Parti MYK üyesi Semiha Şahin, HDK’nin eşitlik, özgürlük isteyenler için umut gemisi olduğunu ve yıllardır yürüttükleri mücadelenin bütün zorluklara rağmen güçlendiğini ifade etti. Şahin, “Umudun gemisi olma yolculuğunu sürdürmeye devam ediyoruz. HDK fikriyatı tarihten aldığı güçle geleceği inşa etmenin adı olarak ortaya çıktı. HDK bir okul, bir bilinçtir. Şiddet, savaş, sömürü varsa HDK fikriyatı bunlara karşı mücadele içinde olmaya devam ediyor” dedi.
Divan konuşmasının ardından demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren kadınlar için saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra Kadın Konferansı’na ilişkin hazırlanan sinevizyon gösterimi yapıldı.
Demir: Barış bizim kararlığımızla ilgili
Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, Ortadoğu coğrafyasında yaşanan çatışma ortamını ve savaş siyasetinin iktidarlar eliyle planlı bir şekilde devreye konulduğunu belirterek, halkların savaş politikalarına karşı sokağa çıktığını ifade etti.
Demir şöyle konuştu: “Son dönemde barışın koşulları var gibi görünüyor olabilir ama bunu egemenlerden beklemek gibi bir lüksümüz yok. Barışın hakim olması bizim kararlılığımız ile ilgilidir. Bu coğrafyanın halklarının özgür yaşaması için barışa ihtiyaç var. Bizim de bu barışı örecek bir örgütlenme zemini içerisinde olmamız lazım. Bu ülkenin içerisinde bulunduğu kıskacın ancak oluşabilecek barış süreciyle aşılabileceğini insanlara anlatmamız gerekecek” dedi.
‘Erkek egemenliğe karşı isyandayız’
Ülkede yaşanan krizlerin kadınlara dönük etkilerine değinen Demir, “Bu ülkede her gün en az 3 kadın öldürülüyor ve kadınların öldürülmesi biçim değiştirilmeye başladı. Bütün bunlar sıradan olağan şeylermiş gibi algılanıyor ama bir kadının saçının teline zarar verilmesi bile bir isyan gerekçesi. Sistem bilinçli olarak kadın katillerini koruyor çünkü standart olarak belirledikleri, evin içerisine sıkıştırabilecekleri kadın sistemini arzuluyorlar. Aksi halde iktidarın kadın katillerine bu kadar müsahama gösterilmesinin başka açıklaması olamaz. Ama kadınların katledilmesi, erkeklerin sadece öfkesi ya da suçlu olmasıyla açıklanamaz. Bu egemen erkek devletin kadın üzerinde uyguladığı sistemin kendisidir. Erkek egemen sistemi yıkmak üzere isyandayız, direnişteyiz” diye belirtti.
‘Yolumuz açıktır, aydınlıktır’
Son olarak HDK’nin kuruluşundan bu yana kadın mücadelesi başta olmak üzere her alanda çalışmalar yürüterek ortak mücadele zeminini oluşturmayı amaçladığını söyleyen Demir, “Bizim hedefimiz yeni dönemde Türkiye mücadele odakları ve emekçileriyle bu iktidarı alaşağı etmek ve barışın taşlarını adım adım örmektir. Yolumuz açıktır, aydınlıktır. İsyanla, direnişle umutla bu geleceği ancak biz kadınlar örebiliriz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Hatimoğulları: HDK mücadele çatısı
Ardından konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, HDK’nin erkek egemen sisteme karşı ortak mücadelenin çatısı olduğunu belirterek, “Bizler HDK olarak umutla, dirençle, yaşamın kendi ellerimizle ilmek ilmek dokuyacağımız bir sürecin içindeyiz. HDK, partimizin de içinde olduğu kongredir ve bütün ezilen ve sömürülenlerin ezen ve sömüren güçlere karşı ortak mücadelein büyütülmesinin paradigmasını ortaya koymuştur” diye belirtti.
‘Her şüpheli ölümde bir erkek var’
Türkiye’de artan kadın katliamlarına değinen Hatimoğulları, “Şu bir gerçek ki biz bu coğrafyada her gün katlediliyoruz. En son İstanbul’da IŞİD’vari yöntemle kadınların boğazlarının kesildiğine tanıklık ettik. Bütün bu cinayetlerin en büyük sebebi erkek egemen sistem ve bu sisteme çanak tutan mevcut olan rejimdir. Bakın şüpheli ölüm adı altında sayısız ölümler var. Her şüpheli ölümün altında bir erkeğin yattığını çok iyi biliyoruz. Bir erkek egemen anlayışın ve baskının yattığını da çok iyi biliyoruz” diye kaydetti.
‘Esenyurtlular yalnız değildir’
“Kent uzlaşısı” modeli ile seçilen Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve sonrasında yerine kayyım atanmasına dikkati çeken Hatimoğulları, Ahmet Özer’in derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Kayyımın geri alınması gerektiğini vurgulayan Hatimoğulları, iktidarın halk iradesini tanımadığını kaydetti. Hatimoğulları, “Kürdistan’taki belediyelere geçmiş dönemde kayyım atayarak deneyimlenen bu iktidar, CHP belediyelerine kayyım atamış oldu. Esenyurt halkı yalnız değildir” dedi.
‘Seçilmişler yönetmeli, atanmışlar değil’
“Halkı seçilmişleri yönetmelidir, atanmışlar değil” diyen Hatimoğulları, eşbaşkanlığa dönük saldırılara işaret etti. Hatimoğulları, “Bizler eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet mor çizgimizdir dedik, demeye devam edeceğiz. Her yerde, içeride ve dışarıda eşbaşkanlık ve eşit temsilyetimiz, mor çizgimiz olduğunu söylemeye, bunun mücadelesini vermeye siz sevgili kadınlarla birlikte vermeye devam edeceğiz” diye vurguladı.
‘Barış için mücadele etmeliyiz’
Hatimoğulları, Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalara da işaret ederek, şunları söyledi: “Aslında biz bu sürece süreç demiyoruz, dememeliyiz de. Gelişmeler var. Biliyorsunuz Devlet Bahçeli’nin gelip eş başkanımızla tokalaşmasıyla iktidar bir sürecin başladığını iddia etti. Biz ise buna bir süreç diyemeyiz dedik. Elbette barışın parıltısının oluştuğu her yerde bizler barış için mücadele etmeliyiz. Ama buradan muhalefete, muhalif kesimlere boyun eğdirmeyi hedefliyorlarsa yanılırlar. Dün de Esenyurt’a atanan kayyımla nasıl bir pratik izlemiş olduklarını göstermiş oldular. Bizler de mesajımızı bu anlamıyla almış olduk. Ne olursa olsun Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ısrarımızdan vazgeçmeyeceğiz.
‘HDK paradigmasıyla yol yürüyoruz’
Hatimoğulları sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bizler HDK’nin paradigmasıyla yol yürüyoruz. HDK’yi daha çok örgütlemeye, HDK’nin daha çok toplumun kılcal damarlarına yayılmasına ihtiyaç var. İki bloktan da bu ülkeye fayda yok. Bizler üçüncü yolun yolcuları olarak Demokratik Cumhuriyeti hep birlikte inşa edeceğimiz günlerin yakın olduğunu düşünüyoruz. Nesnel koşullar bu anlamıyla kesinlikle olgunlaşmıştır ve çalışmalarımızı bu anlamıyla sürdürmeliyiz. Ben buna olan inancımızla bedenimize, emeğimize, kimliğimize saldıranlara karşı biz kadınlar birlikte güçlüyüz diyoruz.”
Türkoğlu: 21’inci yüzyıl kadın yüzyılı
Konferansta söz alan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, 21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olduğunu belirterek, “Özellikle yüzyıllık bu süreç içerisinde ulus devletin kendisini inşa etmesi krizleri derinleştiren bir yerden oldu. Bu açından bizler 21’inci yüzyılı kadın yüzyılı olarak tanımlarken aynı zamanda farklılıkların da yüzyılı olduğunu söylüyoruz. İşte burada da HDK devreye giriyor. HDK kadın meclisleri tam da bu sıkışmışlığın içerisinde var olmanın ve örgütlenmenin önemini ortaya koyuyor” dedi.
‘Yeni yaşamı inşa etmeliyiz’
İmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridin kadın özgürlük mücadelesi açısından yansımalarına değinen Türkoğlu, “Tecridin kaldırılması biz kadınlar için de yeni dönemin hedefi olarak kendisi ortaya koyuyor. Çünkü bugün bir yönüyle İmralı’da tecrit altına alınmak istenen ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesi ama bu felsefe dünyanın her yerinde kendisi açığa çıkarıyor. Bu felsefe bugün nasıl evrenselse kadın mücadelesini de buradan feyz alarak birleşik mücadele haline getirmeyi bizlere gösteriyor. HDK’nin konferansı bu anlamda çok önemli. Baskı, savaş, erkek egemenliğinin kadın kırımının bu kadar sistematik hale getirdiği bir dönemde biz kadınlarda isyanın sorumluluklarını yerine getirmeli ve yeni yaşam modelini Ortadoğu’da nasıl birleşik mücadeleye getireceğimizin yollarını aramamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
Uçar: HDK mayası tuttu
DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ise salonda bulunan kadınları selamlayarak konuşmasına başladı. HDK paradigmasının gelinen aşamada tüm toplumda karşılık bulduğunu söyleyen Uçar, “Bu maya tuttu. Çünkü Türkiye’de siyasal mücadelenin en çok zorlandığı konulardan birisi de ortak mücadeleydi ve devlet halkları yan yana getirmeyerek kendi sistemini korumaya çalıştı. HDK bu noktada ortaya koyduğu fikriyatla bunu aştı ve bizim içinde rehber olmaya devam ediyor” dedi.
Kürt kazanımları pazarlık konusu
Günümüzde Üçüncü Dünya Savaşı’nın devrede olduğuna dikkat çeken Uçar, söz konusu bu savaşla ki Kürt kazanımlarının pazarlık haline getirilmeye çalışıldığını vurguladı. Bu anlamda PKK Lideri Abdullah Öcalan’la yapılan görüşme ve siyaseten son dönemde yapılan açıklamalara işaret eden Uçar, “Bugün açığa çıkan bu tablonun herhangi bir sürece evirildiğini söyleyemiyoruz. Evet, 43 ay sonra Sayın Öcalan bir görüşme gerçekleştirildi ama hemen ardından bugün yeni bir aile görüş yasağı verildi. Bunun adı yasa, demokrasi, kanun değil, Kürt halkını tanımıyoruz ve Kürt halkını ezmeye devam edeceğim demektir” diye belirtti.
Yüzleşme çağrısı
“Kürt sorununda yüzyıllık inkar bu ülkeye ne kazandırdı” diye soran Uçar, çözümün Kürt sorunu başta olmak üzere yaşanan sorunlarla yüzleşmekten geçtiğini söyledi. Uçar, “Yüzleşme çok kıymetli. Yüzleşme olmadan her sorun tekrar tekrar önümüze geliyor. HDK’nin kuruluşu ve paradigması tam da bunun içindir. Bir yandan devletçi yani erkek siyaseti kendisini dayatırken diğer yandan HDK bunun karşısında çok büyük bir alternatif yarattı. Çünkü devraldığımız mirasla attığımız adımla büyüyerek ilerledik. Cesareti kırıldığı andan itibaren toplum örgütsüz hale geliyor. Kürt sorunu bu kadar krizde iken ve İmralı’da devam eden tecride karşı ortak ses olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Kadınlar umudunu yitirmedi’
Uçar, sözlerini şöyle noktaladı: “Kadın mücadelesi umudunu hiç yitirmedi ve tüm baskılara ve zora rağmen kendisini örgütlemeye devam etti. Bakın saçımızın teli bir eylemdir. 1 Kasım Dünya Kobane Günü’nde kadınların zılgıtları bir eylemdir. Bu kimlik çok direndi ve bugün hedefte. Neden? Çünkü sisteme karşı alternatif olarak gelişti. En kritik dönemdeyiz. Gerek hukuki gerek siyasal anlamda o kadar çok mirasımız var ki bundan sonra da bu öncülüğü devam ettirmemiz gerekiyor. Yolumuz açık olsun.”
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel başkanı Feride Mertoğlu, kapitalizmin krizine karşı kadın mücadelesinin büyüdüğüne işaret ederek, “Faşizme karşı demokratik hattı örmemiz gerekiyor. Kürt özgürlük hareketi, Türkiye sosyalist kadın ve feminist hareketin mücadelesi var bu mücadelenin diğer hareketlere ışık olması gerekiyor” dedi.
‘Umudu büyütenleriz’
Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara, HDK’nin bir ortak mücadele zemini olduğunun altını çizerek, “Bu mücadeleye saldırıyorlar çünkü biz umudu büyütenleriz. Bizim mücadelemizi bölmeye çalışıyorlar ama biz yürümeye devam edeceğiz. Haklarımıza yönelik saldırılarına karşı ortak mücadele kritik bir nokta” dedi.
‘Jin jiyan azadi’de yol yürümeye kararlıyız’
Kadınların Kurtuluşu’ndan Gamze Taşçı, “Büyüyen kadın mücadelesini engellemek için ‘jin jiyan azadi’ sloganını engelleyerek ideolojik çizgimize ilişkin operasyon gerçekleştiriyorlar. Bütün bu çabanın karşısında Kürt kadın hareketi, Türkiye kadın hareketi ‘jin jiyan azadi’ ile yol yürümekte kararlı. Bundan sonraki mücadelemiz kadınların kurtuluşunu gerçekleştirecek” diye belirtti.
Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Yürütme Kurulu üyesi Tülay Korkutan, kadın mücadelesinin büyütülmesi gerektiğinin altını çizdi. Yeşil Sol Parti üyesi Oya Jale Uçar ise “Çözüm birlikte mücadele. Erkek şiddetine, ranta, doğa katliamına anca biz dur diyebiliriz. Öz savunma yöntemlerini yaygınlaştırmamız gerekiyor” dedi.
‘Ya bir yol bulacağız, ya yol açacağız’
HDK’nin 2011 yılında ilk eşsözcülük görevini yürüten Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, Kürt sorununda inkar ve imha politikalarının geçmişten bu yana devrede olduğunu belirterek, Türkiye’de yaşanan sistemsel krizlerin Kürt sorunundan bağımsız olmadığını ifade etti. Son süreçte yaşanan tartışmalara işaret eden Tuncel, “Esas olan şu ki; biz yıllarca Kürt sorunu muhataplarıyla çözülür ve Kürt sorununun çözümünde muhatap Sayın Öcalan’dır dedik. Ve devlette son yaşananlarla bu muhataplığı kabul etti. Bir süreç var mı? Yok, görünüyor ama yoksa bile bize sorumluluklar düşüyor. Ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız. Dolayısıyla ona güvenemiyoruz ama kendi politik programımıza güvenmeliyiz ” şeklinde konuştu.
‘Yeni yaşamı yaratacağız’
Günümüzde kadın sorunun ideolojik bir sorun olduğunu söyleyen Tuncel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erkek kapitalist sistem kadınların hayatını çalışıyor. Kadının üzerindeki sömürü kaldırılamaz noktada, kadın katliamları kadın kırımına varmış durumda. Êdi bese diyoruz. HDK Kadın Konferansı tarihi dönemeçte gerçekleşiyor. Bu dönemi aşarak halklara barış vaat etmek istiyorsak kadın mücadelesini yükseltmemiz gerekiyor. Yeni yaşamı yaratacağız.”
Konferans, yapılan konuşmaların ardından basına kapalı şekilde devam etti.
Kaynak: MA