Dünyada küresel ısınma ve iklim değişikliğine yol açan kapitalizmin son sahnesi Bakü’de kuruluyor. Fosil yakıt üreticisi SOCAR’ın eski üst düzey yöneticisi zirve başkanı olurken, Türkiye zirvede SOCAR’la birlikte rol alıyor
Yusuf Gürsucu
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı COP29 10 gün sonra Bakü’de başlayacak. Küresel ısınmayı durdurmak adına gerçekleşen zirvelere katılan ülkeler bir yandan timsah gözyaşı dökerken, diğer yandan yalan beyanlarda bulunmaktalar. 8,5 milyar ton ile 13,3 milyar ton arasında verinin eksik rapor edildiği ve bu gizlenen verinin karbon kirliliğinin yaklaşık yüzde 25’ine tekabül ettiği bağımsız araştırmacılar tarafından belirlenirken, küresel ısınmanın 1,5 derece olmazsa 2 derece ile sınırlanması iddiasının boş bir iddia olduğunu göstermekte.
Fosilden vazgeçilmeyecek
İklim değişikliği ve küresel ısınma, aşırı üretim ve tüketimlerin doğal yaşam üzerinde oluşturduğu yıkımın bir sonucuyken, aşırı üretimlerden asla vazgeçemeyecek olan kapitalizmin küresel ısınmaya çare bulacağız iddiasıyla düzenlediği zirvelerde kapitalist büyümeyi sağlamak dışında hiçbir hedef olmadığı gibi fosil yakıtlardan vazgeçmek gibi bir niyetin de olmadığı anlaşılabilmekte. COP’larda alınan ve alınmayan kararlarla zirvelere imza atanların durumu zirvelere inanmamız gerektiğini ortaya koymakta.
COP29 başkanı SOCAR’lı
Kasım ayının11’inde başlayacak olan COP29 Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de gerçekleşecek. COP29 zirvesinin başkanı ise Azerbaycan’ın devlet petrol şirketi olan SOCAR’da 26 yıl üst düzey yönetici olarak çalışmış olan Muhtar Babayev olurken, zirvede SOCAR Türkiye de sahne alacak. SOCAR’ın sahne alacağı yer ise Türkiye’nin zirvedeki pavilyon yani çadır sahnesi.
SOCAR Türkiye pavilyonunda
COP29 İklim Zirvesinde Türkiye’nin pavilyonun da yapılacak etkinlikler de; farklı bakanlıkların, birliklerin, yerel yönetimlerin, BM’ye bağlı ajansların ve şirketlerin sunumlar ve toplantılar düzenleyeceği Türkiye pavilyonunda yani fuar çadırında SOCAR Türkiye de “sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği” başlığı ile sahnede yerini alacak.
200 ülke destekledi
Azerbaycan coğrafyasını yerle bir eden, Hazar Denizi’ni adeta yok oluşa bağlayan ve ekonomisi karbon üretimine dayanan Azerbaycan’ın Babayev kararı dikkat çekerken, ülkenin dışişleri bakanı Yalchin Rafiyev ise zirvede baş müzakereci olarak görevlendirildi. Babayev, 26 yıl boyunca Azerbaycan’ın devlet petrol şirketi SOCAR’da çalışmıştı. BAE’de yapılan COP28 müzakerelerinde COP29’un Bakü’de düzenlenmesi kararı, Azerbaycan ile barış anlaşmasını kabul eden Ermenistan dahil olmak üzere yaklaşık 200 ülkeden onay almış olması ise zirvelerin hangi yönde ilerleyeceğini gösteriyordu.
COP’lar şirketlerin arenası
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği zirvelerinden biri olan COP28’e (Conference of the Parties / Taraflar Konferansı) Türkiye 1000’e yakın şirket temsilcisiyle katıldı. Bu şirketler arasında; Cengiz, Kolin, İçtaş, Socar Türkiye, Aydem, Aksa, Polat, Sanko, Eczacıbaşı, Fiba, Akfen, Sabancı, Koç gibi holdinglerin fosil şirket temsilcileri yer almıştı. COP29’da da aynı şirketlerin boy göstereceği beklenirken, SOCAR’ın “sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği” başlığı ile etkinlik düzenlemesi dikkat çekici.
İhracatın yüzde 92.5’i fosil
ABD hükümetinin Uluslararası Ticaret İdaresi verilerine göre, petrol ve gaz üretimi Azerbaycan’ın GSYİH’sinin neredeyse yarısını ve geçtiğimiz yıl ise ihracat gelirinin yüzde 92,5’inden fazlasını oluşturuyor. Yeni yayımlanan bir rapor, COP29 küresel iklim zirvesine ev sahipliği yapacak Azerbaycan’ın önümüzdeki 10 yılda fosil gaz üretiminde büyük bir artış göstereceğini ortaya koymuştu.
SOCAR’ın hedefi 49 milyar m3
Araştırmaya göre, Azerbaycan’ın devlet petrol ve gaz şirketi SOCAR ve ortakları, ülkenin yıllık gaz üretimini bugün 37 milyar metreküpten 2033 yılına kadar 49 milyar metreküpe çıkaracak. SOCAR ayrıca, 2026 yılına kadar Avrupa Birliği’ne gaz ihracatını yüzde 17 artırma kararı aldı. SOCAR, 2023 yılında sermaye birikiminin yüzde 97’sini petrol ve gaz projelerine yönlendirmeye başladı.
Nükleer çare oldu
Çernobil ve Fukuşima nükleer santrallerinde yaşanan patlamaların yarattığı radyoaktif zehirlenme ve ölümler sonucunda nükleer sermaye kan kaybına uğrarken, yeni siparişler alamamaya başladı. Birçok ülke nükleerden çekilme kararlarını açıklarken, Türkiye gibi bazı ülkeler ise bu dönemde bazı grift ilişkiler içinde nükleer santral kurma hevesine soyundu. Diğer yandan küçük nükleer reaktörler, güvenilir ve düşük maliyetli bir çözüm olarak tartışmaya açıldı. Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) tarafından hazırlanan değerlendirme raporu ile ‘temiz enerji’ sınıfına alınması yönünde adımlar büyürken, COP28’de nükleer sermaye kendisine alan açmayı başardı.
İklim raporu yayınlandı
BM Taraflar Konferansı (COP29) öncesinde yayımlanan Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım 2024 Raporu; aşırı yağışlar, mahsur kalan kömür varlıkları, ağaç örtüsü kaybı, kum ve toz fırtınaları, artan gece sıcaklıkları ve uyku kaybı ile iklim ve sağlık eğitimi ve öğretimini kaydeden yeni ölçütler de dahil olmak üzere sağlık ve iklim değişikliği arasındaki bağlantıları güncelledi. 2023 yılı, kalıcı kuraklıklar, ölümcül sıcak hava dalgaları, yıkıcı orman yangınları, fırtınalar ve seller ile dünya çapında insanların sağlığı, yaşamları ve geçim kaynakları üzerinde yıkıcı etkileri olan ve kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu.
Türkiye’ye dair çarpıcı veriler de sunan rapora göre, 2014-2023 yılları arasında, Türkiye’de her bir bebek ve 65 yaş üstü yetişkin sırasıyla yılda ortalama 14,8 gün ve 13,7 gün sıcak hava dalgasına maruz kaldı. 2019-2023 yılları arasında her yıl, Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 82,7’si en az bir ay, yüzde 43,3’ü en az üç ay ve yüzde 11,7’si en az altı ay aşırı kuraklık yaşadı. Raporda yer alan yeni verilere göre, 2016 ile 2022 yılları arasında küresel ağaç örtüsünün yüzde 5’ine denk gelen yaklaşık 182 milyon hektar ormanın yok edildiği belirtildi. En büyük ağaç örtüsü kayıpları ise Rusya’da 35,8 milyon hektar, ABD ve Kanada’da toplam 15 milyon hektar oldu.
Uluslararası tekel: SOCAR
SOCAR’ın merkezi Azerbaycan olmakla birlikte, şirket başta Türkiye olmak üzere, Ukrayna, Romanya, Gürcistan, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, İngiltere, Singapur, Rusya ve İsviçre’de de faaliyet yürütüyor. Bu operasyonların başlıcaları ise petrol ve doğalgaz arama, petrol ve doğalgaz çıkarma, ham petrol işleme, petrokimya ve enerji taşımacılığı olarak öne çıkıyor. Şirketin Azerbaycan sınırları içerisindeki petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinde; Total, BP, Chevron ve Lukoil gibi uluslararası petrol tekelleri ile ortaklıkları bulunuyor.
Türkiye SOCAR’a cennet
SOCAR’ın Türkiye’deki faaliyetleri ise 2008 yılında Türkiye’nin tek petrokimya tesisi olan Petkim’in iktidar tarafından çoğunluk hisselerinin siyasi bir kararla verilmesiyle başladı. SOCAR’ın AKP ile ilişkileri stratejik düzeyde sürerken, 2018’de SOCAR’ın Aliağa’daki yatırımları özel endüstri bölgesi kapsamına alındı. Bu kararla Türkiye’de bir ilk yaşanırken adres SOCAR’dı. SOCAR bu sayede bazı altyapı işleri Sanayi Bakanlığı sorumluluğuna devredildi, projesine göre kamulaştırma masrafları da bakanlığa yıkıldı. Birçok harçlardan, KDV’den ve diğer birçok vergiden muaf tutulan SOCAR’ın ÇED onay süreci de hızla işletildi.
COP28’de neler yaşandı?
Zirvelerin amacı, şirketleri bir araya getirip dünyayı sömürmenin ortak yollarını bulmak olarak öne çıkıyor. Tüm ülkelerden gelen delegasyonun çok büyük çoğunluğunun şirket temsilcilerinden oluşması zirvelerin gerçek yüzünün göstergesi. COP28 Başkanı Sultan el-Jaber’in de bir petrol şirket temsilcisi olması ise zirvenin genel amacını ilk baştan net olarak ortaya koyuyor. COP28 Başkanı Sultan el-Jaber, anlaşmanın iklim değişikliğine ‘kapsamlı bir yanıt’ sunduğunu iddia ederken, anlaşma metninde ülkelere enerji sistemlerinde fosil yakıtların kullanımından vazgeçmeleri çağrısında bulunulduğuna vurgu yapıldı.
Havanda su dövülüyor
Bu çağrının tüm zirvelerin ortak çağrısı olması ise geçmiş zirvelere göre bu zirvede de değişen bir şey olmadığını gösterirken adeta havanda su dövülüyordu. Anlaşma metninin eski metinlerle arasındaki önemli bir fark ise COP28’in daha geri bir anlaşma olduğuydu. Eylem planlarında devletlerin işlevini ‘üstlenebilir’ vurgusu yerine ‘katkıda bulunabilir’ vurgusu dikkat çekiciydi. Yani uygun bulursan ‘katkıda bulun’ gibi naif bir çağrıyla sürecin ilerletileceği anlaşıldı. Avrupa Komisyonu’nun İklim Kriziyle Mücadeleden Sorumlu üyesi Wopke Hoekstra’nın COP28 taslak metne dair, “30 yıldır ilk defa fosil yakıtların sonunun başlangıcına ulaşabiliriz” değerlendirmesi ise trajikomikti.