Beklenen oldu. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM’in (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) “tahliye edilmeli” dediği Selahattin Demirtaş’ın başvurusunu reddetti.
Beklenen buydu, çünkü Türkiye’de demokrasi ve hukukun üstünlüğü kalmadı… Cumhurbaşkanı Erdoğan, AİHM kararına verdiği ilk tepkiyle (“Bizi bağlamaz.Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz”) bu durumu en açık biçimde dünyaya ilan etti. Yerel mahkeme “Erdoğan hukukunun sesi” olduğunu teyit etmiş oldu. Fakat Ankara Ağır Ceza, AİHM’in ihlal edildiğini belirttiği 18. maddeye dair açıklama yap(a)madı. Ki AİHM’in Demirtaş kararının en can alıcı ve “tarihi” kısmı zaten bu.
Uluslararası alanda çalışan bir hukukçunun tabiriyle, Madde 18 bir “nükleer seçenek”. Strasbourg’un Madde 18’i işletmediğini çünkü bunun son ve en ekstrem çare anlamına geldiğini söyledi. Bir ülkeye “Hukuku siyasete alet ediyorsun” demek, AİHM gibi bürokratik ve devletlerle iyi geçinmeyi önceleyen bir kurum açısından hakikaten olağanüstü bir karar.
Zaten Erdoğan’ı çıldırtan da bu.
Türkiye ve AİHM açısından ilkler İktidar ve borazanlarının iddiasının aksine, AİHM, Türkiye’den son dönemde yapılan pek çok başvuruda o kadar hantal davrandı, tartışmalı kararlar verdi ki yoğun eleştirilere maruz kaldı.
Bu nedenle hukukçular, kararın içeriğini değil, neden bu kararın bu kadar geç çıktığını konuşuyor.
Hal böyleyken bal gibi de bağlayıcı olan kararın uygulanmaması, yani Demirtaş’ın tahilye edilmemesi, hem yeni bir ihlal, hem de verilen kararın okkalı bir teyidi:
Neymiş? Demirtaş, siyasi nedenlerle tutukluymuş. Demirtaş kararının yalnız Türkiye bakımından değil, AİHM bakımından da ne kadar önemli olduğunu anlamak için AİHM eski yargıcı Rıza Türmen’e başvuralım.
Türmen, Demirtaş kararının birçok ilki barındırdığını T24’te tane tane yazdı:
1. AİHM, ilk kez bir siyasetçinin tutuklu halinin devamı nedeniyle (Sözleşme’nin 5/3. maddesi) seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
2. AİHM, ilk kez Türkiye ile ilgili olarak, Sözleşme’nin 18. maddesinin ihlal edildiğine, yani Sözleşme’deki hak ve özgürlüklerin amaçlarından saptırılarak uygulandığına hükmetti.
3. AİHM, ilk kez 18. maddeyi 5/3 ile birlikte uyguladı. (Yazının tamamını mutlaka okuyun: <http://t24.com.tr/yazarlar/riza-turmen/aihmin-demirtas-karari-nedir,20904>)
Madde 18 uygulanırken AİHM’in gözönünde bulundurduğu hususlar, HDP ve bileşenleri başta olmak üzere,muhalefetin nasıl baskılandığının teyidi.
Türmen, bunun ne anlama geldiğini yazmış: “Ülkedeki gergin siyasal ortam, Sn. Demirtaş ve partisini hedef alan iktidar partisi mensuplarının konuşmaları,tutuklanmasının referandum ve Cumhurbaşkanı seçimi gibi iki önemli siyasi olay esnasında gerçekleşmesi, muhalefeti susturmaya yönelik sistematik bir çabanın bulunması, HDP’nin ileri gelenleri ve seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanmaları. Bütün bunlar, Sn. Demirtaş’ın tutukluluk halinin devamının siyasal nedenlere dayandığını gösteriyor.” Tekrar edelim, AİHM’in kararı bağlayıcı. Tersini iddia etmek ve Demirtaş’ı derhal salıvermemek, yeni bir ihlal.
Türkiye’nin hukuk devleti olmadığı, demokrasiden saptığı artık tescilli. Bundan sonra AİHM’e üye diğer ülkelerin nasıl davranacağı belirleyici olacak. Hukukun üstünlüğünü, demokratik değerleri açıkça ihlal eden bir ülkeyi idare etmeye devam mı? Tamam mı?