Çok sayıda ili yerle bir eden deprem sonrası yaklaşık 2 yıl geçerken yüzbinlerce kişiye hala ev yapılamadı. Bütçenin önemli kısmı operasyonlara akıtılıyor
AKP-MHP yönetimi bütçenin büyük kısmını yandaş silah şirketlerine, SMO’ya ve sınır ötesi operasyonlara ayırırken yüzbinlerce depremzedeye hala ev yapılamadı. Depremzedelerdne biri de Hatice Buluş “Yerinde Dönüşüm Projesi”nin aksaması nedeniyle hâlâ konteynerde yaşarken, hem fiziki hem de psikolojik olarak zor günler geçirdiğini dile getiriyor.
Mereş merkezli Şubat 2023’te yaşanan deprem sonrası sadece 101 bin 254 konut teslim edildi, evleri de parayla satıyorlar. Oysa tartışmalı raporlarla 400 bin 904 konut ve 40 bin 486 işyeri olmak üzere toplam 441 bin 390 hak sahibi belirlenmiş durumdaydı. Hala deprem konutlarına başlanmayan köyler bulunuyor. Depremden en çok etkilenen ve en fazla can kaybının yaşandığı kentlerden biri olan Semsûr’da (Adıyaman), şehir enkaz halinde bırakılırken, Cumhurbaşkanı tarafından kentin bir yıl içerisinde onarılacağı ve kimsenin mağdur edilmeyeceği sözü verilmesine rağmen, kentin mevcut durumu vaatlerin yerine getirilmediğini gözler önüne seriyor. Depremin ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından “Yerinde Dönüşüm Projesi” başlatıldı. Bakanlık tarafından denetlenen bu proje hala netliğe kavuşmamışken, birçok kişi, ağır hasarlı olmasına rağmen evlerine girmek zorunda kaldı.
JİNNEWS’ten Derya Ren’in haberine göre Kent merkezinde yaşayan ve deprem sürecinde evleri ağır hasar gören Hatice Buluş, yaklaşık 2 yıl geçerken hâlâ konteyner kentte yaşamaya devam ediyor. Yerinde dönüşüm projesi kapsamında evlerini geçen yıl müteahhide teslim eden Hatice, evlerinin hala yapılmadığından dolayı konteyner kentte yaşamak zorunda kaldığını belirtiyor.
‘Konteynerde yaşamak istemiyoruz’
Konteyner kentte yaşamaktan dolayı psikolojik ve fiziksel açıdan zorlandığını ifade eden Hatice, “Kiraya çıkmak istiyoruz ancak evlerin hepsi hasarlı ve bu da korkutuyor. Geçen yıl Kasım ayında bir müteahhitle anlaştık. O müteahhit, sürekli farklı gerekçelerle bizi oyalıyor. Belediye de süreci çok uzatıyor. Bizler uzun süreli konteynerde yaşamak istemiyoruz. Konteynerde yaşamak çok zor. Örneğin, konteyner çok küçük olduğu için sürekli bir yerlere çarpıyoruz. Öte yandan misafir ağırlayamıyorsun, eski toplumsallık da kalmıyor bu şekilde. Kızım üniversiteyi kazanamadı, çünkü ders çalışacak bir ortamı yoktu” dedi.
‘İşleri dolaşmak değil’
Yerinde dönüşüm kapsamında yapılan evlerin denetlenmesi gerektiğini vurgulayan Hatice, bazen müteahhitlerin keyfi davrandığını söyledi. Hatice, “Yetkililerin işi sadece gelip konteynerlerin arasında dolaşmak olmamalıdır. Biz mağdur olanların da suçu var, çünkü sorgulamıyoruz. Verilene şükrediyoruz. Yetkililere, ‘Gelin bir gün bizim yaşadığımız koşullarda yaşayın’ demiyoruz. Müteahhide karşı da ‘Yanlış bir şey söylerim’ korkusu var, çünkü evini kötü yapabilir endişesi taşıyoruz. İşlemler belediye ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında yürüyor. Ben gidip ne diyebilirim ki? Her durumda kendilerini haklı çıkarabiliyorlar” ifadelerini kullandı.
SEMSÜR