Festivaller iç içe geçmiş halkalar gibi örgütlenen sermaye, ulus ve devlet cenderesinden doğayı kurtarma, kültürü yaşatma ve böylece özgür bir toplum modeli inşa etmenin atılımıdır. Çünkü doğa beşiktir, doğayla doğru temelde ilişki de kültürün teminatı ve her yeni şeyin başlangıcıdır
Muaz Doğan
Faaliyet kapsamındaki etkinliklerin içkinlik düzeyi kültürel soykırımın tahribatını kayıt altın almaktadır. Estetik ilgisi bu içkinlik düzeyinin yörüngesindedir; bu yörünge kaybolmaya yüz tutmuş ya da tahrip edilmiş kültürel unsuru gün yüzüne çıkarmakla ilgilenmektedir. Söz konusu ilgi anti-kolonyalist mücadele olarak politik, toplumsal unsuru gövdesinde taşısa da bu onun estetik ilgisine gölge düşürmez. Çünkü burada estetik, kültürün kökensel iddiasını yerine getirme vaadinin peşine düşer. Konserler, Cil u Bergen Kurdi, paneller, tiyatro ve stand-uplar çepeçevre sarılmış politik ilgi içinde ve politik ilgiye rağmen estetik yargının oluşturulmasını amaç edinir.
Hegel gibi kimi Alman filozofların yer yer başvurduğu Weltlauf ifadesi dünyanın gidişatı anlamına gelir. Hegel için bu gidişat tinin kendini açımlaması olarak özgürlük ilgisine doğrudur. Fakat burjuvanın kendi imgesinde yarattığı dünya özgürlüğün vardıysa bir hareketi onu tasfiye edip yerine ücretli köleliği uygun gördü. 19. ve 20. yüzyıl düşünürleri dünyanın gidişatını Hegel’in aksine özgürlüğün kendini gerçekleştirme biçiminin hareketi olarak değil bir yıkım gidişatı olarak tespit ettiler; nükleer savaş, soykırımlar ve evrensel düzeyde kurumsallaşan işkence Hegel’i değil bu tespiti doğruladı. Böylece yıkımın kaynağına yönelik tespitler çoğaldı, bu nedenlere yönelik analizler bir yıkım literatürü oluşturacak denli genişledi. Öyle ki kimi düşünürler soykırım mantığını toplama kamplarına değin izlediler, Aydınlanmanın Diyalektiği’ni buradan kurdular.
Tarihin kavrayışı
Yıkımın mantığını kurcalayan düşünürlerin hızlıca tespit ettikleri ilk unsurlardan biri yıkımın hedefi olanlara da bulaşmış olan pozitivist/ilerlemeci tarih anlayışı oldu. Bu tür bir tarih kavrayışı yaşamın yanlışladığı Hegelci özgürlük fikrine bağlı kaldı. Dünyanın hep iyiye doğru ilerlediğine yönelik bu ilgi ilerlemeci tarih kavrayışının başlıca unsurudur. Bu unsur faşizmin dahi muhalifleri tarafından ilericilik adına onaylamasına yol açmıştır. 20. yüzyılın kimi düşünürleri tarih kavrayışına yönelik bu tür bir ilginin yerine bir tahakküm tarihi önerdiler. Burada öne çıkan ilk unsur doğa üzerindeki tahakkümün sürekli yıkım yaratan hareketidir. Bu düşünürlere göre madde, doğa ve kadın dünyanın ve toplumsal yaşamın kavranmasına yönelik ilk bilinç evresinde bir ve aynı şey olarak ele alınmış, nesneleştirilmiş ve tahakküm alanlarına dönüştürülmüştür. Yine bu düşünürlere göre Avrupa faşizmlerinin kaynağı da bu tahakküm biçimleridir. Bir ve aynı şey olarak düşünülüp nesneleştirilmiş böylece tahakküm alanına dönüştürülmüş madde, doğa ve kadın kavrayışının yarattığı büyük yıkımın izleri bügün belki de en çok Kürdistan’da takip edilebilir. Kadın özgürlüğü fikri tam da bu tahakküme ilgimizi çekmiş ve mücadelenin bütün biçimlerini buradan kurmayı önermiştir. Kültür ve sanat festivalleri de bu mücadele biçimlerinden biridir.
Kürdistan’ın doğa ilişkisi
Festivaller iç içe geçmiş halkalar gibi örgütlenen sermaye, ulus ve devlet cenderesinden doğayı kurtarma, kültürü yaşatma ve böylece özgür bir toplum modeli inşa etmenin atılımıdır. Çünkü doğa beşiktir, doğayla doğru temelde ilişki de kültürün teminatı ve her yeni şeyin başlangıcıdır. Nesneleştirilerek tahakküm alanlarına dönüştürülmüş doğaya, maddeye ve kadına dair doğru temelde farkındalık hem tarihsel hem de aktüel ilgiyi doğru saptanmış politik/pratik etkinliğe yönlendirir. Kürdistan’ın doğayla ve kadınla ilişkisinin hikayesi olarak festivaller bu açıdan arşiv niteliğinde etkinliklerdir. Kültür ve sanat festivalleri, nesneleştirilerek tahakküm alanlarına dönüştürülmüş doğanın ve kadının, sürekli yıkım yaratan dünya gidişatına (Weltlauf) dolayısıyla Hegel’e ve burjuvanın kendi imgesinde yarattığı dünyaya itirazın kaydıdır. Sayılan bütün hususların ve mücadele biçimlerinin işaret ettiği üzere Kürdistan’da devrim, kadının adıdır. Kadının adı doğanın selameti, tahakkümün sona ermesi ve özgürlük imkanıdır.
Not: Görseller 15-16 Ekim tarihlerinde Mazıdağı’nda, 16 Ekim’de Kulp’ta, 19-20 Ekim Ergani’de, 20 Ekim Mardin’de Sanatça ve KASED tarafından organize edilen kültür ve sanat festivallerine aittir.