Bedlîs’in Tatwan ilçesinde ağaç kütüklerinden ahşap ürünler yapan Furkan Demirtaş, yaygınlaşan endüstriyel ürünlere karşısı bu mesleği seçtiğini belirtirken, talebin azlığından dolayı emeğinin karşılığını alamadığını belirtti
Endüstriyel ürünlerin yaygınlaşması nedeniyle diğer el zanaatları gibi ahşap ürünlere olan talep de günden güne düşüyor. El zanaatları ustaları ise bu mesleklerinin varlığını hediyelik ve süs eşyaların üretimiyle sürdürmeye çalışıyor. Furkan Demirtaş da 18 yıllık mesleğini Bedlîs’in (Bitlis) Tetwan’da (Tatvan) ilçesinde sürdürmeye çalışan ustalardan biri. Şekerlik, vazo, süs eşyası ve dekoratif ürünler üreten Demirtaş, ürettiği ürünleri kendi mağazasında yurttaşlara sunuyor.
Çocukluğundan beri ahşap oymacılığına ilgisi ve yeteneği olduğunu ve bu alanda ürünler ortaya koyduğunu anlatan Demirtaş, bu nedenle çocukluğunun çok keyifli geçtiğini söyledi. Mesleğe, 2007’de çırak olarak adım attığını söyleyen Demirtaş, bir ahşap ustasının babasına “Oğlunuz çok yetenekli” demesi üzerine babasının, “Sanayiye götür, çalışmayı öğrensin” sözleriyle ahşap işçiliğine adım attığını ifade etti. Hem liseye gidip hem de sanayide çalışmaya başladığını aktaran Demirtaş, 5 yıllık sanayideki çalışmanın ardından 2019’da ise evinde küçük bir atölye açtığını kaydetti. Daha sonra taşınıp atölyesini genişlettiğini dile getiren Demirtaş, “Nihayet 2021 yılında Lotus Ahşap Atölyesi’ni mağaza olarak açtım. Bunun yanı sıra mağazamda sattığım ürünlerimi yapmak için bir atölyem (marangozluk) de var. Ayrıca lotus çiçeği bataklıkta çamurun içinde açtığı ve bize benzediği için dükkanıma bu ismi verdim” dedi.
Ağaçların kütüklerini işliyor
İşlemede; meşe, gürgen, palamut ve ceviz gibi ağaçları kullandığını belirten Demirtaş, ürünleri için bu ağaçların kütüklerini satın aldığını ve işlemeye başladığını anlatarak, “Kütükteki şekillendirme işlemi bitince, pişirme işlemi başlıyor ve şekillendirilen kütük buhar fırınına gidiyor. Bu kütük yaklaşık bir hafta boyunca buharlı fırında kalıyor ve bu işlem sırasında ağacın zehirli suyu kütükten dışarı çıkıyor. Fırından çıkan kütük bir hafta dinlendirildikten sonra tekrar ölçüm yapılıyor. Bir kez daha ölçümü yapılan bu kütük, kendisinden yapılan ürünün çatlamaması ve yamulmaması için bir iki yıl süreyle bekletiliyor. Daha sonra bu bekletilen kütük atölyede ürün haline getiriliyor” ifadelerini kullandı.
‘Doğal bir üründür’
Ortaya çıkacak ürünlerin taslağının öncelikle kütük üzerine çizildiğini ifade eden Demirtaş, sonra kütüğü tornadan geçirerek, ürünün şeklini verdiğini, ardından cilalama sürecine geçildiğini dile getiren Demirtaş, “Bir ürüne iki kat cila uyguluyorum ve bu cila insan temasına mümkün, kimyasal değil. İnsan sağlığı açısından herhangi bir riski yoktur. Ahşabın kendisi doğal bir üründür ve hiçbir kimyasal kullanılmamalıdır” diye konuştu.
Yapılan işin maliyetli olmadığını, asıl maliyetin büyük bir emekle ortaya çıkan ürünün değerinin çok altında satılmasıyla ortaya çıktığını aktaran Demirtaş, atölye kurmak için 500-600 bin TL’ye ihtiyaç duyulduğunu belirterek, “Bu işte önemli olan el emeğidir. Bir gün boyunca emek verdiğim ürünümü en az bin 500 ila 2 bin TL’den satmak zorundayım. Maalesef talep olmadığı için en fazla 800 TL’ye ürün satıyorum, dolayısıyla gelirim çok düşük. Büyük bir ilgi olmadığı için daha yüksek bir fiyat söyleyemeyiz” diye belirtti.
Formu bozulmuyor
Yaptığı işin zanaat olduğunu ifade eden Demirtaş, şöyle devam etti: “Sanat ve sanatçı güçlüyse toplumu şekillendirir, yol gösterir. Peki, ürettiğimiz bir ürün bir topluma ne kadar yol gösterecek ya da o toplumun kalkınmasına ne kadar hizmet edecek? Ürünlerimiz sadece insanların zevklerine hitap ettiğinden ben işimi zanaat olarak tanımlıyorum. Çalışmalarımız ağaçtan yapılmakta olup ahşap çevreye sıcak bir hava katmaktadır. Bu yüzden insanlar ahşap ürünleri tercih ediyor. Ayrıca bu ahşap ürünler yüzyıl sonra bile formunu koruyacak ve bozulmayacaktır.”
Yurt dışından talepler geliyor
Ürünlerinin çok sayıda kişiye ulaşmasını istediğini belirten Demirtaş, ürünlerinin bir yerlerde kullanıldığını görünce çok mutlu olduğunu aktardı. Yurt dışı taleplere de cevap verdiğini söyleyen Demirtaş, “Ürünlerimi Türkiye’ye de satıyorum ama yurt dışından daha fazla sipariş geliyor. Bu günlerde bir ürünümü Roma’ya gönderdim. Bu ürünü orada görmekten, oradaki kültürlerle ilişkisini görmekten çok mutluyum. Bunu maddi olarak açıklayamam. En çok talep Amerika, Almanya ve İngiltere’den geliyor” ifadelerini kullandı.
Ürünlerinde çoğunlukla Anadolu’nun kültürel motiflerini kullandığını söyleyen Demirtaş, bazen İskandinavya motiflerini de çizdiğini belirtti. Demirtaş, mesleğinin doğal bir meslek olduğunu hatırlatarak, “Bu meslek daha çok sahiplenilmeli ve daha fazla yaygınlaştırılmalıdır. Topraklarıma ve insanlarıma çok bağlıyım, bu yüzden bu işi yapmak için başka bir yere gitmek istemiyorum. Halkımız da bize ve çalışmalarımıza aynı şekilde yaklaşıp sahip çıkmalı” diye ekledi.
Haber: Bazid Evren / MA