Zirveler ve verilen tavizler ülkenin her bir alanında yaşamakta olduklarımızı çoğaltarak uluslararası inşa planlamaları ile hızla sürüyor. Siyasi iktidar yaşamın sermaye birikimine sokulabileceği her zirveye Türkiye üzerinde açacağı yatırımları pazarlamak için canı gönülden katılıyor. Türkiye AB üyeliği için verdiği ödünlere rağmen ülke içinde yürüttüğü hukuksuzluklar, insan haklarına, düşünce özgürlüğüne, halkların özgürlüğünü hiçe saydığı politikalarından dolayı veto yedikçe AB üyeliğini başaramayacağı düşüncesi ile yüzünü G20 üyesi olan ülkelerden oluşan, 2009’dan beri oluşumunu sürdüren BRICS zirvelerine de döndürdüğünü iddia ediyor. Ancak durum bu iddianın çok ötesinde, tüm uluslararası organizasyonlara katılıp taviz vererek ülkeyi sermaye birikim alanına çevirmeye çalışıyor.
Bu amaçla, 22 Ekim 2024’te Rusya’da gerçekleşen 16. BRICS Zirvesi’ne Erdoğan Türkiye adına katıldı. Zirve sırasında Putin’le bir araya geldiği Türkiye-Rusya arasındaki ekonomik ve güvenlik işbirliği konularının güçlendirileceği konusunda ortaklaşıldığı haberlere yansıdı.
16.’sı yapılan ve her yıl stratejileri geliştirilen BRICS oluşumu çok uluslu ABD Goldman Sachs Yatırım Bankası başkanı Jim O’Neill tarafından ortaya atılan uluslararası bir finans zirvesi. IMF ve Dünya Bankası’na rakip olabilecek bir uluslararası finansal kuruluş olma iddiasına rağmen hedefleri ortak. Yeni para birimi oluşturma hedefine 2014 yılında Yeni Kalkınma Bankası (BRICS Bank) kurulmasını ekledi. Finans kuruluşu ve ekonomik işbirliği çerçevesinde Zirveye dahil olan ülkeler arasında küresel ekonomik durumu iyileştirme, küresel finans kurumlarını geliştirme olarak belirlenen hedef zirve dışındaki ülkelerin şirketlerini de destekleme kararı aldı. 2017 yılında yenilenen zayıf para birimine sahip ülkeleri görüşmelerine eklendi. Türkiye, Arjantin, Pakistan, Mısır ve Katar bu eklenen kırılgan ülkeler.
2024’te Dışişleri Bakanı’nın “BRICS’e üye olmak istiyoruz” açıklanması aslında AB fonlarına COP zirvelerinde Türkiye’nin verdiği tavizlere yenileri ekleyerek, bugüne değin uluslararası kapitalist ülkelere verilen tavizlere yenilerinin ekleneceğini, eklenen tavizlerin güçlendirileceğini göstermekte. Türkiye’nin amaçları da, BRICS, COP zirveleri ile üretilen uluslararası kapitalist inşası.
Türkiye bir yandan COP zirvelerinde imzaladığı anlaşmalarla COP’a üye ülkelere taviz verirken diğer yandan AB yeşil mutabakatı gereği dağıtacağı yeşil- mavi fonlarda yararlanmak için ödünsüz tavizlerini sürdürmekte. Hatırlarsanız COP28 BAE zirvesinden döner dönmez zirvenin hemen ardından BAE ile Türkiye’nin her köşesinde yapılabilecek enerji ve maden anlaşmalarını imzalamış ve koşulsuz onay vermişti (www.ekolojipolitiks.com; 3 Şubat 2024 COP vb. organizasyonlar, yaşama yüklenenler.)
BAE ile yapılan anlaşma ile Türkiye sınırları içinde topraklarda, denizlerde enerji yatırımları -nükleer enerji santralleri (NES), deniz üstü ve karada rüzgâr enerji santralleri (RES), tarım alanlarında güneş panelleri (GES), diğer ülkelerle enerji iletim projeleri, termik santraller (TES)- ve maden arama ve işletme tesisleri yapımının hızlanacağı,
Sadece enerji ve maden alanında değil sağlık ve tarım alanında da BM iklim zirvelerinde, COP organizasyonlarında belirlenen stratejilere yönetişim sisteminde yapılan düzenlemelerle (örneğin, yeni idari mekanizmalar tanımlanarak) hızla katılım sağlanacağını öngörmüştük.
Bir yandan COP zirveleri ile siyasi krizini aşmaya çalışan siyasi iktidar, kapitalizmin kendisini yeniden üreteceği stratejilere tüm uluslararası organizasyonlara girerek, tavizler vererek ekonomi, siyasi çırpınışlarını sürdürüyor.
BM organizasyonlarında talip olduğu AB yeşil-mavi fonlara, BRICS zirvelerinde BRICS fonlarını ekleyerek, hem güvenlik politikaları hem de kapitalizmin yeni stratejilerine desteğini uluslararası diplomasi tavizleri ile sürdürmeye devam ediyor.
Putin’le görüşmede haberlere yansıyan; Türkiye’nin Rusya’dan alacağı doğal gaz anlaşmasının süreceği, Türkiye üzerinden uluslararası doğal gaz merkezi kurulacağı, 2025 yılında Akkuyu Nükleer Santrali’n işletmeye alınacağı, ticaret, güvenlik ve enerji olmak üzere ikili anlaşmaların güçlendirileceği. Türkiye BRICS zirvesi ve öncesinde AB’ye sırtını döndüğünü ima etse de, uluslararası kapitalist sistemin krizlerinin çözüm için kurulu bir diğer kuruluş BRICS üyelerine de tavizlerini sürdürüyor. BRICS’e göre de Türkiye’nin ne NATO ülkesi olması ne de AB organizasyonlarına katılması engel teşkil etmiyor. Yeter ki yetkisinin olduğu tüm alanlarda, ormanlarda, tarım alanlarında, suların içinde kıyısında topraklarında uluslararası şirketlerin yatırım yapmasına, savunma, enerji, maden, inşaat yatırımlarına koşulsuz destek olsun. COP ve BRICS zirvelerinin küresel ekonomi, siyasal işbirliği konusunda ortak hedefleri arasında katılan ülkelerin zirve stratejilerini gerçekleştirecek ulusal yapılaşmasını tamamlamaları, kurumsallaştırmaya evirmeleri salık veriliyor.
Önümüzdeki günlerde TBMM’de 2025 yılı bütçe önerileri görüşülecek. Bu önerilerde savunma sanayine, tarıma, sağlık alanına, doğal alanlara yapılacak yatırımların ipuçları ve bu ipuçların, uluslararası kapitalist ülkelere verilen tavizlerin izlerinin öncü adımlarını göreceğiz.
Siyasi iktidarın savunma sanayi için, akıllandırılmış sistemler için, yenilenebilir enerji yatırımları ve bunlara bağlı maden işletmeleri için kapitalist sisteme vermeyeceği taviz yok.