2018 yılında gördüğü işkence sonrası beyninde pıhtılaşma oluşan ağır hasta tutsak Fevzi Arslan, ağız içi arama dayatmasını kabul etmediği için tedavisinin yapılmadığına işaret ederek, ‘Sesimize kulak verilmeli’ çağrısı yaptı
Adana Suluca Y Tipi Kapalı Cezaevi’nde tekli hücrede tutulan ve İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) ağır hasta tutsak listesinde yer alan Fevzi Arslan (55), yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) yazdığı mektupla anlattı.
Mektubunda, ağız içi arama işkencesi dayatmasından kaynaklı hastaneye sevklerinin yapılmadığına ve son günlerde yaşadığı rahatsızlıkların arttığına değinen Arslan, “Baş ağrısını şiddetli bir şekilde yaşıyorum. Unutkanlığım devam ediyor. Gündüzleri kesinlikle uyuyamıyorum. Yarım saat bile gündüzleri gözlerimi kapatırsam, geceleri baş ağrısından adeta kıvranıyorum. Başımı duvarlara vurmak istiyorum. Benim için ölümle can çekişmek gibi. Belimin ağrısından dolayı sünger üzerinde uyuyamıyorum, yerde beton üstünde gazete ve battaniye serip yatıyorum. Belimin ağrısı beni çok rahatsız ediyor. Ortopedik yatağa ihtiyacım var, ama hiçbir şekilde bana ortopedik yatak verilmiyor” ifadelerini kullandı.
Mektubunda, tutsak bulunduğu cezaevinde geçtiğimiz günlerde adli bir tutsağın intihar ettiğini ve bunun basına yansımadığını belirten Arslan, “Cezaevinde karşı koğuşta bir tutsak kendisini öldürdü, dediler. Bunun basına ve kamuya duyurulması gerekir. Adli ya da siyasi hiç fark etmez sonuçta insandır” diye belirtti.
‘Ayakta sayım’ şartı
Mektubunda, cezaevinde yemeklerin az verildiğini kaydeden Arslan, “Kantinden alışveriş yapmak istiyoruz, ama ihtiyaçlarımızı karşılayacak ürünler yok. Cezaevi idaresi benimle görüşme yaptı, ‘Seni ve bir başka ağır hasta tutsağı ayrı bir odaya almak istiyoruz, yanınıza da başka bir tutsak alacağız size bakar.’ Ben duruma karşı çıktım, ‘Ağır hasta tutsakları bir odaya kilitleyemezsiniz, durumumuz o şekilde daha da kötü olur’ dedim. Sonra idare başka bir şart koydu, ‘Sen ve iki kardeşini bir koğuşa alalım, ama şartımız var sayım yaptığımız zaman ayağa kalkacaksınız.’ Ben tekrardan karşı çıktım; ‘Ben burada askerin değilim, bize bu şekilde yaklaşamazsın irade mi kıramazsınız’ dedim. Ben orda işkence günlerimi hatırlayarak sinir krizi geçirdim ve sonra beni odama aldılar” diye kaydetti.
Ağız içi arama işkencesi
Mektubunda, ağız içi arama işkencesinden kaynaklı hastaneye gidemediğini belirten Arslan, şöyle devam etti: “Hastaneye gitmek için tekrardan dilekçe verdim, çünkü durumum günden güne kötüleşiyor. İdare bana ‘Eğer bu defa da ağız içi aramayı kabul etmezsen sana ağır disiplin cezaları vereceğiz’ diyor. Ben aramayı kabul etmedim ve hastaneye gitmedim ve bu şekilde hukuksuzluk ve zorbalıklar olursa kabul etmem. Ben yürümekte güçlük çekiyorum, tüm bedenim ağrıyor bu şekilde dayanmam söz konusu bile değil. İrademizi kırmak istiyorlar, bunun için de bizi ölüme terk ediyorlar. Bu kötü muameleden dolayı cezaevinde ölümler oluyor. Bunu tüm dünya bilmeli, duymalı ve sesimize kulak vermelidir.”
Fevzi Arslan kimdir?
Riha’nın Pirsûs (Suruç) ilçesinde kardeşleri Ömer (36), Mehmet Haşim (32), Mehmet Kasım (46) ile birlikte 18 Ekim 2018 tarihinde gözaltına alındı. Suriye’de başlayan çatışmalar üzerinde 2012 yılında Riha’ya gelen Arslan kardeşlerin akrabası Khlel Khlel (30) de polisler tarafından gözaltına alındı. AKP eski Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’a dönük “suikast” istihbaratı iddiası üzerine gözaltına alınan 5 kişi, 11 gün boyunca TEM Şube’de tutuldu. Gözaltı sürecinde 5 kişiye polislerin hazırladığı ifadeler zorla imzalatılmak istendi. Ayrıca 5 kişi ağır işkencelere maruz kaldı. 11 günlük işkence, Adli Tıp Kurumu tarafından 31 Ekim 2019 tarihinde hazırlanan rapora da yansıdı. Raporda, 5 kişinin maruz kaldığı işkencelerin detaylarına yer verildi.
Gözaltındaki 11 günün ardından 5 kişi çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Ancak hazırlanan iddianamede, gözaltı gerekçesi yapılan “suikast” iddiası yer almadı. Kentte farklı tarihlerde yaşanan birçok olaya iddianamede yer verildi. Mahkeme, işkence altında alınan ifadeleri baz alarak, Fevzi ve Mehmet Kasım Arslan kardeşler ile Khlel Khlel’e “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma, tasarlayarak kasten öldürme” iddiasıyla 3 kez ağırlaştırmış müebbet hapis cezası verdi. Ömer ve Mehmet Haşim kardeşlere ise “Tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma, tasarlayarak öldürmeye teşebbüs, kamu malına zarar verme ve ruhsatsız silahlara mermi satın alma” iddiasıyla 28’er yıl hapis cezası verildi.
Antep Bölge Adliye Mahkemesi 18’inci Dairesi, 19 Şubat 2020 tarihinde verilen cezaları onadı. Yargıtay’a itirazda bulunuldu. Ancak 17 Ocak 2024 tarihinde Yargıtay da cezaları onadı. Avukatlar, bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Dosya halen AYM’de bekliyor.
Beyin erimesi tespit edildi
Yargı süreci devam ederken, 6 Haziran 2024 tarihinde baş ağrısı şikayetiyle hastaneye kaldırılan Fevzi Arslan’da beyin erimesi başladığı tespit edildi. Arslan’a avukatı, müvekkiline dair teşhisi özel bir hastanede uzman bir doktora inceletti. Doktor, 2018 yılında elektrikli işkence sonucu Arslan’ın beyninde pıhtılaşma oluştuğu, zamanında müdahale edilmediği için iltihap oluştuğu ve bunun beyin erimesine neden olduğu tespitlerinde bulundu. Adana Suluca Y Tipi Kapalı Cezaevi’nde tekli hücrede tutulan ve İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) ağır hasta tutsak listesinde yer alan Arslan, hastalık nedeniyle unutkanlık ve uykusuzluk problemleri yaşıyor.
Haber: MA / Emrullah Acar