Wan depreminin ardından kurulan konteyner kentte yaşamını sürdüren kadınlar, konteynerlerde yaşadıkları problemleri anlatırken ısınma sorununa dikkat çekiyor
Wan’da 23 Ekim 2011 yılında 7.2 büyüklüğünde gerçekleşen yıkıcı depremin ardından 604 kişi yaşamını yitirmiş, 4 bin 152 kişi ise yaralanmış ve binlerce insan evsiz kalmıştı. Depremde evleri yıkılan yurttaşların sorunları ise, aradan geçen 13 yılda hala çözülemedi.
Tûşba ilçesine bağlı Seyrantepe Mahallesi’ndeki konteyner kent hala duruyor. Toplam 120 konteynerden oluşan kentte yaşayan insanların çoğu artan kiralar ve zorlaşan hayat şartlarından dolayı başka yere gidemiyor.
Konteynerde yaşayan kadınlar, yaşadıkları problemleri JINNEWS’ten Neslihan Kardaş’a anlattı.
‘Kiralar çok pahalı’
İsmini vermek istemeyen ve 5 yıldır konteynerde kaldığını belirten bir kadın, kiraların çok pahalı olması nedeniyle konteynerde yaşamak zorunda kaldığını ifade etti. Normalde köyde yaşadıklarını fakat çocuklarının okulu için merkeze taşınmak zorunda kaldığını kaydeden kadın, “Kışın elektrikli soba ile evi ısıtıyoruz. O elektrikli soba hep hastalık yapıyor. Kullanılan elektrikli sobalar kaç kişinin evinin yanmasına neden oldu. Yağmur yağdığı zaman bazen evleri su basıyor. Kiralar da çok pahalı olduğu için kiraya çıkamıyoruz” dedi.
‘Ev imkanı sunulsun’
Asgari ücretin yetersiz olduğunu ifade eden kadın, “Benim iki çocuğum öğrenci ve sadece eşim çalışıyor. Eşim de şoförlük yapıyor. İyi bir gelirimiz olsaydı biz de normal bir eve kiraya çıkabilirdik. Buranın yaşantısı çok zor. Biz yağ, şeker, gıda yardımı istemiyoruz. Bize ev imkanı sunulsun istiyoruz” dedi.
Çocuklarının konteynerde yaşadıkları için utandığını ve bu sebeple evlerine arkadaşlarını davet edemediklerini anlatan kadın, “Konteynerde yaşamak yazın da çok zor. Çünkü tüm gün güneş vuruyor ve evin içi çok sıcak oluyor. Yollar topraklı olduğu için her yer toz oluyor. Doğru düzgün mutfağı, lavabosu, banyosu yok. Buradan minibüs geçmiyor. Çocuklarım çalıştığı zaman akşam eve dönüşlerinde ben önlerine gidip onları alıyorum. Dünya çok kötü bir yer haline geldiği için kızlarımızı tek başına dışarıya gönderemiyoruz. Bu sebeple araca bineceği yere kadar yine ben bırakıyorum. Evde toplam sekiz kişi kalıyoruz” şeklinde konuştu.
’13 yıldır konteynerde yaşıyorum’
Deprem olduğu seneden bu yana konteyner kentte yaşadığını belirten depremzede Sevim Yıldırım da, “Deprem olduğu sene taziyemiz vardı. Burada evlerin olduğunu söylediler ve bizi de buraya yerleştirdiler. Kışın evlerimizi elektrikli soba ile ısıtıyoruz. Şimdi onu da kestiler ne yapacağımızı bilmiyoruz. Yazın bir şekilde idare ediyoruz ama kış aylarında soğuktan dolayı çok zorlanıyoruz. Burada soba da yok. Kömür ve odun da yok kışın ne yapacağımızı bilmiyoruz. Eşim de hasta. Sadece yapılan yardımlarla geçimimizi sağlayabiliyoruz. Benim kalacak yerim yok bu sebepten buradan da çıkamıyorum. Çünkü kiralar çok pahalı” sözlerini kullandı.
Kalacak yeri yok
Sima Turan ise beş yıldır konteynerde yaşadığını söyleyerek, kalacak yeri olmadığı için Colemêrg’den (Hakkari) buraya yerleştiğini belirtti. Sima, kaldığı konteynerin sadece bir bölümünü kullanabildiğini, diğer bölümün çatısının çöktüğünü sözlerine ekleyerek, “Bir engelli çocuğum var. Hiçbir gelirim yok. Kışın çok soğuk geçiyor ve elektrikli soba ile ısınabiliyoruz. Elektrikli soba da çok elektrik yakıyor. 2 bin lira elektrik faturası ödüyoruz. Hepimiz mecbur ve çaresiz olduğumuz için buradayız. Benim de sağlık sorunlarım var. Dizlerimde sorun olduğu için iğne yaptırmam gerekiyor. İğneleri alabilecek param yoktu onu bile borç alıp iğnelerimi satın alabildim” ifadeleriyle konuştu.
WAN