Konya ve çevre illerinde yoğunlaşan obruklar Kürt coğrafyasında da genişliyor. Yeraltı sularının yoğun kullanımından kaynaklı dev obruklar Riha’da da yaşanırken, dev barajlara rağmen çiftçi yeraltı suyuna mahkum edilmiş durumda
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Riha’nın (Urfa) Haliliye ve Eyyübiye ilçelerine bağlı Ballıca ve Karaali mahallelerinde bulunan pamuk tarlalarında, biri 15 metre derinliğinde olan 4 obruk oluştu. Harran Ovası’nda oluşan obruklar, çiftçiler arasında korkuya neden oldu. Hasat için tarlaya giden çiftçiler, gördükleri dev obruklar karşısında şoka uğradı. Çiftçiler, Urfa Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bilgi verdi. Bölgede inceleme yapan yetkililer, durumun fazla sulama sonucu meydana geldiğini iddia ederken, yeraltı sularının yoğun kullanımından kaynaklandığı gerçeği ise dillendirilmedi.
Müdür gerçeklere değinmedi
Tarım ve Orman İl Müdürü Mehmet Aksoy, GAP kapsamında devletin bölgeye yaptığı büyük sulama yatırımlarının sonucunda, 1 milyon 274 bin hektar tarım arazisinin yüzde 65’ten fazlasının sulandığını iddia etti. Aksoy açıklamasında, “Özellikle tarlalarımızın ve bahçelerimizin altında bulunan kalker ve kireç taşı, aşırı sulama sonucunda çözünüyor. Bu durumda Konya’da görülenin tam tersi bir durum ortaya çıkıyor ve bunun sebebi aşırı sulamadır” derken, çiftçinin yeraltı suyuna mahkum edilmiş olmasını gözlerden uzak tutmaya çalıştığı görüldü.
DEDAŞ’ın gerçeği örtme çabası
DEDAŞ Urfa İl Müdürü Naci Obut ise, “Tarımsal sulamada meydana gele yüksek su tüketimi ve yer altı sularının aşırı kullanımı, bölgemizde ciddi sorunlar oluşturuyor. DSİ’nin sulama kanallarının bazı bölgelere ulaşmaması nedeniyle çiftçiler elektrikle çalışan motopomplarla yer altı sularını yoğun bir şekilde kullanıyor. Ne yazık ki, elektrik faturası ödemeyen bazı çiftçilerimiz suyu israf etmekten çekinmiyor ve bu durum, obruk oluşumu gibi ciddi çevresel sonuçlara yol açıyor” dedi. Obut, yeraltı suyu gerçeğine vurgu yaparken, çiftçilerin ‘elektrik faturalarını ödemedikleri için suyu yoğun kullanıyorlar’ sözleriyle gerçeğin üstünü çiftçiyi suçlayarak örtüyordu.
Atatürk Barajı gerçeği
Türkiye genelinde tarımsal sulamada yıllık 15 milyar kWh enerji tüketiliyor, bunun yarısı ise DEDAŞ’ın elektrik sattığı Riha, Mêrdîn, Amed, Êlih’te kullanılırken, bölgede yeraltı su seviyesi 700 metreye kadar inmiş durumda. Müdür Obut, “Atatürk Barajı’nın ürettiği enerjinin iki katı kadar enerji tarım alanlarında tüketiliyor. GAP projesi kapsamında sulama kanallarının tarla başlarına kadar getirilmesiyle bu sorunların önemli ölçüde çözüleceğine inanıyoruz” sözleri ise dikkat çekici.
Yeraltı sularının yüzde 90’ı tahsisli
Yeraltı sularının karşı karşıya kalmış olduğu en büyük iki tehlike ise kirlenme ve aşırı pompaj olduğu bilinmekte. Yerüstü suları tükenirken, susuz bir yaşam bizleri beklemekte. Su yetersiz ve sulama ücretleri fazla olduğunda çiftçiler yeraltı suyuna yönelmek zorunda kalırken, Riha’da olduğu gibi çiftçinin hemen yanı başında olan devasa barajlardan çiftçiye su ulaştırılmaması sonucu çiftçi yeraltı suyuna ve dolayısıyla elektrik şirketine mahkum ediliyor. Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı yıllık 1000 tona kadar düşerken, yapılan hesaplarda su yoğunluğunun Kürt coğrafyasında olduğu ve bunun da barajlarda toplandığı görülmektedir.
Yeraltı suyu aşırı kullanılıyor
Konya coğrafyasında başlayıp çevre illere genişleyen obruklar Amed, Êlih, Mêrdîn ve Riha coğrafyalarında da yaşanmaya başladı. Bu obrukların silindir şeklinde ortaya çıkması yeraltı sularının çok derinlere çekilmiş olmasından kaynaklanıyor. Yeraltı sularının çok aşağılara inmesi sonucu yeraltı kayaçlarını kolaylıkla eritiyor ve ortaya çıkan boşluklara da topraklar düşüyor. Obruklar ilk yaşanmaya başladığında çapları ve derinlikleri 15-20 metreyi geçmiyordu. Ortaya çıkan son obruklar ise 40-50 metre çap ve 100 metreye varan derinlikteler.
Yeraltı su rezervi 18 milyar m3
Obruklarla ilgili araştırmalar yapan Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatim Elhatip, “Yeraltında sanki deniz varmış gibi sürekli çekiyoruz. Bundan sonraki seviye, yeraltı suyunu tamamen kaybetme noktasıdır” sözleri durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. DSİ verilerine göre, Türkiye’de yeraltı sularının kullanımında mevcut 18 milyar metreküplük yeraltı suyu işletme rezervi bulunurken, bunun 16,62 milyar metreküpü tahsis edilmiş durumda. Bu tahsisin 11,21 milyar metreküplük kısmı tarımsal sulama, 1,49 milyar metreküplük kısmı sanayi suyu, 3,92 milyar metreküplük kısmı ise içme ve kullanma suyu olarak ayrıldığı bildirilmektedir.
İktidar ve DEDAŞ
Türkiye’nin başka hiçbir bölgesinde yaşanmayan sorunlar, bölgenin gündelik yaşamı haline gelmiş durumda. Haftalarca, bazen aylarca gerekçesiz olarak halk elektriksiz bırakılırken, bölgedeki devasa barajlara karşın çiftçiye suyu ulaştırmayan iktidarla birlikte DEDAŞ şirketi bölgede çiftçiliği bitirme peşinde. Çiftçilerin yağmur sularını biriktirerek sulamada kullanmasına karşın arazi büyüklüğüne göre çiftçilere elektrik faturası yollayan DEDAŞ’ın bu yasa dışı gücünü iktidardan aldığı biliniyor.
DEDAŞ mahkemeleri takmıyor
Hiçbir mahkeme kararını uygulamayan DEDAŞ’ın bu tutumuna sessiz kalan iktidarla birlikte DEDAŞ’ın bu süreci ortak yürüttükleri sonucu ortaya çıkıyor. Mahkemelerin, çiftçilerin susuz bırakılamayacağı ve bu nedenle DEDAŞ’ın enerjiyi kesemeyeceği, tarım desteklerine el konulamayacağı yönünde verdiği kararlara karşın bu durum kesintisiz olarak yıllardır sürüyor. Elektrik bedellerinin ödenemeyecek boyutlarda olması ve çiftçinin en temel gıda ürünlerinin bile ithalata bağlanmasının sonucu çiftçi ürettiği üründen her yıl zararla çıkıyor.
Türkiye’nin su ihtiyacı 50 milyar m3
Samsun’da düzenlenen “12. Ulusal Hidroloji Kongresi”nde konuşan Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdür Yardımcısı Cengizhan Kılıçarslan, barajlarda suyu regüle ederek kurak mevsimleri geçirmenin yoluna baktıklarını, devam eden yatırımlarla birlikte bugüne kadarki depolama hacmini 183 milyar metreküpe yükselttiklerini açıkladı. Kılıçaslan’ın açıkladığı su hacminin çok büyük kısmı Kürt coğrafyasına inşa edilen devasa barajlara hapsedilirken, çiftçilerin yeraltı suyuna mahkum edilerek barajlardan su bırakılmaması bu suyun kimin yararına biriktirildiği sorusu sorulmakta.
Atatürk Barajı 48,7 milyar metreküp su depolama hacmine sahip ve bu miktardaki su, aynı zamanda Türkiye’nin 1 yıllık su ihtiyacını tek başına karşılayabilecek bir kapasiteyi ifade ediyor. Sadece DEDAŞ’ın yetkili olduğu bölgede diğer 27 barajın varlığı ise bölgeye dönük politikaları ortaya seriyor. Kürt coğrafyasındaki 100’ü aşkın barajları eklediğinizde bütün Ortadoğu’ya ve Türkiye’ye yetecek düzeyde su varlığı mevcut. Ancak hem çiftçiler ve hem kentler ve hem de köylerde yaşayan halk su ve elektrik borçları nedeniyle büyük bir zulme ve sömürüye tabi tutuluyor.
7.3 milyon dekar sulu tarım
DEDAŞ verilerine göre ise, bölgedeki çiftçilerin yüzde 70’i tarımsal sulama için elektrikle çalışan motopomplar kullanılırken, yılda ortalama 7,25 milyar kilovatsaat elektrik tüketimiyle Türkiye’deki tarımsal sulamada kullanılan elektriğin 2 katı elektrik tüketilmekte. DEDAŞ ayrıca tarımsal faaliyetler için kullanılan yeraltı sularının yarısının bu bölgede tüketildiğini iddia ediyor. Yaklaşık 4 milyon 708 bin 730 dekar Rîha’da, 1 milyon 428 bin 87 dekarı ise Amed’de olmak üzere bölgede toplam 7 milyon 313 bin 614 dekar alanda sulu tarım yapılıyor.
700 metre derinden su çekiliyor
DEDAŞ’ın elektrik sattığı 6 ilde 16 milyon dekar ekili tarımsal alanda, 123 bin kayıtlı çiftçi üretim yapmaya çalışıyor. DEDAŞ, sulanan 7,3 milyon dekar alanın 5.6 milyon dekarında elektrik enerjisi kullanılarak üretim yapıldığını, sulama birliklerinin de 1.7 milyon dekar alan için elektrik enerjisi kullandığını söylüyor. Sadece 10 yıl önce 100-150 metreden su çeken çiftçiler, artık yer yer 600-700 metre derinliklerden su çekmek zorunda kalırken, çiftçiler için üretimde en büyük mali girdi halini alan ve çiftçinin ödeyemeyeceği tutara ulaşan elektrik faturalarıyla yüz yüze bırakılıyor.
Destekler DEDAŞ’a ödeniyor
Çiftçiler suya erişmek için yeraltına sondaj vurdurarak enerji ile elde ettikleri suyu kullanmaya mahkum edilmiş durumda. Sondaj kuyularından su çekmek için DEDAŞ’tan elektrik talebinde bulunduklarında ise DEDAŞ elektrik vermiyor. DEDAŞ, elektrik talep eden çiftçiye elektriği kendisinin inşa edeceği direkleri temin edip dikmesi gerektiğini ve kendi trafo tesisi ile enerji nakil hattını kendisinin yaptırmasını istiyor. DEDAŞ bu şekilde çiftçilerin enerjiyi kilometrelerce uzaktan getirmeleri halinde elektrik abonesi yapmayı taahhüt ederken, çiftçilere verilmesi gereken tarımsal destekler ise hükümet eliyle DEDAŞ’a aktarılıyor.