Türkiye’nin ‘Umut hakkı’nı baltaladığını belirten Akademisyen ve Sendikacı Deepa Driver, Avrupa Konseyi kararını eleştirerek, Abdullah Öcalan’a uygulanan işkenceye bir yıl daha izin vermenin önünü açtığını söyledi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit sistemi devam ediyor. Verilen disiplin cezalarıyla 43 aydır aile ve avukatlarıyla görüşmesi engelleniyor. Diğer yandan 10 Ekim 2023 tarihinde başlatılan “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası kapsamında eylem ve etkinlikler sürüyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Mart 2014 tarihinde, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a şartlı salıverilme hakkı tanınmaksızın verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını (umut hakkı) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı buldu ve Türkiye’den düzenleme yapmasını talep etti. Türkiye, aradan geçen 10 yıla rağmen bu konuda bir adım atmaması üzerine ve başlatılan özgürlük kampanyasının etkisiyle, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 17-19 Eylül tarihleri arasında yaptığı toplantıda, AİHM’in ihlal kararlarının ve gerekliliklerinin uygulanıp uygulanmadığını ele aldı.
Bu gelişmelerin yanı sıra, Nobel ödüllü 69 isim, İmralı tecridine karşı Temmuz ayında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AK BK), AİHM, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ve BM İnsan Hakları Komitesi’ne (OHCHR) mektup gönderdi. Bunun yanı sıra, bin 500’ü aşkın avukat ve kurum temsilcisi ise İmralı ile görüşme sağlanması için imza attı. Bu imzacılardan biri olan akademisyen ve sendikacı Deepa Driver değerlendirmelerde bulundu.
‘Kişisel bir trajedi var’
“Sayın Öcalan’a yönelik muameleye ilişkin endişelerim üç alanda yoğunlaşıyor” diyen Driver, şunları söyledi: “Bence her şeyden önce ortada kişisel bir trajedi var. Sayın Öcalan’ın Türk devleti tarafından tecrit edilmesi, avukatlarıyla ya da ailesiyle iletişim kuramaması ya da mektup alamaması, yaşadığına dair bir kanıt olduğunu bilmemek olağanüstü ve son derece uç bir şey. Bu mutlak iletişimsizlik hali, Sayın Öcalan’ın durumunda çok rahatsız edici bir şey olduğunu gösteriyor, çünkü Sayın Öcalan’a yaptıkları ve Kürt hareketinin lideriyle denedikleri şey, daha sonra başkalarına da sınır olmaksızın kullanabilecekleri bir şey. Ortada kişisel bir trajedi var, ama bunun daha geniş etkileri de var.
Sayın Öcalan’a yapılan muameleyle ilgili ikinci mesele, bu muamelenin sembolizmidir. Bu muamele, herkese ve Türkiye halkına şunu diyor: ‘Muhalif olduğunuzda ya da devletin istediğinden farklı bir yol önerdiğinizde başınıza gelecek olan budur.’ Dolayısıyla çok güçlü bir mesaj gönderiyor. Sayın Öcalan’ın davası, Türk devletinin her şeye kadir olduğu ve yargının da aslında devletin emrinde olduğu fikrini pekiştirmektedir.
Avukatlar görüşmüyor
Üçüncü husus ise, Sayın Öcalan’ın 26 yıldır, özellikle de son birkaç yıldır, avukatlarına ve ailesine erişimi olmaksızın tutulmasına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir karar verdiğinde ve bu kararın nasıl uygulandığına ilişkin Avrupa Konseyi’nin bize ne söylediğidir. Yakın zamanda, müebbet hapis cezasına ya da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış mahkumların bile umut etme hakkına sahip olmaları gerektiği ve bu nedenle tahliye edilmeseler bile davalarının bir noktada gözden geçirilmesi gerektiği yönünde bir yorum yapıldığını biliyorum. Ancak Sayın Öcalan’a bu şekilde davranarak ve esasen onu yok sayarak, Türk devleti aynı zamanda ‘umut etme hakkını’ da baltalıyor.”
Avrupa’nın tutumu
Umut hakkı konusunda Avrupa Konseyi devletlerinin bunu uygulayamayacaklarını ya da uygulamayacaklarını bize gösteriyor diyen Driver, “Uygulayamayacaklarını söylemek genellikle ‘Uygulamayacağım’ demenin yumuşak bir yoludur. Neden uygulamadıklarını merak ediyorsunuz: Türk devletinin Sayın Öcalan’a karşı davranış biçimini onayladıkları için mi, yoksa Türk devletinden ve sonuçlarından korktukları için mi, ya da Türk devletinin Avrupa Konseyi devletlerinin de bazı diğer ihlallerde suç ortağı olduğu için mi Avrupa Konseyi devletleri Sayın Öcalan davası hakkında bir şey söylemek istemiyorlar?” dedi.
Kürt halkının mücadelesi çok önemli
Driver, “Öncelikle Kürt halkına şunu söylemek istiyorum; mücadeleniz önemli ve bu mücadeleyi nasıl başarılı kılacağımızı düşünmek çok önemli, çünkü mücadeledeki başarınız tüm dünyadaki diğer insanlara yardımcı olacaktır. Bildiğiniz gibi dünyada herkes için daha iyi bir yaşam için çok fazla potansiyel var. Bunun yerine, eylemlerinin sonuçlarına katlanmayanlar tarafından engelleniyoruz ve onlardan hukuk sistemi, adalet sistemi aracılığıyla hesap sormamız gerekiyor. Üçüncü bir mesaj da Sayın Öcalan’ın avukatlarına ve aynı zamanda diğerlerine dayanışma mesajıdır, çünkü Türkiye’de gazeteciler, avukatlar, profesyoneller, büyük kişisel riskler ve büyük kişisel maliyetler altında gerçekleri ortaya çıkarmak için mesleki becerilerini kullanarak tavır alanlar, kendinizle gurur duymalısınız, çünkü gerçekten dışarıdaki hepimiz için bir örnek teşkil ediyorsunuz” diye ifade etti.
Kaynak: Melek Avcı’ya / JINNEWS