DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, yaptıkları görüşmede HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın ‘İlk refleks tecridin kaldırılmasını istemektir. İçerde bile kalsak yine elimizden geleni yapmaya devam ederiz’ dediğini aktardı
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’de tutulan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı ile görüştü.
Eş Genel Başkanlar, dün de Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ı ve eski HDP Amed Milletvekili Semra Güzel’i ziyaret etti.
‘İlk refleks tecridin kaldırılmasını istemektir’
Gazetecilerle bir araya gelen eşbaşkanlar Hatimoğulları ve Bakırhan, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın gönderdiği mesajları aktardı. “Medyada kimileri Öcalan-Demirtaş ikiliği üretmeye çalışıyor” diyen Hatimoğulları, Demirtaş’ın bu konuda şu mesajı gönderdiğini söyledi: “Kimse böyle bir ikilem yaratmaya kalkmasın, benim de olası bir süreç için söyleyeceğim şey, ilk refleks tecridin kaldırılmasını istemektir.”
‘Barışa katlı sağlarız’
Hatimoğulları, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın özetle şunları ifade ettiğini aktardı: “Dışarda olsak elbette barışa katkı sağlarız. Ama içerde bile kalsak yine elimizden geleni yapmaya devam ederiz.”
Tuncer Bakırhan da “Sırrı Süreyya Önder, Erdoğan ve Bahçeli’ye teşekkür etti. Ben de Özgür Özel’e teşekkür ediyorum, bu konuyla ilgili tutum ve açıklamalarını önemli buluyorum” dedi.
Kimse halinden memnun değil
Tokalaşma üzerine başlatılan “süreç” tartışmalarına değinen Bakırhan, bir sürece ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, “Herkesin ciddi bir rahatsızlığı var. Bir değişim talebi var. Kimse halinden memnun değil. Ekonominin gidişatından memnun değil. Sanırım bu tabloyu sadece biz görmüyoruz. Bence bir sürece ihtiyaç var ama bu, o süreç midir? Bu sürece evrilir mi? Emin olun biz de bu konuda bir şey bilmiyoruz” dedi.
Parmak sallamayla siyaset yürütülmez
Bir sürece dönüşmesi için somut adımların atılması gerektiğini ifade eden Bakırhan şunları söyledi: “Parmak sallamayla yeni siyaset, yeni süreç başlamaz. Daha geçen gün 270’e yakın parti yöneticimiz gözaltına alındı. İl, ilçe eşbaşkanlarımız tutuklanıyor. Hâlâ cezaevlerinden hasta tutsakların cenazeleri çıkıyor. Başka bir sürü şey sıralayabilirim.
Bir görüşme haberimiz yok
Sayın Öcalan’la bir görüşme oldu mu? Emin olun bizim haberimiz yok, öyle kaynaklarımız da yok. Görüşüldü mü bilmiyorum. Yaklaşık 43 aydır ciddi bir tecrit var. Aile dahil olmak üzere, avukatların da gidemediği bir ortamdan bahsediyoruz.”
Süreç şeffaf olmalı
Samimi adımların ne olduğu sorusuna da cevap veren Bakırhan, “En önemlisi de adına ‘çözüm süreci’ dönülen süreç gibi olmaması gerekiyor. Toplumdan kaçırılmamalı. Açık olmalı, şeffaf olmalı. Bir şey olacaksa kamuoyunun gözü önünde olmalı” dedi.
DEM Parti demokratik taraftır
43 aydır süren “mutlak tecrit” ve eski eşbaşkanlarla olan ziyaretlerinin içeriğine dair ise bilgi veren Hatimoğulları, “Tabii ki bütün çatışma süreçlerinin olduğu tarihlere dönüp baktığımızda çatışanlar önce görüşür ve elbette kimi demokrasi güçleri de bu konuda aracı olur. DEM Parti tabii ki bir taraftır. DEM Parti demokratik zeminde kendi rolünü ve misyonunu bu anlamıyla çok net oynayacak. Ama gerçekten bir çatışmasızlık ve çözüm sürecinde bir samimiyet varsa İmralı’yla bir görüşme varsa bu rejimi uygulayanların bundan vazgeçmesi gerekiyor” dedi.
Bu ülkenin en önemli sorunu Kürt sorunu
İktidar cephesinden atılan bu adımın anayasa projesi için olup olmadığı sorusuna cevap veren Bakırhan, “Çok şaşırılacak bir durum değil. İç-dış gelişmeler bizi bir yere zorluyor. Türkiye’nin en önemli, en temel sorunundan bahsediyoruz: Kürt sorunu… Bu ülkenin 3 trilyon dolarını yutmuş bir sorundan bahsediyoruz. Bence Türkiye’nin içerisinde bulunduğu darboğazı, içeride ve dışarıda yaşananları, Orta Doğu’daki ateşin ne zaman, nerede, hangi ülkeye sıçrayacağını, hangi ülkeyi nasıl etkileyeceğini kaygıyla izlediğimiz bu süreçte en önemli meselemiz konusunda bir iktidar ortağının bir şeyler söylemesi çok garip değil” dedi.
Samimi adımlar atılmalı
Kendilerin de süreci izlediklerini ifade eden Bakırhan, “Samimi olan hiçbir adıma, hiçbir girişime ‘yok’ diyecek bir siyasi parti, siyasi hareket değiliz. Cezaevleri bizlerle dolu. Kayyımlar bizlere atanıyor… Gözaltına alınan, tutuklanan, soruşturma açılan, dava açılan bizleriz. Katledilen biziz. Onun için peşinen reddetme gibi bir şansa sahip değiliz. Samimiyet görürsek de hiç kimseye sormak zorunda değiliz. Türkiye’nin üçüncü büyük partisiyiz. Biz birisiyle görüşürken niye kapalı kapılar arkasında görüşelim? Açıktan oturup görüşür, kamuoyuyla paylaşırız” dedi.
Önceki süreçlerden ders çıkardıklarını ifade den Bakırhan, özellikle olası bir sürecin şeffaf yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
PKK’ye silah bırak diyemeyiz
“Türkiye toplumu nefes alacaksa, demokrasi gelecekse biz buradayız” diyen Bakırhan devamında şunları söyledi: “Biz sadece bizi aşan durumlarda olamayız. Mesela bir PKK’ye ‘silah bırak’ diyemeyiz. Biz PKK’li değiliz. Onlar adına konuşamayız. Örgütün lideri tecrit altında. Örgütünün elinde silah var ve bunun çözülmesi isteniyorsa başka bir şeylerin devreye girmesi gerekiyor. Ama demokratik bir anayasada, bu meselenin meclis zemininde tartışılmasında biz buradayız gayet de hazırlıklıyız, özgüvenliyiz.
Umut satmayacağız
Şu çok önemli; umut satmayacağız, onu söyleyeyim. Başlar başlamaz, ‘bu bir süreçtir, cezaevleri boşalacak, demokrasi gelecek, demokratik bir anayasa yapılacak, ekonomide adalet sağlanacak, İstanbul Sözleşmesi kabul edilecek’ demiyoruz. Biz bunları görünce söyleriz. Kürt sorunuyla başlamaz da ekokırımdan kaynaklı bir mesele gelir önce, biz oradayız. Dolayısıyla samimiyet görebilirsek, sıkı sıkı sarılıp devam ettirmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.”
Koşullar eski koşullar değil
Önceki süreçlerden bu sürecin farkına değinen Bakırhan, “Çözüm sürecinde Kuzey Doğu Suriye’deki yönetim yoktu. Türkiye bölgesel güç olma yolunda dolu düzgün gidiyordu. Neo Osmancılık, Müslüman kardeşlerle ilişkiler, HTŞ ile ilişkiler… Türkiye o zaman başka bir durumdaydı, başka bir rol oynamak istiyordu. O süreçte Kürtlerle barış sağlansaydı şimdi Türkiye’nin Orta Doğu’daki, bölgedeki rolü bence farklı olurdu. Model olurdu. Oradaki çatışma ve savaşların bitmesi konusunda çok önemli bir rol oynayabilirdi. Suriye bu halde olmayabilirdi.
Onun için koşullar değişti. Evet, silahlar daha az konuşuyor ama Türkiye daha büyük tehdit altındadır. Evet, PKK burada yok. Belki sizin bahsettiğiniz, dediğiniz oranda yok. Ne güzel işte. Çözümü kolaylaştıran bir şey. Eskiden ‘Silah vardı, onun için çözmüyoruz. Silahlı güçler şehre iniyor, insan kaçırıyor, vergi alıyor, belediyeyi haraca bağlanmış’ diyorlardı. Şimdi tüm bu gerekçeler ortada yok. PYD’ye gelince bütün samimiyetimle söylüyorum, oraları bilmem, gitmem, etmem. PYD’den buraya gerçekten bir tehdit var mı? Somut ortaya koysunlar, hep birlikte tavır alalım. PYD, El Nusra’dan, El Kaide’den, IŞİD’den daha tehlikeliyse eyvallah biz de duralım. Bütün dünyada Kürtlerin, emin olun, yüzlerini döndükleri ülke Türkiye’dir.
Açık konuşalım. Güney de, Federe Kürt bölgesi de böyledir. Kuzey Doğu Suriye de böyledir. Diaspora da böyledir. Burası bizim. Onun için buranın demokratikleşmesini istiyoruz. ”
Biz de şaşırdık
Bahçeli’nin adımına kendilerinin de şaşırdığını ifade eden Bakırhan şunları söyledi: “Beklediğimiz bir şey değildi, onu söyleyeyim. Hatta bize doğru mu geliyor, o arada bizimle SAADET grubu arasına bir çıkış olduğu için oradan mı çıkacak diye düşündük. Grup Başkanvekilimiz Gülistan Hanım yanımdaydı. Kulağıma dedi ki, ‘başkan Bahçeli iki defa mimikleriyle selam verdi’. ‘Yapma’ dedim, ‘Niye sana selam versin?’
Bence önceden çalışılmış hesaplanmış, tartışılmış bir şeydi. İyi de yaptı gelerek. Ben önemsiyorum. Meclis zaten böyle bir zemin için var. Bu zeminde de siyasi partilerin tokalaşması, bir araya gelmesi, sohbet etmesi, meseleleri müzakere etmesi kadar doğal bir durum yok yani.”
CHP’nin katkısı sunması lazım
CHP’nin durumuna da değinen Bakırhan,”Bence en önemlisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu meseleye katkı sunması, karşısında durmaması. Biz parti olarak henüz kurulları toplamadığımız için akil insanlar için bir şey demiyorum ama bu meselede geçmişte kafa yoran, mesai harcayan, yazan, çizen bütün aktörlerle bir araya gelmeyi düşünüyoruz. Biraz geçmişi tartışmak, onların geçmişe nasıl baktıklarını, meselenin nerede takıldığını anlamak bizim de önümüzü açabilir” dedi.
Muhatap belirsizliği yok
Sürece dair adımlar arasında tecridin kaldırılmasının önemine de değinen Hatimoğulları şunları dedi: “Muhatap belirsizliği aslında yok. Devlet Bahçeli gelip bizim partinin eş genel başkanının elini sıktıysa siyasal muhatap olduğunu kendileri kabul etmiş oluyor. Biz siyasal muhatabız DEM Parti olarak. Demokratik zemindeki siyasal muhatabız. Bu sorunun muhatabı çatışanlardır, devlettir, PKK’dir. Demokratik siyasette biziz. Ama aynı zamanda önceki süreçlerden farklı olarak Türkiye’deki bütün muhalefet partilerinin de aynı zamanda bu konuya katkı vermesi önemli.
Yol temizliğinin Türkiye toplumunda yaratacağı etkiyi düşünüyor muyuz? Mesela yarın Öcalan’la ilgili dediler ki ‘tecridi kaldırdık’. Ya da dediler ki ‘umut hakkı kullanılacak’. Eğer çatışmaların bitmesi isteniyorsa zaten olması gereken bu. Bunu bütün Türkiye toplumuna anlatmak da biz siyasi partiler ve demokrasi güçlerinin görevi.
Yol temizliğinde neden öncelikle Demirtaş, Yüksekdağ değil de Öcalan’ın bırakılmasını dile getirdiğimizi sordunuz. Bugün bizzat Demirtaş kendi ağzından söyledi. ‘Kimse böyle bir ikilem yaratmaya kalkmasın’ dedi. ‘Benim de barış sürecinin başlayabilmesi için önkoşulum ya da ilk vereceğim refleks tecridin kaldırılmasıdır’ dedi. Bu kadar yalın, sarih ve net. Dolayısıyla o da bizim ve herkesin bildiği yolu, adresi gösterdi. Bizim için bütün tutuklu arkadaşlarımız eşit derecede önemli. Böyle bir ayrımımız yok. ”
CHP olmadan bu iş olmaz
Atacakları adımlara da değinen Bakırhan, siyasi partilerle bir araya geleceklerini ifade ederek, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin şu anda durduğu yer kıymetli, önemli. Özgür Özel’in açıklamalarını en azından bu süreç zarfında yaptığı şeyleri çok kıymetli ve değerli görüyorum. İlerleyen süreçlerde de fikir alışverişimiz, görüşmelerimiz yoğun bir şekilde devam edecek. Ama Cumhuriyet Halk Partisi olmadan bu iş olmaz” dedi.
HABER MERKEZİ