Rojin Kabaiş’in yaşamını yitirmiş halde bulunmasına ilişkin konuşan HDP Wan eski Milletvekili Muazzez Orhan, şüpheli kadın ölümlerinin arkasında iktidarın kadın düşmanı politikalarının olduğunu söyledi
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği birinci sınıf öğrencisi olan 21 yaşındaki Rojin Kabaiş’ten, 27 Eylül tarihinde kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra bir daha haber alınamamıştı.
27 Eylül günü saat 18.30 sıralarında en son annesiyle telefonda görüşen Rojin Kabaiş’in o gece yurda gitmediği ancak ailesine haber verilmediği öğrenilmiş, bunun üzerine aile yurt yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Rojin Kabaiş’in kayboluşundan saatler sonra 28 Eylül saat 12.00’de aileye haber verilmesi, ihmali gözler önüne sererken, Rojin Kabaiş’i arama kurtarma çalışmaları ise 17 gün boyunca sonuç vermedi.
Ailesi başta olmak üzere demokratik kitle örgütleri arama çalışmalarının yetersiz olduğunu ilk günden ifade ederken, yetkililerin ” Rojin Kabaiş ‘in cenazesini bulduk” açıklamalarının tersine 18’inci günde Molla Kasım kırsal mahallesi sahilinde Rojin Kabaiş’in cenazesi, köylülerce bulunarak yetkililere haber verildi.
Rojin Kabaiş’in cenazesi, otopsi işlemlerinin ardından toprağa verilmek üzere memleketi Amed’e gönderilirken, kadınlar Rojin Kabaiş’in tabutunu omuzlarında taşıyarak Yeniköy Mezarlığı’na defnetti. Otopsi ön raporu kimseyle paylaşılmazken, vücut bütünlüğünün bozulduğu bilgisi edinildi. Yine boynunda ve sırtında morlukların tespit edildiği cenazeyi, ailesi kıyafetlerinden teşhis edebildi.
Rojin’in, kaybolduğu günden bu yana akıllarda soru işaretleri eksilmezken, “Rojin nerede” sorusunun yerini şimdi ise “Rojin Kabaiş’e ne oldu” sorusu aldı. Rojin Kabaiş’in 18 gün sonra şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş halde bulunmasına ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Wan eski Milletvekili Muazzez Orhan, konuştu.
‘En büyük nedeni cezasızlık’
Muazzez Orhan, acının da öfkenin de büyük olduğunu belirtti. Rojin Kabaiş’in şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren ilk kadın olmadığına işaret eden Muazzez Orhan, “Umuyoruz ki bu son olur. Son olabilmesi için de iktidarın, kadına bakışını ve kadın politikalarını değiştirmesi gerekiyor. Çünkü her kaybettiğimiz kadının ölümünün arkasında bir şüphe, ihmalkarlık, korumama, sahiplenmeme var. Bu da iktidarın kadın düşmanı politikaları ile alakalıdır. En büyük nedeni de cezasızlık politikalarıdır. Her kadın cinayetinden sonra o cinayet bir şekilde ya örtbas ediliyor, ya da failleri ‘iyi hal’ indirimleri ile yine toplum içine salıveriliyor. Bu ülkede her gün en az dört kadın şüpheli bir şekilde hayatını kaybediyor, ‘intihar’ süsü veriliyor. Tacize, tecavüze uğruyor, ‘rızası vardı’ deniyor ya da katlediliyor. Aslında bütün bunların nedenleri cezasızlık politikalarıdır” dedi.
‘Rojin Kabaiş’e ne oldu, nasıl kayboldu?’
Muazzez Orhan, Rojin Kabaiş’in de genç bir kadın olduğunu ve daha Wan’a gelişinin ilk haftasında, kimseyi tanımazken, birden bire sır olduğuna dikkat çekti. Muazzez Orhan, “Bu aklımızdaki bütün şüphelerin gerçek olduğunu gösteriyor. ‘Rojin Kabaiş’e ne oldu’ sorusu akla geliyor. İlk günden beri söylüyoruz, ‘Rojin nerede, Rojin’e ne oldu, Rojin nasıl kayboldu?’ Bütün bunların arkasında da bir ihmal var. Yeterli düzeyde arama çalışmaları yapılmadı. Yeteri kadar deliller toplanmadı, araştırmalar yapılmadı. Bu durumu ilk defa yaşamıyoruz. Amed’de kaybolan Narin’e de ne olduğunu uzun süre sonra öğrendik ve Rojin Kabaiş’in durumu da aynı” ifadelerine yer verdi.
‘Üstünün örtülmesine izin vermeyeceğiz’
Kadınlar olarak bu kaybı kabul etmediklerini, etmeyeceklerini ve üstünün örtülmesine de izin vermeyeceklerinin altını çizen Muazzez Orhan, “En ayrıntılı ve etkin bir şekilde Rojin Kabaiş’in nasıl kaybolduğu ve neden öldüğü araştırılmalı. Sorumluları ortaya çıkarılmalı ve gerekli yaptırımlar yapılmalı. Biz Rojin’in kendi hayatına son verdiğine inanmıyoruz. Takip edilen ve yaşanan süreç de bunu ispatlıyor. Rojin’in Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin sahilinde intihar ettiği söyleniyor. Ama biz, bunun bir intihar süsü olduğunu, 20 kilometre uzaklıkta cenazesinin bulunmasının mümkün olmayacağını söylüyoruz. Çünkü kıyı dümdüz değil. Kıyıda girintiler, çıkıntılar var. Bir cesedin 18 günün sonunda 20 kilometre öteye kendiliğinden gitmesi mümkün değil. Buradan bir kez daha şunu söylüyoruz, biz kadınlar olarak, özgür kadın hareketi olarak, DEM Parti kadın çalışanları olarak ve yurttaş olarak bu cinayetlerin üstünün örtülmesine izin vermeyeceğiz. Sorumlulardan, yetkili kurumlardan, bu olayda sorumluluğu olan her bireyden hesap sorulması için mücadelemize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Haber: Neslihan Kardaş \ JINNEWS