HDK’nin geride bıraktığı 12 yılı değerlendiren HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, 13’üncü yıldaki hedeflerini anlattı. Demir, yeni döneme toplumsal ittifakı büyütme ve örgütlenme hedefiyle girdiklerini söyledi
Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigma ekseninde 15 Ekim 2011 tarihinde sol-sosyalist partiler, sendikalar, kadınlar, emek ve ekoloji hareketleri, sivil toplum ve demokratik kitle örgütleri, inanç grupları ve azınlıklardan oluşan yaklaşık 20 bileşen ile 81 ilden 820 delege, Ankara’da gerçekleştirdikleri kongre ile Halkların Demokratik Kongresi’ni (HDK) oluşturdu. İl, ilçe, bölge ve halk meclisleri ile mücadele yürüten HDK, 12’nci yılını geride bıraktı.
HDK’nin geride bıraktığı 12 yılı değerlendiren HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, 13’üncü yıldaki hedeflerini anlattı.
‘Uzun vadeli bir stratejik ortaklık’
HDK’nin kuruluşuna yol açan toplumsal, siyasal ve ekonomik koşulları anlatan Demir, HDK’nin mücadele hattı için ortak çatı göreviyle ortaya çıktığını söyledi. Demir, “HDK kuruluş süreci olan 2011 yılı ve öncesine Orta Doğu’da halk isyanlarının, yeni beklentilerin olduğu bir dönemdi. Türkiye’de bir yandan savaş vardı, onun için halklar arası barışa ihtiyaç duyulan bir dönemdi. Hem dünyada hem bölgemizde emek ve özgürlük mücadelesinin toplum tarafından ihtiyaç duyduğu ve bunu sokağa yansıttığı bir dönemdi. Bu atmosferde HDK’nin görüşmeleri, tartışmaları gerçekleşti. Kongre çatısı altında bir araya gelen yapılar daha önce geçmişten beri Türkiye’de sosyalist hareketin ve Kürt özgürlük hareketinin çeşitli şekillerde yan yana geldiği ortak mücadele ettikleri süreçler vardı, yani birbiri ile teması olmayan yapılar değildi. Bu yapıların ayrı ayrı mücadele yürütmesindense birlikte mücadele etme ihtiyacının açığa çıktığı bir dönemdi. HDK çatısı altında bir araya gelme uzun vadeli bir stratejik ortaklıktı. Ülkenin ana problemi olan Kürt sorunun demokratik yollarla çözülmesi için mücadeleyi ortaklaştırmak, sermayenin sınıf üzerinde oluşturduğu tahakküme karşı mücadeleyi ortaklaştırmak için Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigma ile stratejik program çerçevesinde bu yapılar bir araya geldi,” dedi.
‘12 yılda ortaklaşmada geriye düşüş söz konusu değil’
Demokratik konfederalizm ve ittifak stratejisi doğrultusunda, HDK’nin farklı toplumsal kesimleri bir araya getirerek yürüttüğü 12 yıllık mücadelenin ortaya çıkardığı tabloya değinen Demir, “O günden bugüne mücadelede ortaklaşmada geriye düşüş söz konusu değil. Türkiye’de sistemle çatışan faşizme karşı ortaklaşa mücadele yürüten bütün yapılar üzerinde devlet baskısı nedeniyle ciddi bir daralma var. Neredeyse HDK’nin bütün bileşenleri ve örgütlü tabanı üzerinde hem yargı hem kolluk baskısı hem de hareketsiz kılınması için ekonomik bir baskı var. Bunlara rağmen 13’ncü yılına girerken mücadelenin toplumsallaşması ve mücadele gerekçelerinin aktarılması konusunda ciddi bir yol aldık. Türkiye’de ilk defa kongre bünyesinde sadece siyasi yapıların değil, aynı zamanda çeşitli inanç örgütlerinin, halkların temsilcilerinin, emek örgütlerinin, ekolojik mücadele yürütenlerin, kadın mücadelesi yürütenlerin bir araya gelişi söz konusu oldu. Cumhuriyetin kuruluşundan beridir Türkiye’de bu kadar geniş yelpazede mücadelede ortaklaşan yapılar yoktu. Kongrenin yarattığı zemin toplum tarafından da ciddi bir karşılık buldu. Stratejik hedefle yeni yaşamı inşa etmek için yan yana gelmiş olan yapının neden istediği kadar hedefine ulaşamadığı sorusu da karşımızda duruyor. Bu da bizim alıştığımız örgütlenme yöntemlerimizden kopamayışımızdan kaynaklı ve sistemin saldırısı da söz konusu. Bunların yanında kongre fikriyatının hayata geçirilebilmesi için fikri bir sıçrama gerekiyor. Kolay bir şey değil, zor bir iş ama adım adım bu değişim kaçınılmaz. Dünyanın her tarafı savaş halinde ve çıkış arayan bir toplum var, yeni bir yaşam yaratmak için koşullar çok uygun, koşulları örgütleyecek ve öncülük yapacak yapılara ihtiyaç var, HDK’ye bu noktada görev düşüyor,” ifadelerini kullandı.
‘Halklar demokratik ulus çerçevesinde bir araya geliyor’
HDK’nin birçok farklı meclisi içinde barındırdığını ifade eden Demir, HDK’nin demokratik ulus açısından rolü ve misyonuna ilişkin konuştu: “Toplumların özgürleşmesi için demokratik ulus kavramının hayat bulması önemli. Kongrenin bünyesinde bir araya gelen farklı toplumsal kesimler tam da demokratik ulus çerçevesinde bir araya geliyor. Demokratik ulus modeli, devletli sisteme dayalı bir yöntem yerine kendi sorununa, yaşamına kendisinin karar vereceği bir sistem. Uluslararası sermaye toplumları ulus devlet kavramı içerisinde ayrıştırarak yönetmenin daha kolay olacağını bildiği için 21’inci yüz yıl ulus devletlerin kendilerini tekrar ürettiği bir dönem. Bu dönemin halkların lehine olan bir yönetim biçimi olmadığı çok açık. Demokratik cumhuriyet toplumların hem kendi ekonomilerini hem yaşam biçimlerini kendilerinin örgütleyebileceği ve öz savunmalarını sağlayabileceği bir yönetim biçimi. Halkların çıkarlarına olan bir yaşam biçimini, demokratik cumhuriyeti oluşturmak için kararlı olmak ve çetin bir şekilde mücadele etmek gerekiyor. Sistemin ezdiği toplumun büyük bir bölümünün çıkarları ortaklaşıyor, onun için yaşamı örmek kolay. Bunun Orta Doğu’da Rojava örneği var. Farklı toplumsal kesimler, inançlar birlikte yaşam kuruyorlar. Dolayısıyla bu dünya halkları için ilham verici bir deneyim. Sabit alan meclislerimiz var. Halklar ve inançlar meclisi var bir arada yaşama dair, emek meclisi var emeğin sömürüsü karşısında ortak mücadele için, sağlık meclisi var sağlık alanındaki eşitsizliğe karşı mücadele yürütmek için, kadın meclisimiz var, erkek egemenliğine karşı mücadele yürütmek için ve kadın meclisi bizim özerk meclisimiz, daha birçok alana dair meclisimiz var. Bu alan meclisleri temel sorunlara dair çalışma yürütüyor ve herkese açık. Amaç sorunlara maruz kalan kişilerin bu meclislerin içine gelerek sorunlarını çözmesi. Bir de sorun temelli meclisler var. Bir mahalledeki problemin çözümü için oluşturulan meclisler oluyor bunlar. Demokratik kitle örgütleri, STK’lar, spor kulüpleri, muhtarlıklar, yerelde yaşayan kişilerin içinde olduğu meclisler de sorun odaklı. Bu meclisler sorun çözüldüğünde dağılacak. Bu meclislerin oluşum modeli demokratik, özerk ve katılımcı temelde. Bu yöntem hem sorunu çözme odaklı hem de demokratik olduğu için toplum tarafından da karşılık buluyor. Meclisler HDK’nin örgütlenme formunu hayata geçiriyor.”
Halklar yüzünü HDK’ye dönmüş durumda
13’üncü yılda toplumsal kesimlerle ilişkilerini attırmayı hedeflediklerini söyleyen Demir sözlerini şöyle sürdürdü: “Halklar yüzünü HDK’ye dönmüş durumda. Yeni dönemde hedefimiz toplumsal kesimlerle ilişkiyi genişletmek ve ortak mücadeleyi nasıl büyütürüz tartışmalarını yürüteceğiz. 13’ncü yıla örgütlenme hedefiyle gidiyoruz. HDK’nin 13’ncü yılda toplumsal ittifakı büyütmesi hedefi var. Bölgenin barışa ihtiyacı var, savaş koşullarında toplumun geleceğinin parlak olmadığını bildiğimiz için barış talebini dile getirmek ve çaba göstermek yeni dönem hedeflerimizden.”
Kaynak: Rozerin Gültekin / JINNEWS