Geçen hafta gençlerin işsizlik sorunu üzerinde dururken , ne yapmalı sorusuna bu hafta yanıt aramak istedim.
Türkiye uzun bir süredir hızlı bir değişim içinde. Bu değişim sadece teknolojik araçlarla sınırlı kalmayıp, artan nüfus, hızlanan göç ve beraberindeki kültürel sorunlarla birlikte devasa bir sorun yumağı halindedir.. Bu sorunlar arasında genç insanların bir bölümünün daha iyi bir eğitim alarak çalışma hayatına daha geç katılarak iyi bir istihdam kapısı arayışını sürdürmektedir. Ancak son yıllardaki durum hemen hemen her ülkede benzer bir gelişme göstermekte genç insanların iş bulmaları giderek zorlaşmaktadır.
Bu durumu analiz edenlerin bir bölümü küreselleşmenin sonucu olarak genç işsizliğini açıklamaktadır. Çalışma koşullarının esnek ve güvencesiz hale gelişini gençlerin eskiden olduğu gibi bir meslek içinde kariyer sahibi olup, para biriktirip, evlenip ve emekli olana kadar benzer işletmelerde çalışmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Gençler çalışma yaşamları boyunca artık çok fazla işsiz kalmakta, aynı işletmeden emekli olmak gibi bir hayalleri de bulunmamaktadır. R. Sennett’in “Karakter Aşınması” bu konuda yapılmış en iyi saptamalardan birini içerir.
Bu durum Türkiye gibi Ortadoğu toplumlarına yakın ve geleneksel kültürün hakim olduğu ülkelerde gençler arasında genç kadınların iş bulmalarını daha da güç hale getirmektedir. Nitekim tarım dışı alanlarda genç kadın işsizliği yüzde 33’e ulaşmıştır.
Türkiye’de bu durumu sadece geleneksel faktörlerle açıklamak da yetersiz kalacaktır. Gerçekten eğitimde geçen sürelerin artmasına rağmen eğitimin kalitesi artmadığı için iş bulmak giderek zorlaşmaktadır. İlk öğretim düzeyinden yüksek öğrenime kadar bütün eğitim kademelerinde hemen hemen her hoca öğrencinin analiz yapması yerine ezberlemesi üzerine kurulu bir düzeni sürdürüyor, ya da sürdürmek zorunda kalıyor.
Öğrenme sürecindeki bu ciddi eksiklik bir de öğretememe sorunu ile birlikte öğretmen yetiştirmede eksiklik olarak karşımıza çıkınca durumun vehameti ortada. Analitik düşünme yeteneğinden yoksun öğrencilerin yeni teknolojilere ayak uydurmaları ve buluş gerçekleştirebilecek yeteneği ortaya çıkarmaları da zorlaşmaktadır. Galiba bu noktada kendini ifade etme özgürlüğünden yoksun bırakılmak ,beraberinde düşüncesini ilerletme imkanını ortadan kaldırmakta. İfade etmenin yolu kalmadığı ortamda gençlerin önünde tek seçenek kalmaktadır. Güce itaat etmek yani Biat etmek.
İslam kültürü biatı tartışmasız kabul ettiği için sorgulama yoktur. Sorgulamanın olmadığı yerde eleştirinin bulunması da mümkün olamaz.
Oysa 1215 tarihli Magna Carta önce mutlak yetkileri olan kralın yetkilerini tabiyetinde olan halk adına kısıtlamıştır. Otoriter bir rejimin yetkilerinin sınırlandırılması elbette demokrasi kültürünün, tartışmanın ve elbette hoşgörünün de oluşumunu sağlamıştır.
O halde ‘ne yapmalı da gençler iş bulsun’ sorusuna sadece kısa birkaç yanıt aramalıyız.
Öncelikle mevcut eğitim sisteminin ciddi olarak revizyona ihtiyacı olduğunu saptamalıyız. Eğitimin ezberlemeye yönelik son derece sıkıcı halinden araştırmaya yönelik ve buluşları özendiren hale getirilmesi, kamusal ve parasız eğitimin anadili ile yapılabilmesi Okullarda sürdürülen cinsiyetçi ayırımın ortadan kaldırılması, Bölgelere göre değişen eğitimin kalitesini eşitlikçi bir yapıya getirecek idari ve mali düzenlemeler yapılması, Yüksek okul eğitiminin işgücü piyasasının ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi ilk etapta yapılacaklar arasında sıralanabilir.
Elbette genç insanların iş bulabilmesi özellikle kadınlar açısından taşıdığı ağır işsizlik yükünü kaldırabilmek yukardakilerin dışında uzun vadeli çözümlere ihtiyaç vardır. Ama değişim dediğimiz şeylerin bir günden ötekine olmadığını da biliyoruz. O zaman şairin dediği gibi “uzun ince bir yolda …” giderken bir yandan da değiştirmeye ve dönüştürmeye çalışalım..
İyi bir hafta sonu dilerim.