Giyadîn’deki ekolojik tahribatı yerinde gözlemleyen ekolojist Oktay Konyar, bölge için ‘felaket’ uyarısında bulunarak, duruma karşı eylem örgütleyeceklerini aktardı
Agirî’nin (Ağrı) Giyadîn (Diyadin) ilçesinde, Koza Holding’in kurduğu ve Soma’da işletilen maden ocaklarında işçilerin yaşadıkları hak gaspları ve çevre tahribatı ile bilinen AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun sahibi olduğu Fernas Şirketler Grubu’na devredilen altın maden çalışmaları sürüyor.
Söz konusu maden, Murat Nehri’nin kıyısındaki Ûlikent, Bilîgana Jorê, Seîd Beg, Mele Qede, Gêdûk, Tendûrek Zeynel ve Qîro köylerine yakın bir noktada. Maden çalışmaları nedeniyle söz konusu köylerde göç riski bulunuyor.
Maden çalışmalarının yanı sıra aynı bölgede bulunan Dibegûlî, Tezekent, Mîrzecan ve Germava Pirê köyleri de mermer ocağı tehdidi altında. Köylerin bulunduğu alanda 5 mermer ocağı bulunuyor. Mermer ocaklarından yükselen tozlar, çeşitli sağlık sorunlarına neden oluyor. Ayrıca 50 hane de mermer ocakları nedeniyle göç etmek zorunda kaldı.
Bunun yanı sıra Qereca, Seît Beg, Gûndik, Tendurek, Zeynel, Şewalet, Mele Qer, Hecî Xalit, Şûkurok, Davud, Kurtika, Tûtek ve Ulukent köylerinde ise sıcak su arama sondaj çalışmaları yapılıyor.
‘Murat Nehri’nde siyanür depolaması olacak’
Ekolojist Oktay Konyar, bir süredir bölgede yaşanan ekolojik tahribatı yerinde gözlemliyor. Konyar, maden çalışmalarının yarattığı tahribata dair ayrıca bölge sakinlerini bilgilendiriyor.
Kurdistan doğasının maden şirketlerine peşkeş çekildiğini belirten Konyar, köylülerin askerler tarafından korkutulduğunu söyledi. Konyar, bu durumun kabul edilmemesi gerektiğine işaret ederek, “Artvin, Gümüşhane, Bergama, Uşak ve en son İliç’teki manzara yetmiyormuş gibi burayı da öyle yapmak istiyorlar. Burada geniş tarım arazileri var. Hemen yanında Murat Nehri var. Bu nehri en kısa zamanda siyanür depolaması haline gelecektir. Bir yurttaş kendi geleceği ile ilgi kararlara burada katılamıyor. Bunun önüne geçmek lazım. Biz bu duruma itiraz ediyoruz” diye konuştu.
‘Yurttaşlar baskı altında’
“Terör” gerekçesiyle kaçak şirketlerin doğayı talan etmesine göz yumulduğuna dikkati çeken Konyar, “Yurttaşlar bu duruma tepki göstermesin diye sürekli baskı altında” dedi. Altın maden arama sahasında siyanür kullanılmaya başlanması halinde büyük bir felakete kapı aralanacağı uyarısında bulunan Konyar, “Bu duruma ‘dur’ demeliyiz. Bu felaketi yakında görmeye geldim. Ekolojik kırım, gördüklerimizin yanında daha büyük bir felaketin geleceğinin ayak sesleridir. İliç’te nasıl toprak altındaki emekçileri çıkaramıyorsak, burası da bu felakete gebedir” diye kaydetti.
‘Yeni bir mezarlık olarak seçilmiştir’
İnsanların göçe zorlandığını dile getiren Konyar, “Murat Nehri’nin kaynağına siyanür ve cıva gibi ağır metaller dökülecektir. Eğer siyanür kullanılırsa burada kimse yaşayamaz. Bu toprakları şirketlere peşkeş çekmek istiyorlar. Bir toprağı savunmak, hayatı ve geleceği savunmaktır. Gîyadîn’de yaşanılan ekolojik kırım için mücadele etmeye kararlıyız. Burası yeni bir mezarlık olarak seçilmiştir. Bu mezarlık tamamen burada yaşayan halkın iradesi dışında alınmış bir karardır” şeklinde konuştu.
‘İnsanların yaşamı alt üst olacak’
Bölge sakinlerinin ekolojik tahribata karşı örgütlenmeleri gerektiğini vurgulayan Konyar, “Muhalefet örgütlenmeden bir sonuç çıkmaz. Yurttaşlar anayasal haklarını kullanmalı. Murat Nehri, Ilısu Barajı’na karışıyor. Bu su ağır metaller suyu olacak. Burada insanların yaşamı alt üst olacak. Dünyanın hiçbir ülkesinde, nehri kenarından böylesi bir ocak işletmesi açılmamıştır. Malı alan götürmeye çalışacak ama erozyon ve felaket bu halkın başına bela olacaktır. Bu ekolojik tahribata ‘Gandi Yönetimi’ ile karşı durulabilir. Köylüler her gün megafonlarla eylem yapmalıdır. Bütün yasal hakların kullanılmasını istiyoruz” çağrısı yaptı.
‘Eylem başlatacağız’
Bölgedeki doğa tahribatını yakında takip edeceklerini belirten Konyar, maden ocaklarına karşı kısa zamanda eylemler de örgütleyeceklerini aktardı. Konyar, “Ekoloji mücadelesi ince uzun bir yol gibidir. Sabır, gönül, gözaltı… ama korkmamak ister. Korku, toprağın elden gitmesi demektir. Bu şirketleri tanıyoruz ve uyarıyoruz. Bunlar vahşi kapitalizmin temsilcileridir. Gözleri hiçbir zaman doymuyor. Bütün dünya ve Afrika’yı bunlar sömürüyor. Bu duruma itiraz etmeye devam edeceğiz. Halkımızın baş kaldırması lazım. İlk fırsatta toplantılarımızla, sivil itaatsizlik eylemlerimizle kendimiz göstereceğiz” dedi.
Kaynak: MA