Otobanlar, köprüler, viyadükler, havaalanları, inşaatlar hızla yapılırken şirket patronlarının kazandığı parada işçilerin sadece alın teri, emekleri yok, işçilerin kanları canları da var. Devlet tüm organları ile bu sürecin üzerinden şirketleşmeye, şirketler de işlerini sürdürmeye gidiyor.
İki gün önce bir iş cinayeti daha tanıklık eden işçiler tarafından duyuruldu:
“Kocaeli’nin Gebze ilçesinde dün, Kuzey Marmara Otoyolu kapsamında inşaatı devam eden 7 no’lu viyadükte, beton blok montajı sırasında oluşan çökmede blokla birlikte 30 metreden düşen dört işçi arkadaşımız enkaz altında kaldı. Biri Mehmet Canbolat (42 yaşında) olmak üzere üç işçi hayatını kaybetti”
Hatırlarsanız 3. Köprü Beykoz Çavuşbaşı mevkii bağlantı yolu inşaatında da 6 Nisan 2016 tarihinde gece 9’da viyadüğe beton dökme çalışmalarında Lütfü Bulut (48) ile Yaşar Bulut (50) ve Kahraman Baltaoğlu göçük altında yaşamını yitirmişti.
İSİG verilerine göre Türkiye’de ekim ayında tespit edilen/bilinen en az 177 işçi, 2018 yılının ilk on ayında en az 1640 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ekim ayında inşaatta ölenlerin oranı yüzde 24. İSİG bu oranın yapı işleri de eklendiğinde yüzde 30’a yükseldiğini vurguluyor. En fazla ölüm nedeni ise trafik/servis kazası, ezilme/göçük, yüksekten düşme ve kalp krizi.
Savcılar ise gerçek suçlulara karşı kayıtsız kalıp, hakkını arayan işçileri tutuklayarak görev ve sorumluluklarını çarpıtıyorlar. Daha kaç işçi yok olacak, daha kaç ailenin ocağına ateş düşecek. Sorumluların cezalandırılması, iktidarın istifa etmesi için daha kaç işçinin ölmesi gerekiyor.
Yeni Yaşam gazetesi perşembe günü yayına hazırlanırken 3. Havalimanı İşçileri ile Dayanışma Platformu İGA ortaklarından Cengiz Holding önünde açıklama yapmaya hazırlanıyordu. İnşaat İşçileri ile dayanışan örgütleri açıklamalarında suçluları ve suçun sürekliliğine işaret ediyor: “Cinayetin yaşandığı viyadük bizim kanımız ve yoğun sömürümüz üzerinden yükselen, arkasında devasa rantların döndüğü, doğanın talan edildiği o mega projelerden birinin parçasıdır. Hemen hepsinin sayısız suçla anıldığı o mega projelerden…
Siyasi kaygılarla ‘işin hızlandırılması’, denetim ve kontrolün yapılmaması ve taşeron ağının toplam sonucu olarak yaşanan bu iş cinayetinin arkasındaki şirketler ise 3. Havalimanı’nda yüklenici firma olan İGA’nın ortaklarından Cengiz-Kolin ve Limak.”
Biz bu şirketleri pekçok katliamdan tanıyoruz. Halklar her defasında uyarıyor; katliamları durdurun.
17 Şubat 2016 Artvin Cerrattepe Kafkasör Yaylası’nı maden işletmesi ile katletmeye hazırlanan Cengiz Holding önünde itiraz eden halklara polis müdahale ediyor. Artvin Cerratepe’de de aynı müdahale yaşam alanlarını maden işletmesine açılmasını istemeyenlere devlet yetkilileri tarafından uygulanıyor. Eylül 2016’da aynı şirket Tekirdağ-Saray’da ormanlık alanda taş ocakları açıyor. Mersin’deki katliamda da, Akkuyu Nükleer santrali’nin işinde de gene Cengiz-Kolin- Kalyon yüzde 49 hisse ile devrede. Bu şirketi Ilısu Barajı’ndan; HES projelerinden, Maltepe dolgu alanı işinden ve daha pek çok ekosistem katliamından tanıyoruz.
Taşeronlaştırma, hızlandırılmış işler, güvencesiz çalışma koşulları sonucunda oluşan iş cinayetleri için işçiler uyarıyor:
“Köle değiliz, artık ölmek istemiyoruz” diyerek isyan eden 3.Havalimanı’ndaki işçi arkadaşlarımızın öfkesini jandarma zoru, gözaltı ve tutuklamalarla bastırmaya çalışmalarında ve bakanların çıkıp İGA avukatlığı yapmalarında olduğu gibi. Şimdi Gebze’deki viyadük inşaatındaki çökmede de aynı sahne tekrarlanıyor
…Kanlarına sudan ucuz muamelesi yapılan işçi arkadaşlarımıza bir kez daha söz veriyoruz: Bu sömürü, cinayet çarkını bozacağız. İnşaat işçisine saygı duymayı, dökülen her kanın hesabını vermelerini onlara öğreteceğiz. Er ya da geç…”
Emeğin sömürülmesine, güvencesiz çalışma koşullarına, iş cinayetlerine, ekosistemlerin katliamlarına karşı dayanışmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. İstedikleri yasağı koysunlar, savcılar görevlerini yapmasın, bizler suçluları tanıyoruz, yargılıyor ve mahkum ediyoruz, suç açıkça ortada: cinayet