Cezaevlerinin birer işkence ve ölümhaneye dönüştüğünü belirten Wan-Colemêrg Tabip Odası, ‘Mahpuslara yönelik onur kırıcı davranış ve kötü muamele endişe verici boyutlara ulaşmıştır’ dedi
Wan-Colemêrg (Hakkari) Tabip Odası, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve sağlık hakkına erişim hakkında basın toplantısı düzenledi. Oda binasında yapılan açıklamada konuşan Dr. Hüseyin Yaviç, ülkedeki cezaevlerinin sağlık ve yaşam hakkına dair yaşanan ihlallerle gündemde olduğunu söyledi.
Yaviç, “Bir ülkede demokrasisi ve gelişmişliğin göstergelerinden birinin özgürlüğünden yoksun bırakılmış insanların temel haklarının devlet güvencesi altında olmasıdır. Maalesef ülkemizde özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hapishanelerden sıkça hak ihlalleri rapor edilmektedir. Bu raporlarda yer alan ihlaller arasında sağlık ve yaşam hakkı ihlalleri gelmektedir. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) yayınladığı 2023 yılı raporuna göre, hapishanelerde 23 bin 899 hak ihlali yaşanmıştır. Bunlar arasında 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta mahpus bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın bir soru önergesine verdiği cevaba göre, 2018-2023 yılları arasında 2 bin 258 tutuklu veya hükümlü, 2023 yılında ise İHD’nin verilerine göre 522 mahpus hayatını kaybetmiştir” diye belirtti.
‘Endişe verici bir durum var’
Cezaevinde tutulan ağır hasta tutsakların gerekli tıbbi yardıma erişiminin sağlanmadığı veya infaz ertelemesi ardından kısa süre içinde yaşamlarını yitirdiğini hatırlatan Yavuç, “Hapishaneler bu koşullar altında adeta birer işkencehane ve ölümhaneye dönüşmüştür. İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile ilgili diğer kurumlar bu sorunun çözümü için gerekli girişimleri sürekli olarak yapmalarına rağmen hak ihlalleri artarak devam etmektedir. Özellikle sağlık ve yaşam haklarıyla ilgili ciddi ihlaller yaşanmaktadır. Ceza infaz kurumlarında çalışan personel ve sağlık çalışanlarının, mahpuslara yönelik onur kırıcı davranışları ve kötü muameleleri endişe verici boyutlara ulaşmıştır” ifadelerini kullandı.
Yaviç, daha sonra taleplerini şöyle sıraladı:
- Hapishanelerde bulunan tüm ağır hasta mahpuslar, tam teşekküllü hastanelerden alınacak bağımsız tıbbi raporlar doğrultusunda derhal serbest bırakılmalıdır. Adli Tıp Kurumu (ATK), bu konuda tek yetkili mercii olmaktan çıkarılmalıdır. ATK’nin kararları, siyasi otoriteden bağımsız olmalı, tıbbi etik ve evrensel hukuk normlarına dayanmalıdır.
- Ceza infaz kurumlarında görev yapan personelin ve sağlık çalışanlarının, mahpuslara yönelik ayrımcı dil ve uygulamalara son vermesi gerekmektedir. Bu doğrultuda gerekli yasal düzenlemeler, uluslararası standartlara uygun olarak yapılmalı ve personel, insan hakları ve tıbbi etik konularında düzenli eğitimlere tabi tutulmalıdır.
- Kelepçeli muayene gibi insan onurunu zedeleyen uygulamalara son verilmelidir. Mahpusların sağlık kuruluşlarına sevkleri, uygun koşullarda ve zamanında gerçekleştirilmelidir. Hapishanelerde mahpusların sağlık hizmetlerine erişimleri güvence altına alınmalıdır.
- Mahpusların sağlık ve yaşam hakkı için başta temiz suya erişim, temiz çevre koşulları ve yeterli, dengeli gıda sağlanması acilen hayata geçirilmelidir.
- Sonuç olarak, Türkiye’nin hapishanelerindeki sağlık ve yaşam hakkı ihlalleri kabul edilemez bir düzeye ulaşmıştır. Yetkilileri, acil olarak bu ihlallerin sona erdirilmesi için adım atmaya çağırıyoruz.
Kaynak: MA