DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, demokratik bir anayasa değişikliği halinde hayır demeyeceklerini belirterek, ‘Yeni anayasada eğer samimilerse önce tecridi kaldırsınlar’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve beraberindeki heyet, “Ekmek ve Adalet Buluşmaları” kapsamında Bursa’daki temaslarını halk buluşmasıyla sonlandırdı. Bursa’nın Osmangazi ilçesinde bulunan bir düğün salonunda gerçekleştirilen buluşmaya, sivil toplum örgütlerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.
Salona girişte büyük bir coşkuyla karşılanan Bakırhan, buluşmada bulunanları selamlayarak bir konuşma gerçekleştirdi. “Ekmek ve Adalet Buluşmaları” kampanyası Türkiye’nin dört bir yanından toplumun tüm kesimleriyle bir araya geldiklerini söyleyen Bakırhan, “Kars’tan Balıkesir’e, Siirt’ten Bandırma’ya, İzmir’e, Tekirdağ’a, Çanakkale’ye, Çorlu’ya, Emin olun ne kadar sorun yaşayan insanlarımız varsa onlarla buluşuyor, bir araya geliyoruz. Sorunlarını dinliyoruz. Çok yeni şeyler öğreniyoruz. Bize gerçekten öncülük yapıyorlar. Bu sorunları hem sokakta hem parlamentoda, mecliste dile getiriyoruz. Halklarımızın, emekçilerin sorunlarının çözümü için de çok yoğun bir çaba içine giriyoruz. Yani emekçinin, KHK’linin, her gün sokakta katledilen kadının, çevre eko kırımın ve bunun karşısındaki zulüm politikalarının karşısında duran emin olun belki de yegane muhalefet partisi sakınmadan sözünü kullanan, sizin haklarınızı, hukukunuzu savunan bir duruş ortaya koyuyoruz ama bakıyoruz ne kadar söylesek ne kadar yapsak bu iktidarın yaptığı zulüm sömürü politikalarının çokluğundan dolayı yetmiyor. Onun için daha çok bir araya geleceğiz birlikte mücadele edeceğiz. Emeklilerin sorunu aynı zamanda çalışanların sorunudur, çalışanların sorunu Kürtlerin sorunudur, Kürtlerin sorunu Alevilerin sorunudur. Kadın sorunu hepimizin sorunudur. Çevre sorunu çocuklarımızın geleceğinin sorunudur” dedi.
Siparane bir şekilde mücadele edeceğiz
Kendisinin de yarı Bursalı olduğunu ve bu nedenle Bursa’yı iyi tanıdığını söyleyen Bakırhan, “Aslında örgütlense Bursa’daki bu büyük gücün ne kadar kıymetli olduğunu bilen bir kardeşinizim. Burada insanlığın ne olduğun insanca yaşamanın ne olduğunu biz de sizlerden öğrendik. 19 yaşında bir gençtim buraya geldim her şeyi burada öğrendim. Siyasete Bursa’da atıldım, 89’da bu kentte yoğun bir baskı devlet şiddeti sonucu tutuklandık oradan çıktık ve ‘söz olsun, öğrenciye KHK’lilere yapıldığı gibi vahşet uygulayan eğitim hakkını gasp eden sadece başka bir milletten olduğu için ezen bu sistemle ömrüm el verdikçe mücadele edeceğim’ dedim. 35 yıldır burada başladığım mücadeleyi devam ettiriyorum. Bugün de sizin sayenizde geldiğim bu noktada sizlerin hakkını savunmak için arkadaşlarımla birlikte can siparene bir şekilde mücadele ediyoruz. Biz öyle zalimin karşısında baş eğen ayağa kalkan hazır ola geçen bir siyasi gelenekten gelmiyoruz. Biz Pir Sultanların Seyit Rızaların Şeyh Saidlerin Mazlumların Denizlerin Mahirlerin İbrahimlerin mücadelesini yürüttüğü kardeşlik barış, insanca eşitçe mücadelenin devamcılarıyız” şeklinde konuştu.
Ülkenin yarısı açlık sınırı altında
Bakırhan, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Türkiye iyi yönetilmiyor ki zaten siz söylediniz. Ben şimdi ne söyleyeyim? Vicdanı olan, ‘ben milliyetçiyim, vatanseverim’ diyen bir iktidar emeklileri 12 bin 500 liraya mahkum eder mi size soruyorum. 12 bin 500 lira ile bir emekli gerçekten geçinebilir mi? Türkiye’nin yarısı bu arada açlık sınırının altında yaşıyor, en az 50 milyon insan. ‘17 bin lira ile geçinin’ diyebilir miyiz? Ya biraz vicdanı olan, kendisine insanım diyen ki bu siyasal İslamcılar gerçek Müslüman da değiller, gerçek Müslüman faiz yemez, haram yemez, katletmez, suçsuz günahsız insanları işinden etmez, cezaevine atmaz, akşama kadar Kürdün başına top yağdırmaz, bu topraklarda Alevilerin katledilmesini engeller, kadınların katledilmesini engeller. Bir AKP’li yetkili diyor ki ‘kadın cinayetlerinin önüne geçeceğiz’. Ya 22 yıldır siz iktidarsınız. 22 yıldır her gün 3 kadın katlediliyor. Niye? Bu soruyu hepimiz çok iyi biliyoruz. Katledilen dışarıda dolaşıyorsa, ağır ceza almıyorsa, gerçek bir yaptırım ile karşı karşıya değilse her seferinde kadın katledenler affediliyorsa insanlar katleder. Kürdü dövmek ucuz, kadını katletmeyin bir yaptırımı yok. Rüşvet almak vermek zaten bir kanun halinde geldi. Siz daha iyi bilirsiniz. Bir şey vermeden bir şey almak, bir şey olmanın artık olmadığı bir ülkede yaşıyoruz.
Özgürlüğümüze ihtiyacımız var
Bu ülkede adalet yok. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ Leyla Güven Ayşe Gökkanlardan biliyoruz. Nereden biliyoruz bu ülkede adaletin olmadığını? Seçilmiş milletvekili olan Can Atalay AYM kararı olmasına rağmen cezaevinde adalet yok. Kavala ve arkadaşlarını AİHM kararına rağmen içeride tutuluyorlar. Adalet yok özgürlük yok, Kürt halay çekti diye tutuklanıyor. Yahu sanatçılar Kürtçe türkü söyledikleri için gözaltına alınan bir ülkede özgürlük var diyebilir misiniz? Onlar cezaevleri yaparak Türkiye’yi özgürleştirdiklerini düşünüyorlar. Geçen Adalet Bakanı ne diyor? Müjde diyor biz de diyoruz ki herhalde insafa geldiler içerideki siyasi tutsaklarla ilgili bir düzenleme yapacaklar. Neymiş müjde dünyanın en büyük adalet sarayını Ankara’da yapıyorlarmış. Yahu içerisinde adalet olmayan saray altından olsa ne yazar. Utanmazlar. Bize dünyanın en büyük adalet sarayı gerekli değil bizim adalete ihtiyacımız var. Özgürlüğümüze ihtiyacımız var, kendi dilimizle okumaya yazmaya halay çekmeye ihtiyacımız var. Şimdi düğünleri izne bağlamışlar. Yahu kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz. 21’inci yüzyılda çocuğunuz evlenirken gidip validen kaymakamdan izin alacaksınız. Böyle bir ülkede özgürlük var diyebilir misiniz.
Samimiyseniz tecridi kaldırın
Şimdi yeni Anayasa diyorlar muhtemelen yetkilerini genişletecek Cumhurbaşkanı. Hepimizin sesini soluğunu kesecek ebedi saltanatını ortaya koyacak bir anayasa getirecekler. Yeni anayasa burada demokratik bir sivil anayasa olmasın diyen var mı, yok. Yeni anayasayı kimle yapacaksın meclisteki çoğunluğuna güvenerek yapacağın bir anayasa 22 yıllık iktidarın gibi olur. Yeni ve sivil anayasaya hayır demiyoruz demokratik bir anayasa olsun ama kadın arkadaşımızın dile getirdiği talepleri içersin. Kürdün dilini içersin, emeklinin, emekçinin insanca yaşayabileceği ekonomik şartları sağlasın. Türkiye’nin bütün renklerini kapsayan alevinin inanç özgürlüğünü kapsayan bir anayasaya kim hayır diyebilir, hiçbirimiz demeyiz. Yerel yönetimlerin yetkilerinin geliştiği yerel demokrasinin geliştiği bir anayasaya yok demeyiz. O zaman yeni anayasada eğer samimilerse önce AİHM ve AYM kararlarına uysunlar, önce Selahattin Demirtaş Figen Yüksekdağları bıraksınlar. Önce tecridi kaldırsınlar. Önce sermayeye yaptıkları milyonlarca liralık vergi indirimi yerine emeklinin asgari ücretlinin ücretini artırsınlar önce kadın haklarını, önce umudunu yitirmiş gençlere umut yaratsınlar. Böyle bir şey var mı?
Bir araya gelmemizden korkuyorlar
Türkiye’de 16 milyon emekli var. 16 milyon emekli iktidar getirip iktidar götürür. 16 milyon emekli istediğini iktidara taşır, istediği sorunu çözer. Onun için iktidarın günahı 99 ise bizim de günahımız var. Bir araya gelmiyoruz birlikte değiliz ortak mücadele etmiyoruz. Kürdün ormanı yandığı zaman yöneticisi içeri atıldığı zaman belediyesine kayyım atandığı zaman Bursa’dan ‘bu adaletsizliktir, haksızlıktır eğer diyebilirsek’ emin olun biz bunları göndeririz. Bunların korktuğu tek bir şey var. Ne İsrail’den korkuyorlar ki zaten ticaretleri devam ediyor ne de o emperyalist dedikleri ABD’den, Avrupa ülkelerinden korkuyorlar. Çünkü göbek bağıyla onlara bağlıdırlar. Çünkü çok büyük yüzdelerle, dolarla, faiz alan onlardır. Bunların tek korkusu Kürdün, Alevinin, emekçinin, ezilenin, Türkün, bu ülkede yaşayan ve yüzde 80 çoğunluğunu oluşturan bizlerin bir araya gelmemizden korkuyorlar. O zaman biz de bunların gitmesini istiyorsak bir arada olacağız.
Önce cezaevleri boşaltılsın tecrit kalksın
Ortadoğu çatışma ve savaş içerisinde. Ortadoğu’yu bu hale getiren işte bu zihniyetlerdir, Ortadoğu’da milliyetçi mezhepçi ulus devletçi anlayışlar sorunu çözmedi. Türkiye’nin bu Ortadoğu’daki kaos ve çatışmadan en az etkilenmesinin bir yolu var. Türkiye de o önemli kavşakta bulunuyor. Nedir bu; Yüzyıldır inkar ettiği Kürt meselesiyle yüzleşecek. İnancı farklı olan Alevinin eşit yurttaşlık hakkını tanıyacak. Kadını eşit bir birey olarak görecek, başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere kadınların katledilmemesi için insanca özgürce yaşaması için gerekli düzenlemeleri yapacak. Yapacağı anayasa Türkiye’deki bütün renkleri kapsayacak. Ne diyor hepimiz kardeşiz anayasada diyor herkes Türk’tür. Diğeri Arap’tır, Çerkez’dir, Kürt’tür. Dolayısıyla Türkiye’de yeni bir anayasa yapılacaksa bu konuda samimiyet bekliyoruz. Önce cezaevleri boşaltılsın tecrit kalksın sonra bu sermaye dostu iktidar biraz emekçinin işçinin dostu olsun ekonomide adalet olsun. En önemli Türkiye’deki bütün insanlar kendi renkleriyle yaşasınlar. Kendi dillerini öğrensinler dilleriyle eğitim görsünler. Türkiye’de yurttaşlık tanımı yeniden yapılsın.”
Kaynak: MA