Gurbetelli Ersöz’ü anlatan çalışma arkadaşları onu yazım alanında, basın alanında, mücadele konusunda özel yetenekleri olan birisi olarak tanımlayarak, ‘Kürt basınının Zühre yıldızıdır. Kürt basını için bir kimliktir, yeniden doğma iddiasıyla ilgilidir’ dedi
Özgür Gündem’in eski yayın yönetmeni Gurbetelli Ersöz, 7 Ekim 1997’de “Yüreğimi nakşettim” dediği dağlarda hayatını kaybetmesinin üzerinden 27 yıl geçse de ardında bıraktığı miras bugün de yaşıyor.
Xarpêt’in (Elazığ) Palo (Palu) ilçesinde 1965’te dünyaya gelen Ersöz, ilkokuldan sonra eğitimini Adana’da sürdürdü. Çukurova Üniversitesi’nde kimya bölümünde okuyan Ersöz, sonrasında üniversitede araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. Ersöz, bu dönemde meydana gelen Çernobil (1986) ve Halepçe Katliamı’nın (1988) yaşandığı süreçte hayatını sorgulamaya başladı.
Politik düşünceleri nedeniyle ilk olarak 1989 yılında tutuklanan ve ağır işkencelere maruz kalan Ersöz, tahliye edilmesinin ardından 1993’te Özgür Gündem Gazetesi’nde Genel Yayın Yönetmeni olarak çalışmayı başladı. Türkiye’nin ilk kadın genel yayın yönetmeni olan Ersöz, 1993’te gazetenin genel merkezine yapılan baskında 107 kişiyle birlikte gözaltına alınarak tekrar tutuklandı.
1995’te cezaevinden çıktıktan sonra yüzünü dağlara döndü. 7 Ekim 1997’de Federe Kurdistan Bölgesi’nde hayatını kaybetti. Bu tarih 2014 yılından bu yana Kürt Kadın Gazeteciler Günü olarak kutlanıyor.
Çalışma arkadaşları Ferda Çetin ve Gazeteci Günay Aslan, Gurbetelli Ersöz’ü anlattı.
Özgür Basına yönelik baskılar
Gurbetelli Ersöz ile ilk kez 1990 yılında, tutsak olduğu Malatya Cezaevi’nde tanıştığını ve yargılandığı davada avukatlığını yaptığı belirten Ferda Çetin, “Cezaevi ziyaretleri ve görüşmeler esnasında uzunca sohbet imkanımız oluyordu. Gurbetelli cezaevinden çıktıktan sonra, bu kez 1993 yılında Özgür Gündem gazetesinde birlikte çalıştık. Gurbetelli gazetenin genel yayın yönetmeni ben de yayın yönetmeni yardımcısıydım. Özgür Gündem’deki çalışma odamız ortaktı. Çalıştığımız dönem Kurdistan’daki savaşın şiddetlendiği, köy yakmaların, faali meçhul cinayetlerin yoğunca yaşandığı dönemdi” diye konuştu.
Bu dönem olağandışı koşullarda bir basın faaliyeti yürütmek zorunda kaldıklarını dile getiren Çetin, Kürt gazetecilere yönelik sistematikleşen saldırıları hatırlattı. Katledilen Özgür Basın emekçilerini anan Çetin, çok sayıda arkadaşlarının da tutuklandığını ve her sabah gündem toplantılarında muhabir ve dağıtımcılarına yönelik saldırıların da gündemlerinde olduğunu ifade etti.
‘Gurbet’i hakikatleriyle tanıdım’
Yaşam içerisinde zorlu koşulların insanları tanımayı ve daha iyi anlamayı sağladığına vurgu yapan Çetin o süreci şu şekilde anlattı:
“Bu nedenle Özgür Gündem süreci benim açımdan Gurbet’i ve birçok arkadaşı hakikatleriyle tanıma imkanı yarattı. 10 Aralık 1993 günü gazetenin basılması üzerine tüm çalışanlarla birlikte gözaltına alındık ve açılan davada birlikte yargılandık. Baldırı çıplak Kürtler günlük gazete çıkarıyor ve kendi gündemlerini kendileri belirliyordu. Devlet bu ‘kalkışma’ya daha fazla tahammül edemezdi. TC Başbakanı Tansu Çiller’in yazılı emri ile İstanbul’un orta yerinde, 3 Aralık 1994’te gazete bombalanarak havaya uçuruldu.”
Gurbetelli’nin Türkiye’yi terk ettikten sonra da birlikte çalışmalar yürüttüklerini ve son olarak hayatını kaybettiği gün olan 7 Ekim’de görüşerek uzun bir sohbet gerçekleştirdiklerini dile getiren Çetin, “Gurbetelli ve beraberindeki arkadaşları, Zap’tan Garê’ye geçerken 7 Ekim’i 8 Ekim’e bağlayan gece, KDP’nin kontrolündeki alanda, KDP’nin kurduğu pusuda, Türk tanklarının açtığı ateş sonucunda şehit düştü. Bu acı olayın haberini 8 Ekim günü, büyük bir üzüntü içinde Halil Dağ (Uysal) getirmiş, ‘umarım gerçek değildir, Gurbet arkadaşın şehit düştüğü söyleniyor’ demişti” diye aktardı.
‘Yüreğine dokunmadığı tek bir insan yoktur’
Ersöz’ün kimyagerlik mesleğindeki başarısının yaşamına etki ettiğine dikkat çeken Çetin, araştırma, gözlem yapma ve problem çözme yeteneğinin çok güçlü olduğunu belirterek, “Ani gelişmeler karşısında mantıklı çıkarımlar yapabilen, zor durumlarda pratik ve çözüm odaklı tutumlar geliştirebildiği kadar, hatta ondan daha fazla bir duygu kadınıydı. Bulunduğu alanlarda ilgilenmediği, yüreğine dokunmadığı tek bir insan yoktur. Fakat bu dokunuşlar mekanik ve zorunluluktan kaynaklanan yönetici dokunuşu değil; insan kalmakta ısrar eden bir kadının hisseden ve paylaşan dokunuşudur. Onun yanında kendinizi güvende ve huzurlu hissederdiniz” dedi.
‘Kürt basını için kimliktir’
Kürt Kadın televizyonu, Kürt kadın ajansları, kadın gazetelerinde Gurbetelli’nin emeği olduğunun altını çizen Çetin sözlerini şöyle tamamladı:
“Gurbetelli Ersöz Kürt basınının Zühre yıldızıdır. Kürt basını için bir kimliktir, yeniden doğma iddiasıyla ilgilidir. İnsanın, başkaları tarafından biçilen elbiseden çıkarak, kendi elleriyle diktiği, kendisine ait ‘kiras’a girmesidir. Gurbet bu işi başaran kadındır. Özgür Gündem’den günümüze Kürt kadın gazeteciliği gelişmeye ve büyümeye devam ediyor. Kürt kadın muhabirler, editörler, yazarlar, rejisörler, montajcılar, kameramanlar çoğalıyor ve başarılı işlere de imza atıyor.”
Gurbetelli ile ilk defa 1993’te gazetede tanıştığını ifade eden Günay Aslan, “O gün orada Türkiye’nin, Kürdistan’ın genel gündemi üzerinden gazeteciliği konuştuk. Gurbet’le ilk görüşmemizden birkaç ay sonra ben tutuklandım, cezaevine girdim. Benden sonra da gazeteye operasyon oldu, onlar da tutuklandılar. Bu onun ikinci tutuklanışıydı. Sonra ben cezaevinden 1995’in başında çıktım ve 1995 Mart ayında Şam’a gittim. Şam’a gittiğimde orada karşılaştık, O da cezaevinden çıkmıştı” dedi.
‘Yazım, basın, mücadele alanlarında özel yetenekleri olan birisiydi’
Şam’da bir hafta kadar beraber kaldıklarını söyleyen Aslan, “Orada aslında daha geniş sohbet etme imkanlarımız da oldu. Biz birlikte o kısacık sürede yine gazetecilik faaliyetleriyle, siyasal gidişatla, süreçlerle ilgili sohbetler paylaştık. Gurbet daha sonra gerilla alanlarına gitti. Ben de Avrupa’ya geri geldim. Oradan da o sınırlı, sıkıntılı dönemlerde zaman zaman ondan haber alabiliyordum. Gurbetelli’de yüksek bir ulusal bilinç, duyarlılık vardı, insani yanı güçlüydü. Yazım alanında, basın alanında, mücadele konusunda özel yetenekleri olan birisiydi. Özel bir insandı. Gurbet’ten önce mücadele saflarına katılıp hayatını kaybeden kardeşi Agir de vardı. Ve üzerinde kardeşinin şehadete ulaşmış olmasının derin izleri ve derin etkisi vardı” diye belirtti.
‘Onların mirası jin, jiyan, azadi’
Ersöz’ün yeri kolay doldurulamayacak bir değer olduğuna vurgu yapan Aslan, “Mücadele, üretilen değerler konusunda hassas, korumacı, aynı derecede de sorgulayıcı özelliklere sahip birisiydi. Gurbet’in güncesi de yayınlandı, arkasında önemli bir miras bıraktı. Genç yaşta hayatını kaybetti. Öncü kadınlardan biriydi. Onların mirası bugün ‘Jin, jiyan, azadi felsefesiyle dünyanın dört bir yanında yaşamaya, yankılanmaya devam ediyor” dedi.
‘Kürt gazeteciliği de bir gelenek yaratacak diye yola çıkılmıştı‘
Kürt gazeteciliğini “ateşten gömlek” olarak nitelendiren Aslan sözlerine şöyle devam etti:
“Ölümle tehdit ettiler, kaçırmaya çalıştılar. Başımıza bir sürü iş geldi. Ancak bu gelenek ısrarlı ve kararlı davranmak konusunda kendini ikna etmişti. Baskılar, öldürmeler, kaçırmalar, zindanlar, faili meçhul cineyetler, büro yakmalar olacak. Her türlü alçakça baskılar olacak ancak Kürt gazeteciliği de bir gelenek yaratacak diye yola çıkılmıştı o dönemde. Çok arkadaşımız hayatını kaybetti. Zaten Gurbetelli Ersöz’ünde, bu mücadeleye, bu kadar yakıcı olduğu için, ateşten bir gömlek olduğu için gönüllü aday olduğunu da biliyorum.”
‘Kürt medyası; Kürt halkının sesi soluğu, özgür gelecek düşleri’
Özgür basın geleneğinin tüm baskı ve engellemelere rağmen Gurbetelliler’in yolundan yürümeye devam ettiğini belirten Aslan, “Bu elbette Kürtler açısından, Kürtlerin haklı mücadelenin açısından, Kürtlerin özgür gelecekleri açısından çok anlamlı, çok saygın bir duruştur. Bu çok kolay oluşturulmuş bir gelenek değil. Burada Gurbetelli Ersözler’in kanı var, canı var, emeği var, öncülüğü var, ödedikleri bedeller var. Kürt medyası; Kürt halkının sesi soluğu, özgür gelecek düşlerinin, özlemlerinin yankı bulduğu bir alan. Bu alanın özlem duyduğu, talep ettiği bütün ihtiyaçları karşılayarak mücadelenin sürmesi gerekiyor ki, Gurbetler’e layık olmanın yolu buradan geçmektedir” diye anlattı.
Kaynak: MA