DEM Parti’nin ‘Eğitim Politikaları Konferansı’nda konuşan komisyon eş sözcüsü Sami Evren Cumhuriyet tarihi boyunca süregelen tekçi politikaların AKP-MHP iktidarında arttığını belirtti. Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise, ’22 yıllık iktidarda 9 Milli Eğitim Bakanı değişti. Eğitim sistemi yapboz tahtasına dönüştü’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eğitim Politikaları Komisyonu, kentteki bir otelde düzenlediği “Eğitim Politikaları Konferansı” başladı. “Türkiye eğitim sistemine ilişkin tarihsel ve toplumsal değerlendirmeler”, “Eğitim açmazları I-II” ve “Eğitimin yeniden inşası” başlıklı oturumların gerçekleştirileceği konferansa, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başaknı Ayfer Koçak ile konfederasyona bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin yanı sıra çok sayıda akademisyen katıldı.
Konferans, DEM Parti Eğitim Politikaları Komisyonu Eş Sözcüsü Sami Evren ve DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in açılış konuşmalarıyla başladı.
Eğitimde tekçi ve inkarcı politikalar
İlk olarak konuşan Evren, tutsak Eğitim Politikaları Komisyonu Eş Sözcüsü İlknur Birol’un selamlarını ileterek, konuşmasına başladı. Eğitimin, Türkiye’nin temel meselelerinin başında geldiğini belirten Evren, birlikte tartışarak çözüm üretmeyi amaçladıklarını söyledi.
Cumhuriyet tarihi boyunca farklı kimlik, kültür, inanç ve dillerin inkar edildiğini ve sermaye lehine bir rejimler silsilesinin süregeldiğini ifade eden Evren, AKP- MHP iktidarında bu politikaların derinleşerek devam ettiğinin altını çizdi. Evren, “Cumhuriyet’in geride bıraktığı 100 yıllık zaman diliminde, sermayenin emek üzerindeki sömürüsü daha da derinleşti. Rant ve sermaye odaklı kuralsız büyüme ve kalkınma yönelimleri, coğrafyamızın talanına yol açtı” diye belirtti.
ÇEDES ve MESEM
Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla açıkladığı yeni müfredatın da bu kapsamda oluşturulduğunu kaydeden Evren, “Bilimsel, özgürlükçü, demokratik eğitim için mücadele aynı zamanda demokrasi mücadelesidir. Bu nedenle konferansımızın hedefi aynı zamanda partimizin mücadele programını güçlendirmektir” dedi.
Eğitimin niteliğinin yükseltilerek çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olması için somut adımlar atılması gerektiğini ifade eden Evren, siyasi iktidarın ‘tek din, tek mezhep’ dayatmaları olduğunu belirterek ÇEDES projesini örnek olduğunu dile getirdi.
Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ile şirketlere ucuz iş gücü sağlandığını belirten Evren, AKP-MHP iktidarında yaşanan derin yoksulluğa işaret etti.
Anadilde eğitim hakkı
Ülkenin demokratikleşmesi isteyen herkesin bu eğitim sistemine itiraz etmesi gerektiğini ifade eden Evren anadilde eğitim hakkına değinerek şu ifadeleri kullandı: “Anadilinde eğitimin engellenmesiyle bu coğrafyanın bütün dillerinin, ‘seçmeli derslere’ mahkum edilmesi ile zorunlu din dersleri ve orta öğretim okullarına mescit dayatmasıyla, Okul ve bilginin mümkün olan her fırsatta ve seviyede piyasalaştırılmasıyla, Ermeni, Rum, Musevi okullarının yapayalnız bırakılmasıyla, Ders kitaplarında farklı halkları ve inançları aşağılayan nefret dilinin kullanılmasıyla, Toplumsal çürümeyi ne kadar çoğalttıklarına günlük yaşantımızda sürekli şahitlik etmekteyiz”
‘Bilimsel ve seküler eğitim anlayışı şart’
Engelli öğrenciler için kolaylaştırıcı yönteme gidilmesi gerektiğini ifade eden Evren, sözlerini şöyle sonlandırdı: Eğitim sisteminin bilimsel ve seküler bir anlayışla yeniden inşası elzemdir. AKP-MHP iktidar bloğunun, çocukların, gençlerin, geleceği ile sistematik olarak oynayan, her yol ve yöntemi dayatan uygulamalarına karşı tavizsiz ve kararlı duruşumuzu bilimsel özgür tartışmalarla çoğaltacağımıza inanıyoruz.”
’22 yılda 9 bakan’
Sonrasında Konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise, Türkiye’deki eğitim sisteminin hiçbir zaman toplumun ihtiyaçlarını esas almadığını vurguladı.
22 yıllık AKP iktidarında 9 Milli Eğitim Bakanı değiştiğini belirten Koçyiğit, “Her gelen önceki sistemi reddedip süreci kendisiyle başlattı. Milli Eğitim Bakanlığı’nda kadrolaşmayı esas aldılar. Erdoğan, ‘Eğitim alanında başarılı değiliz’ dedi. Başarılı değiller çünkü eğitim gibi bir dertleri yok. Çünkü bu ülkede eğitim sistemini çağın ihtiyaçlarına göre toplumun ihtiyaçlarına göre ilerletmek gibi bir hedefleri yok” dedi.
‘MESEM’de çalışan 9 çocuk katledildi’
ÇEDES projesiyle cemaatlerle protokol yapıldığını ifade eden Koçyiğit, ayrıca MESEM projeleriyle okul-fabrika dönemine geçildiğine dikkati çekti. Koçyiğit, “Artık okulları sanayi sitelerinin içerisine götürüyorlar, çocuklar haftanın 4 günü fabrikalara, atölyelere gidiyor. Orada asgari ücretin 4’te birine çalıştırılıyorlar onun dışında bir gün okula gelebiliyorlar.Bu temel bir hak ihlalidir çocukların işçileştirilmesidir, onların işçi kalmaya mahkum edilmesidir. MESEM’lerde çalışan 9 çocuk katledildi” ifadelerini kullandı.
‘Anadilde eğitim haktır’
Anayasa’nın 42’nci maddesinde Türkçe dışındaki dillerde eğitimin yasaklandığını söyleyen Koçyiğit, “Anadilinde eğitim göremediği için eğitimden kopan, fırsat eşitliğini yakalamayan milyonlarca çocuk olduğunu biliyoruz. Anadilde eğitim haktır, bu bir lütuf değil. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne yönelik çekincelerin bu gerekçelerle kaldırılmadığını biliyoruz”
15 Temmuz Darbe girişiminden sonra Kürtçe eğitim yapan kurumlar üzerindeki baskıyı hatırlatan Koçyiğit, “Bu tekçi eğitim anlayışı mücadelesini daha fazla yükseltmek halkların ve inançların kendilerini özgür ifade edecekleri bir eğitim sistemini var etmek DEM Parti olarak bizim önceliklerimiz arasında yer alıyor” diye belirtti.
‘Kız çocukları eğitimden dışlanıyor’
Ülkede yaşanan kadın katliamlarına değinen Koçyiğit, günde en az 3 kadının erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, ekledi: “Buna ilişkin Aile Bakanı çıkıp ‘bu ülkede kadın cinayetlerini söküp atacağız’ diyor. Kıllarını kıpırdatmıyorlar çünkü kadınların onlar için bir önemi yok” dedi.
4+4+4 eğitim sisteminin kız çocuklarının eğitimden dışlanmasına yol açtığını ifade eden Koçyiğit, “Türkiye’deki eğitim sistemleri evet tekçi, militarist, milliyetçidir aynı zamanda cinsiyetçidir. Yusuf Tekin ne demişti ‘kız okulları açabilmeliyiz’. Evet tam da karma eğitim sistemini ortadan kaldıramaya yönelik bir bakış açısı var. Bütün bunlara karşı sesimizi yükseltmek toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren eğitime karşı kız çocuklarını eğitim süreçlerinden dışlayan eğitime karşı daha fazla mücadele etmek ve sesimizi duyurmak zorundayız” şeklinde konuştu.
‘Mücadeleyi ileri aşamaya taşımalıyız’
Eğitim’deki ekonomik sorunlara da dikkati çeken Koçyiğit, “AKP ‘YÖK’ü kaldıracağız’ demişti. Şimdi onu tahkim ediyor. Barış emekçilerinin kürsülerinden uzaklaştırılması, eğitim emekçilerinin işlerinden uzaklaştırılması… Yüksek öğretimde büyük bir mücadele başlatmak ve eğitim hakkı mücadelesini ileri bir aşamaya taşımalıyız” ifadelerini kullandı.
‘Sonuna kadar direneceğiz’
Koçyiğit sözlerini şöyle sonlandırdı: “Toplum karşıtı bir eğitim sistemi ile karşı karşıyayız. Şu anda TBMM’de Öğretmenlik Meslek Kanunu var ve bütün itirazlara rağmen getirdiler bu tasarıyı. Şunu yapmak istiyorlar; henüz atanmadan öğretmeni elemek istiyorlar bütün muhalif öğretmenleri dışarıda bırakmak istiyorlar. Bu yasaya başından beri itiraz ettik. Sokakta da sesimizi duyurmaya çalışıyoruz bu yasaya Meclis’te de sonuna kadar direneceğiz.”
Açılış konuşmalarının ardından konferans, “Türkiye Eğitim sistemine ilişkin tarihsel ve toplumsal değerlendirmeler” oturumuyla devam ediyor.
MA